İşgücü Piyasalarının Küreselleşmesi Ve Küresel İşgücü Piyasasında Ulusal İşgücü Piyasalarının Yeri
Yard.Doç.Dr. Birgül ŞİMŞEK
1. GİRİŞ
Özellikle son yıllarda yüceltilen küreselleşme ile birlikte çalışma hayatında birtakım yeni sorunlar gündeme gelmiştir. İşgücü piyasalarının küreselleşmesinin birtakım olumsuz sonuçları nedeniyle acil tedbir alınması gereken sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada öncelikle işgücü piyasalarının küreselleşmesinin nedenleri ve ne anlama geldiği üzerinde durulurken daha sonra küresel işgücü piyasası ile ulusal işgücü piyasası arasındaki karşılıklı etkileşimler anlatılmaktadır. İşgücü piyasalarının küreselleşmesinin ulusal işgücünün yapısı ve çalışanlar üzerindeki etkileri bu çalışmada ortaya konulmaktadır. Tüm bu olgular finans, sermaye, mal ve hizmet ve işgücü piyasalarının küreselleşmesi ve karşılıklı bağımlılıkları temelinde ele alınmaktadır.
İşgücü piyasalarını küreselleştiren eğilimler arasında karşılıklı neden sonuç ilişkisine dayalı karmaşık bir etkilenme alanı vardır. Bu süreci 5 ana etmen belirmektedir. Bunlardan birincisi uluslararası ticarette yaşanan serbestleşmedir. GATT görüşmeleri, Dünya Ticaret Örgütü girişimleri ve bölgesel serbest ticaret anlaşmaları (NAFTA, EU...vb) uluslararası ticaret engellerini hızla azaltmıştır. İkincisi mikro-elektronik ve enformasyon teknolojisindeki gelişmelerdir. Bu gelişmeler taşıma ve iletişim maliyetlerinde azalma yaratırken aynı zamanda etkinliği arttırmıştır. Üçüncüsü gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkelerde liberalleşme ve kuralsızlaştırma temelli politikaların yaygınlaşmasıdır. Dördüncü belirleyici etmen gelişmekte olan ülkelerdeki işgücünün eğitim seviyesinin gelişmesine bağlı olarak ortaya çıkan ve sayıları artan nitelikli işgücü varlığıdır. Sonuncu etmen ise teknolojinin çokuluslu işletmeler yoluyla küresel düzeyde yayılması olarak belirtilebilir(1).
2. KÜRESELLEŞEN İŞGÜCÜ PİYASALARI
İşgücü piyasalarının küreselleşmesi, bu etmenlerin belirlediği süreç içerisinde farklı ulusal işgücü piyasalarının birbirini daha çok etkilemesi anlamını ifade eder veya bir başka anlatımla işgücü piyasalarının birbirlerine olan bağımlılığının arttığına işaret eder(2). Ülkelerin ekonomik yapılarını uluslararası ekonomik ilişkilere artan oranda açmaları ve entegre olma çabaları, uluslararası ticaretin artması ve üretim faktörlerinin artan mobilitesi herhangi bir ülkedeki işgücü piyasasını diğer ülkelerdeki işgücü piyasalarına bir bağla bağlamaktadır(3). İşgücü piyasalarının küreselleşmesiyle ortaya çıkan bu bağ sermayeye diğer üretim faktörleri yanısıra, işgücü faktörünü de küresel olarak kar maksimizasyonu sağlayacak biçimde bir araya getirebilmesi için uygun bir ortam sunar. Küresel işgücü piyasası varlığı göz önünde bulundurulduğunda sermaye bir ülkeye ait işgücü piyasasına bağımlı değildir ve farklı ülkelerin işgücü piyasalarında istihdam edebileceği geniş bir işgücü arzı vardır(4). Bu süreçte işgücü piyasalarının küreselleşmesi, uluslararası hareketliliği serbest olan sermaye bakımından değişik ülkelerdeki işgücünün açık rekabete sokulduğu tek bir uluslararası işgücü piyasası işlevi üstlenir.
Küresel işgücü piyasasının işleyişi yeni bir işbölümü ortaya çıkarır. Bu yeni işbölümünün gerçekleşmesi şu şekilde özetlenebilir: “Dünyanın pek çok bölgesi küresel ucuz emek ekonomisine “aktif şekilde” dahil edilmemiş olmalarına karşın dünya ölçeğindeki emek maliyetlerinin düzenlenmesi açısından önemli rol oynayan “ucuz emek rezervleri” içeriyor. Üçüncü dünyadaki herhangi bir merkezde ücretlerin arttırılması doğrultusundaki toplumsal baskılarda dahil olmak üzere işçi huzursuzlukları baş gösterirse, ulus ötesi sermaye üretimi alternatif ucuz emek merkezlerine kaydırılabilir ya da (dışarıda ürettirmek üzere) bu merkezlerdeki taşeronlara başvurabilir”(5). Bunun sonucu ise düşük ücretler ve ücret farklılıklarının ortaya çıkışıdır.
TABLO:1 SEÇİLMİŞ ÜLKELERDE İMALAT SEKTÖRÜNDE İŞÇİ BAŞINA ORTALAMA ÜCRET VE KATMA DEÄžER ORANI
Ülkeler
|
Ücret/İşçi ($/işçi)
|
Katma Değer /İşçi ($/işçi)
|
Ücret/Katma Değer ($)
|
Arjantin
|
6.767
|
33.081
|
20,5
|
Bolivya
|
1.423
|
31.908
|
4,5
|
Brezilya
|
4.334
|
14.060
|
30,8
|
Şili
|
4.861
|
29.275
|
16,6
|
Kolombiya
|
2.432
|
16.506
|
14,7
|
Meksika
|
5.373
|
26.798
|
20,1
|
Peru
|
4.619
|
24.556
|
18,8
|
Venezüella
|
4.651
|
26.126
|
17,8
|
Almanya
|
38.440
|
76.371
|
50,3
|
İtalya
|
31.954
|
55.919
|
57,1
|
Hollanda
|
35.414
|
56.079
|
63,2
|
İspanya
|
24.115
|
42.740
|
56,4
|
Japonya
|
26.828
|
79.816
|
33,6
|
ABD
|
33.573
|
75.563
|
44,4
|
Kaynak:Patricio MELLER, "Trade and Employment in Latin America", Ed:Olga MEMEDOVİÇ, ve diğ., Globalization of Labour Markets, Kluwer Academic Pub., 1998, s.199
Tablo: 1’ de görüleceği gibi Latin Amerika ülkelerindeki imalat sektöründeki ücretler ile gelişmiş ülkeler arasında büyük bir ücret “uçurumu” vardır. Ancak aynı farklılık üretilen katma değer için de geçerlidir. İşgücü piyasalarının küreselleşmesini yalnızca ücret düzeylerindeki farklılıklarla açıklanamaz. İşgücü piyasalarında yaşanan değişim, bir işgücü piyasasındaki işgücünün verimlilik ve vasıf düzeyleri ile üretimin uluslararası örgütlenme sürecine uyum sağlayabilme esnekliğiyle doğru orantılı olarak ilişkilidir. Aynı zamanda ülkenin sahip olduğu altyapının niteliği gibi başka belirleyici etmenlerde vardır. Bir ülkede işgücünün ürettiği ürünün birim maliyetinin düşük düzeyi işgücü piyasasını küreselleştiren etmelerin en önünde gelir. Ücret düzeyinin düşük olmasına rağmen, bir ülkedeki işgücü piyasasında verimlilik ve vasıf düzeyinin istenilenden düşük olması ya da ulaştırma, iletişim gibi altyapı hizmetlerinin yeteri kadar etkin ve gelişmemiş olması ya da maliyetli bulunması işgücü piyasasının küreselleşme eğilimini azaltacaktır(6).
Dünya Bankası’nca hazırlanan bir rapor, işgücü piyasalarının dünyanın küreselleşme eğilimine uyum göstermesinin ve istihdam ile reel ücret artışlarının gerçekleşebilmesinin ancak esnekliğe sahip ve verimli bir işgücü oluşturmaktan geçtiğini belirtmektedir(7). Gelişmekte olan ülkelerde işgücünün öne çıkan özelliği eğitim ve beceri düzeyinin düşük olmasıdır. Bu özellikle birlikte bu ülkelerde ki altyapının yetersizliği de bir araya gelince düşük verimlilik sorunu ortaya çıkar(8). Ancak üretim sürecinin yeni biçimi emek yoğun ve daha az vasıf gerektiren işlerin kolaylıkla gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere taşınmasına neden olur(9). Bu süreç gelişmiş ülkelerde yapısal bir nitelik kazanmış olan düşük nitelikli işgücünün işsizliğini ve düşük ücretlerini açıklamada belirleyici bir anlam taşır.
Yeni gelişen süreçte işletmeler niteliksiz işgücünün kullanıldığı üretim aşamalarını düşük ücretli, çalışma standartlarının tam olarak uygulanmadığı az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelere aktararak maliyetlerini düşürürler(10). Diğer yandan sermaye uluslararası hareketliliğini kullanarak gelişmiş ülkelerdeki işgücü üzerinde, işçilerin pazarlık gücünün sınırlanması, ücret düzeylerinin düşürülmesi ve çalışma koşullarının kötüleşmesi yönünde baskı uygulama olanağı bulur(11). Temel araç ise işlerin parçalanarak, bu parçaların önemli bir kısmının daha “esnek” işgücü piyasalarına taşınmasıdır(12).
Devletin ulusal işgücü piyasasını diğer ulusal işgücü piyasalarına göre küreselleşme sürecine entegre etme uğraşları, daha yüksek verimlilikte daha düşük ücret düzeyinde ve daha ağır çalışma koşullarına rıza gösterecek bir işgücü arzı oluşturmaları ile eşgüdümlüdür. Devletlerin işgücü piyasasını devamlı karşılaştırmalı üstünlükler temelinde yapılandırmaya yönelik girişimleri, yeniden üretilen düşük ücret düzeylerini ve ağırlaşan çalışma koşullarını ortaya çıkarır. Bu işgücü piyasalarını geliştirici bir etki yaratmaz. Aksine en düşük standartlara sahip olan işgücü piyasasını doğru yakınlaştırıcı bir süreç doğurur(13). Bu süreç şu şekilde açıklanmaktadır:
“Yalnızca işçi sendikaları değil, aynı zamanda sosyal ve politik bilimciler varolan ekonomik süreçlerin az çok iç karartıcı resmini çizerler. Küresel ekonomi çok büyük bir düzenleyicidir, fakat o aşağıya doğru yıkar. O temel sosyal tercihlere yönelik her ulusun yeteneklerinin altını oyar” (14).
İşgücü piyasalarını karşılaştırmalı üstünlüklere dayanarak küresel düzeyde bağlayan bir diğer olgu yeni uluslararası işbölümüdür. Yeni uluslararası işbölümü üretim sürecinin uluslararası boyutta yeniden yerelleştirilmesi ile yakından ilgilidir. Yeni üretim süreci örgütlenişi ürünün bir ulusal işgücü piyasasında bulunan işgücünün kullanılmasıyla tasarlanıp, üretilip ve pazarlanmasına bağlı değildir. Yeni örgütlenme üretim sürecinde bulunan her işi böler, değişik ülkelerdeki işgücü piyasalarına dağıtır. Bu yeni bir uluslararası işbölümü yaratır. Bu yeni işbölümü ürün üretilmesindeki her aşamada görülür. Ulusal işgücü piyasasında yapılan iş sonucunda ortaya çıkan ürün tamamlanmış bir ürün değildir. Üretim sürecinin tamamlanması için, diğer ülkelerin işgücü piyasalarındaki işlerin tamamlanması gerekir(15).
“Koreli bir “üreticinin” yeni çıkaracağı spor araba Japonya tarafından finanse edilecek, İtalya’da tasarlanacak, motor ve şanzıman Almanya’da üretilecektir. Otomobilin montajı İngiltere’de gerçekleşecek ve otomobil de “Silikon Vadisi”nde icat edilmiş ve Japonya’da üretilmiş elektronik aksam kullanılacaktır. Otomobilin reklam kampanyası Fransa’da tasarlanacak ve gerekli film ve fotoğraflar Kanadalı bir firma tarafından İspanya’da çekilecektir”.
Küreselleşme ile belirginleşen bu yeni uluslararası işbölümü işlerin emek yoğun ve imalat özellikli parçalarının gelişmekte olan ülkelere kaydırılmasını ifade eder. Böylelikle gelişmekte olan ülkelerde sanayi istihdamı ve üretimi artarken gelişmiş ülkeler daha çok sermaye yoğun yüksek nitelik gerektiren istihdam ve üretimde artışlara bağlı uzmanlaşma ortaya çıkar(16). Hatta bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin hızlı gelişimi hizmet işlerinin taşınmasını olanaklı duruma getirmektedir ve bu tür işlerin taşınması olguları da artmaktadır(17)
3. İŞGÜCÜNÜN ULUSLARARASI MOBİLİTESİ VE İŞLEVİ
İşgücü piyasalarının küreselleşme eğilimini diğer piyasaların küreselleşme eğiliminden ayıran farklılıklardan biri işgücünün uluslararası mobilitesinin sınırlı olmasıdır. Mal, sermaye ve finans piyasalarında artan ve serbestleşen mobiliteye karşılık işgücü mobilitesi ulusal devletlerin sınırları içinde kalmaktadır. İşgücünün uluslararası mobilitesini sınırlayan oldukça çok sayıda belirleyici vardır; Bu etmenlerden birincisi işgücünün uluslararası mobilitesinin maliyetinin yüksek olmasıdır. İkincisi ise devletin vatandaşlığa ve çalışmaya ilişkin yasal düzenlemeleri engel oluşturmaktadır. Bir diğer etmen kültürel farklılıklar uluslararası mobiliteyi teşvik etmez. Sonuncusu ise diğer ulusal işgücü piyasalarındaki koşullara ilişkin bilgi eksikliğidir.
Dünya Bankası 1995 yılında 125 milyon insanın doğdukları ülkenin dışında yaşadıklarını tahmin etmektedir(18). Göçmen sayıları işgücünün uluslararası mobilitesi konusunda sınırlı bilgi sunar. Çünkü bu göçmenlerin ne kadarının işgücü piyasasına katıldıklarını tahmin etmek güçtür(19).
Diğer üretim faktörleri küresel düzeyde serbestçe dolaşıma girebilme yolları açılırken, işgücü ulusal sınırlar içinde kalmaktadır. Bu sınırlılık işgücü piyasalarını birbirine bağlayan bağın soyutlayıcı yönünü ortaya koyar ve sermaye piyasalarında mobilite, “hareketsiz emek rezervlerine” doğru gerçekleşir. Sermaye küresel düzeyde üretimi en yüksek faydayı sağlayacak biçimde serbestçe hareket ederken ve uluslararası ürün ticareti azalan dış ticaret engellerine bağlı olarak artarken, işgücünün uluslararası mobilitesi sınırlı kalmaktadır. “Ulusal emek piyasaları, sıkı bir şekilde korunan sınırlarıyla, kapalı bölmeler durumundadır. Sistem ulusal emek rezervlerinin kendi sınırları içinde tutulması üzerine kuruludur.”(20)
Üretim sürecinin uluslararası alanda ağ işletmeler biçiminde örgütlenmesi ve farklı ülkelerde farklı işgücü piyasalarında üretilebilmesi küreselleşmenin belirgin bir özelliğidir. Ancak bazı ürün ve hizmetlerin üretim süreci uluslararası ölçekte gerçekleşmesi, farklı ülkelerdeki farklı işgücü piyasalarına dağıtılması olanağı yoktur yada sınırlıdır. Bu ürün ve hizmetlerin üretilmesi sürecindeki işler nitelikleri gereği bölgesel ya da ulusal işgücü piyasalarından sağlanan işgücüyle yapılmak zorundadır. Bu işler taşınamazlar. Bu işlere inşaat, kamu, tarım ve bazı hizmet işleri örnek verilebilir. Bu işlerin yapılmasında, sermaye ulusal ya da bölgesel işgücüne bağımlılığından kurtulmak ve küresel düzeyde üretim faktörlerini en çok fayda sağlayıcı biçimde örgütlemek için uluslararası işgücü mobilitesini kullanır. İşgücü mobilitesinin yönü, sermaye mobilitesinin genel yönüne terstir. Azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş olan ülkelere doğru gerçekleşen bu işgücü mobilitesi yasal yollarla olabileceği gibi, yasadışı yollarla da olabilir. Bu mobilite iki önemli ve yeni nitelik taşır. Birincisi mobilitenin yöneldiği ülkenin ekonomik yapısının kalıcı bir unsuru olması, ikincisi ise yedek işgücü kaynağı olmasıdır(21).
Özellikle Asya, Afrika ve güney Amerika’da ulusal ekonomilerin gittikçe artan sayıda insana yaşayabilecek kadar ücretli bir iş verememesi, bazı ülkelerde yaşanan işgücü açığına denk gelmektedir. İş bulma olanakları arasındaki bu büyük fark, küresel ölçekte toplu göçlere neden olmuştur. Dünya çapında işçi trafiği hem gönderen hem de alan ülkeler açısından kritik noktaya ulaşmıştır. Tarihin belli bir noktasında, milyonlarca insanı yeni bir yaşama başlamak üzere binlerce kilometre uzağa sürükleyen nedenleri açıklayan, yoksulluğun “iticiliğine” ve uzak ülkelerdeki ekonomik fırsatların “çekimine” dayanan geleneksel açıklamalar fazla mekaniktir. İşgücünün artan hareketliliği, büyük oranda son yıllarda sermayede görülen dünya çapında olağanüstü hareketliliğe bağlanmaktadır. (22)
Uluslararası işgücü mobilitesinin bir diğer yönü kadın işçilerdir. Özellikle Latin Amerika ülkelerinde kadın işgücünün uluslararası mobilitesi artmaktadır. Bu artışın nedeni sadece kadın işgücünün “daha uysal” ve daha az sendikalaşmasından kaynaklanmaz. Artış aynı zamanda hizmetlerin cinsiyete dayalı işbölümüyle yakından ilgilidir. Hizmet sektöründe “kadınlara ait” işlerden olan temizlikçilik, ev hizmetleri, çocuk bakıcılığı gibi işlerin göçmen kadın işçiler tarafından yapılmasına yönelik artan istek bu artışı diğer yandan etkiler(23). Benzer gelişmeler Asya ülkeleri içinde geçerlidir (Tablo 2).
ABD’de yasadışı işgücü göçü bazı bölgesel ekonomilerin temel geliştiricileridir. 1996’da Göç ve Vatandaşlık Hizmetleri Kurumu Teksas’ta 600.000’in üzerinde işçinin yasadışı yollarla ülkeye girdiğini ve çalışmakta olduğunu tahmin etmektedir. Bu işgücü tarım işleri, otel ve lokanta hizmet işleri yanında, doğal afetlerin verdiği zararların giderilmesi işlerinde çalışmaktadır. Hatta bu “belgesiz işçiler” birçok kamu kurumuyla birlikte yasama organındaki bazı işler için istihdam edilebilmektedir. İş ilişkisinin kuruluşu da oldukça esnektir(24). Diğer bir anlatımla bu işlerde “Soru sorulmaz, kağıt imzalanmaz. İşçilerin çoğu işverenlerin adını bilmez. Kaldırımda dolaşan genç Meksikalı işçiler, onları götürmek için gelen herhangi bir kamyonetin yavaşlamasıyla onun içine doluşurlar.”
TABLO: 2 ASYA ÜLKELERİNDEKİ ULUSLARARASI İŞGÜCÜ MOBİLİTESİ
Göç veren ülke/ Göç alan ülke
|
Bangladeş
|
Pakistan
|
Filipinler
|
Sri lanka
|
Tayland
|
Toplam
|
Bahreyn
|
5,396
|
1,977
|
6,461
|
5,684
|
750
|
20,268
|
Bruno
|
-
|
3
|
10,960
|
-
|
14,750
|
25,713
|
Hong Kong
|
-
|
16
|
62,583
|
5,182
|
-
|
67,781
|
Japonya
|
-
|
-
|
43,542
|
-
|
5,588
|
49,130
|
Kuveyt
|
26,407
|
18,652
|
11,256
|
30,362
|
1,859
|
88,536
|
Libya
|
1,800
|
-
|
7,176
|
-
|
4,597
|
13,573
|
Malezya
|
67,938
|
411
|
12,409
|
11,358
|
-
|
92,116
|
Umman
|
15,866
|
6,456
|
5,375
|
5,520
|
-
|
33,157
|
Katar
|
2,441
|
1,162
|
8,202
|
3,114
|
751
|
15,670
|
Suudi Arabistan
|
106,387
|
97,947
|
230,996
|
51,413
|
5,035
|
491,778
|
Singapur
|
1,739
|
-
|
11,568
|
2,065
|
14,171
|
29,543
|
Tayvan
|
-
|
-
|
23,025
|
-
|
66,891
|
89,916
|
Bir.Arap.Emirl.
|
15,810
|
27,264
|
30,045
|
19,901
|
1,504
|
94,524
|
Diğerleri
|
724
|
641
|
79,872
|
11,017
|
5,514
|
97,768
|
Toplam
|
244,508
|
154,529
|
543,410
|
145,616
|
121,410
|
1,209,473
|
Kaynak: Florain A. ALBURO, "Explorting Goods or Labour: Experiences of East, South and South-East Asia", Ed: Olga MEMEDOVİÇ ve diğ. Globalization of Labour Markets, Kluwer Academic Pub., 1998, s.156
4. KÜRESEL İŞGÜCÜ PİYASASI VE ULUSAL İŞGÜCÜ PİYASALARI
Küreselleşme ile birlikte ortaya çıkan süreçler ulusal işgücü piyasaları üzerinde önemli bir etki mekanizması doğurmaktadır. Bu etki mekanizması çalışma koşulları, ücretler, istihdam düzeyi gibi birçok alanda sonuçlar doğurur. Ulusal işgücü piyasalarının ve sosyal politikaların bağımsızlığı küreselleşmenin etkisine bağlı olarak ortadan kalkma eğilimi içindedir. Bunun nedeni mobilitesi artan sermayenin serbestleşen uluslararası ticareti dayanak noktası alarak üretim sürecinde istihdam edecekleri işgücü için rekabet eden işgücü piyasalarının bulunmasıdır (25) .
4.1. İstihdam
Küreselleşme sürecinde ulusal işgücü piyasalarının konumunu etkileyen belirgin yapı, uluslararası işletmelerin davranışlarıdır. Uluslararası işletmelerin stratejileri ve rekabet ilişkin yaptıkları tercihler ulusal işgücü piyasalarındaki istihdam düzeyini ve bu istihdamın niteliğini etkiler. Stratejiler işletmeden işletmeye değiştiği gibi, bu işletmenin zaman içinde değişir, farklılaşır (26). Bu işletmeler üretimlerini rasyonalize ederek istihdam düzeyinde önemli azalmalara yol açarlar. İstihdamın niteliği üzerinde önemli etkilere sahip bağlı ortaklıkların rol ve sorumluluklarının yeniden tanımlayarak, bazı bağlı ortaklıkları araştırma-geliştirme, pazarlama gibi konularda sınırlı nitelik ve sorumluluklarla üretime yöneltebilirler. Üretimde uzmanlaşma gibi daha nitelikli işgücü istihdamı sağlayan seçeneklere yöneltilmiş bağlı ortaklar tercih edebilirler. Küresel stratejilerdeki değişim yalnızca istihdam düzeyi üzerinde değil, aynı zamanda iş güvencesi üzerinde de olumsuz etkiye sahiptir. Bu işletmeler piyasa, maliyet, hükümet girişimleri ve işgücü ilişkilerine bir tepki olarak ülkeler arasında üretimin taşınması yoluyla istihdamı ve iş güvencesini belirlerler. İşletmelerin stratejileri işgücünün uluslararası ya da bölgesel düzeydeki işbölümüne ilişkin eşitsizlikleri artırabilmektedir. Düşük maliyetli ülkeler ya da bölgeler rutin üretim işleri veya parçaların birleştirilmesi için kullanılabilmektedir. Araştırma-geliştirme, pazarlama gibi alanlar vasıflı işçilerin mevcut olması ve piyasa büyüklüğünden kaynaklanan nedenlerle daha “zengin” bölgelere doğru yerleştirilmektedir(27).
Uluslararası işletmelerin küresel stratejilerinde işletme içindeki çalışma ilişkileri üzerinde önemli etkiye sahiptir. Küresel bütünleşme ve koordinasyon stratejileri, bağımlı ortaklıkta herhangi bir çatışmanın olması halinde bütünleşmiş üretim sisteminin olumsuz etkileneceğinden sendikaların pazarlık güçleri artacaktır. Bunun için küresel düzeyde faaliyette bulunan çokuluslu işletmelerin çoğu sendikalarla pazarlık yapmayı ya da sendikaları tanımayı reddeder(28).
“Sermayenin bir başka ülkede şirket kurmak veya yabancı bir şirketin hisselerini satın almak amacıyla bir ülkeden diğerine ihraç etmesi” olarak tanımlanan(29) doğrudan dış yatırımların işgücü piyasasına ilişkin etkileri çok yönlüdür. Küreselleşmeye bağlı olarak gelişmekte olan işgücü piyasalarında vasıf düzeyinde belirgin bir yükseliş olduğu belirtilmektedir. Yine bu gelişime bağlı olarak vasıflı, aynı zamanda ucuz bir “işgücü yedeğinin” ulusal işgücü piyasasındaki varlığı karşılaştırmalı bir üstünlük olabilmektedir(30).
Uluslararası işletmelerin doğrudan dış yatırımlarla ya da diğer bazı yollarla belirli etkinliklerini işgücü maliyetinin düşük olduğu ülkelere aktararak, kendi ülkesindeki istihdamın azalmasına neden olabilmektedir(31). Gelişmekte olan ülkelerdeki istihdam ve ücret düzeyleri yalnızca ulusal işgücü piyasasının yapısına değil, aynı zamanda “rakip ucuz emek” sahibi ülkelerin işgücü piyasalarına bağlıdır(32). Bu bağ ilişkisi Meksika, ABD ve Pasifik ülkelerinin “Singapur, Güney Kore, Hong Kong, Tayvan” işgücü piyasalarına yönelik yapılmış bir araştırmanın sonuçları ile gösterilebilir(33). Üretimin küreselleşmesi dış ticarete yönelik dengesizliklerle birlikte gelişmiş ülkelerdeki işsizlik ile de yakından ilgilidir.
Maquiladora’da (Meksika’nın ABD ile komşu olan bölgesi) işgücü piyasasında gerçekleşen ücret düzeyi ile Pasifik ülkelerinde ve ABD’deki ücret düzeyleri arasındaki fark istihdam düzeyi üzerinde etkili olmaktadır. Maquiladora’daki ücret düzeyi Pasifik ülkelerindeki ücret düzeyinden yüksek olduğu durumlarda Maquiladora’da istihdam artış oranları düşmektedir. Buna karşın Maquiladora'daki ücret düzeyinin Pasifik ülkelerinden düşük olması, bu bölgede daha yüksek istihdam artış oranlarını doğurmaktadır. Ücret düzeyleriyle istihdam arasındaki bu ters ilişki bir yıl gecikmeli bir aralıkta gerçekleşmektedir. Benzer ilişki ABD işgücü piyasası için de geçerlidir. Ancak bu ilişkide ABD’deki ücret düzeyi hiçbir zaman Maquiladora’daki ücret düzeyinin altına düşmemektedir. Bu bölgedeki ücretlerin oransal olarak ABD’deki ücretlere yakınlaşması ya da uzaklaşması belirleyicidir(34).
4.2. İşgücü Piyasalarında İkili Yapı
Üretim sürecinin küresel örgütlenmesi işletmelere dünyanın çeşitli bölgelerinde bulunan üretim faktörlerinin en karlı bileşeninin sağlamaya yönelik bir ortam hazırlar. Çünkü işler farklı işyerleri, farklı coğrafyalar arasında kolaylıkla dağıtılabilmektedir. İşlerin bölünmesi yeni alt bölümleri de peşinden getirir. Bunun sonucunda bölünen, alt bölümlere ayrılan işler işyerleri ve ülkeler arasında dağıtılmaktadır. İşlerin bölünerek işyerleri ve ülkeler arasında dağıtılması işgücü piyasasını oluşturan işçileri sahip oldukları vasıf düzeyiyle yakından bağlantılı bir işbölümüne iter. Bu işbölümü pazara uyum gösterme amacıyla geliştirilen yalın üretim, stoksuz, tam zamanlı gibi adlandırılan üretim teknikleri tarafından desteklenir. İşgücü piyasasında oluşan bu yeni işbölümü çeşitli derecelerde ulusal, bölgesel veya uluslararası işgücü piyasalarında kendini gösterir. İşin vasıf gerektirmeyen ve emek yoğun süreçleri işgücü piyasasının “çevresel” olan alanında gerçekleşirken, vasıf gerektiren ve sermaye yoğun üretim süreçleri, işgücünün “merkez” alanında yapılır.
Yeni teknolojilerin kullanımı hızla yaygınlaşırken, işin örgütlenmesinde değişimler ortaya çıkarır, bazı işleri ortadan kaldırır ve aynı zamanda bazı yeni işler yaratır. Bu süreçte yüksek nitelikli işgücüne talep artışı görülür. Diğer yandan bu süreç bir ayrışmayı peşinden getirir. Çoğu işletmeler için taşeron çalışması yada part-time çalışma biçimlerini kullanabilme yolu da açıktır. Bu artan ayrışıma artan düşük nitelikli işgücünün işsizliği ve ücretlerdeki azalma bir kanıt oluşturur(35).
TABLO: 3 İKİLİ İŞGÜCÜ PİYASASI ÖZELLİKLERİ
Çekirdek İşgücü
|
Çevre İşgücü
|
İyi eğitim almış işçiler
Kurumsal olarak nitelikli işçiler
Düzenli istihdam kayıtları
Düşük işgücü devri
İşe ilişkin önemli sorumluluklar
İyi çalışma koşulları
İyi ücret
İşletme destekli emeklik ve diğer yardımlar
Kariyer beklentisi
Sendikalı işgücü
Önemli derecede mesleki eğitimin sağlanması
|
Kötü eğitim almış işçiler
Nitelik düzeyleri düşük işçiler
Düzensiz istihdam kayıtları
Yüksek işgücü devri
İşe ilişkin daha az sorumluluk
Kötü çalışma koşulları
Düşük ücret
İşletme emekliliğe ilişkin destek sağlamaz
Kariyer beklentisi yoktur
Düşük sendikalılaşma
Daha düşük düzeyde mesleki eğitimin sağlanması
|
Kaynak: J.R. SHACKLETON, Training for Employment in Western and United States. Edward Elger Pub. England 1995, p.35
İşgücünün bu bölünmesi gelişmekte olan ülkeler kadar gelişmiş ülkeler için de geçerlidir. 1940’dan itibaren bu bölünme Japonya’da kurumsallaşmış ve Japon sisteminin geleneksel özelliklerinden biri haline gelmiştir. ABD’de aynı bölünme yaşanmakta ve belirginleşmektedir. Aynı süreç Avrupa ülkeleri için de geçerlidir(36). Diğer yandan bölgesel ekonomik bütünleşmelerin ve küreselleşme olarak adlandırılan sürecin gelişmekte olan ülkelerde işgücünün bölünmesini hızlandırdığını söylemek olanaklıdır. Meksika’da 1985 yılı sonrası izlenen ekonomik politikaların istihdam düzeyinde önemli bir değişim oluşturmaksızın vasıfsız işçiler ile vasıflı işçiler arasındaki “ücret uçurumunu” arttırdığı belirtilmektedir(37).
5. SONUÇ
Küreselleşmeyi ortaya çıkaran dinamikler işgücü piyasalarını etkileyerek bir değişim ile karşı karşıya bırakmaktadır. Farklı ülkelerdeki işgücü piyasaları arasında yeni bir işbölümü temelinde bağımlılığı arttıran yeni bir bağ oluşmuştur. Ulusal işgücü piyasalarının özerkliği azalmıştır ve azalmaya devam etmektedir. Bir ülkenin işgücü piyasasındaki koşullar diğer ülkelerin işgücü piyasasını etkilemekte, çalışma koşulları üzerinde doğrudan sonuçlar doğurabilmektedir. Devletlerin izlediği, karşılaştırmalı üstünlüklere dayalı uluslararası işletmeleri ülkeye çekme ve ihracata bağlı büyüme politikaları küresel düzeyde işgücü piyasalarındaki koşulları geriletici bir etki yaratmaktadır. Örneğin gelişmiş ülkelerde yapısal bir nitelik kazanan niteliksiz işgücünün yüksek oranlı işsizliği ve düşen ücretleri, gelişmekte olan ülkelerin yabancı sermaye çekme, ihracat gücünü arttırma girişimleri ile yakından ilgili olduğu söylenebilir.
Küreselleşme üretim faktörlerinin ve ürünlerin uluslararası dolaşımının serbest bırakılması işlevini yerine getirirken, işgücü sınırlı bir uluslararası hareketliliğe tabidir. İşgücünün bu sınırlı uluslararası mobilitesi üretimi küresel düzeyde örgütlenemeyen kamusal mal ve hizmetler alt yapı ve bireysel hizmetlerin üretilmesinde kullanılması eğilimi güçlenmektedir.
Gelişmiş ülkelerde orta veya düşük vasıflı işçiler üretimin yeni örgütlenme biçimlerinin yaygınlaşan kullanımı sonucunda işsizlik oranı artmakta, sosyal ve ekonomik hakların zayıfladığı görülmektedir. Diğer yandan gelişmekte olan ülkelere yönelen uluslararası işletmeler üretimin düşük ve orta vasıflı kısımlarını buralara taşımakta, yeni istihdam alanları oluşturur. Ancak işgücü piyasaları politikalarının esnekliğin sağlanması amacıyla düzenlenmesi gelişmekte olan ulusal işgücü piyasalarındaki çalışma koşullarını kötüleştirmektedir. İşgücü piyasalarında bölünmeler hızlanmakta ikili yapı belirgin bir özellik haline gelmektedir. Bu bölünme çalışma koşullarına doğrudan yansıdığı gibi ücret farklılıkları artmaktadır.
Genel olarak ve özelliklede çevre işgücü için küreselleşme artan ücret farklılıkları, istihdam güvencesinin yokluğu, esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaşması, gelir dağılımının daha da bozulması, işsizlik ve sosyal güvenceden yoksunluk gibi sonuçlar doğurmaktadır. Çalışma koşulları bakımından devletlerin yabancı sermayeyi çekme ve ihracat sektörlerinin rekabet edebilme gücünü arttırma çabaları bir “dibe doğru yarışı” doğurmaktadır.
DİPNOTLAR
1 Olga MEMEDOVİC vd., “Intrdouction and Summary”, Ed. Olga Memedoviç ve diğerleri, Globalization of Labour Markets, Kluwer Academic Pub., Netherlands, 1998, s.3-4.
2 CHOSSUDOVSKY Michael (Çev.Neşenur DOMANİÇ), Yoksulluğun Küreselleşmesi, Çivi Yay., İstanbul, 1999, s.95; ERDUT Zeki, Rekabetin İşgücü Piyasasına Etkisi, Tühis yay., İzmir 1998, s.vi,72.
3 Jitendralal BORKAKOTI-Chris MILNER, International Trade, Employment and Unemployment, Macmillan yay., Londra, 1997, s.1.
4 Meryem KORAY, “Esneklik ya da “Emek Piyasalarının” Küreselleşmesi”, 95-96 Petrol-İş Yıllığı, İstanbul, 1996, s.759.
5 CHOSSUDOVSKY ,s.95.
6 UN, World Investment Report 1994, Transnational Corporations, Employment and the Workplace, United Nations yay., New York, 1994, s.206.
7 WB., World Development Report, 1995., Workers in an Integrating World, World Bank yay., New York, 1995, .16-18.
8 Hayri KOZANOÄžLU, “Finansal Esneklik”, 95-96 Petrol-İş Yıllığı, İstanbul, 1996, s.719.
9 CHOSSUDOVSKY, s.96.
10 Cem SOMEL, “Üretimde Küreselleşme ve Kalkınma”, Toplum ve Bilim Dergisi, S.69-1996, s.85.
11 KOZANOÄžLU, s.719.
12 KORAY, s.747.
13 ERDUT, s. 73; KORAY, s.760.
14 Andreans BREITENFELLNER, “Global Unıonism: A Potential Player”, International Labour Review, C.136 (1997), S. 4, s.533.
15 Martin SETZER, “Ekonomik Küreselleşme-Küreselleşmenin Ekonomi ve Teknoloji Üzerindeki Etkileri”, Küreselleşme Ekonomik ve Siyasal Boyutları, Sodev yay., İstanbul, 1997, s.22.
16 UN., s.187.
17 CHOSSUDOVSKY, S.96-98.
18 WB., s.65.
19 Ronaldo MUNCK, Uluslararası Emek Araştırmaları, Öteki yay., Ankara, 1995, s.309.
20 CHOSSUDOVSKY, s.113.
21 MUNCK, s 311.
22 Richard J. BARNET ve John CAVANAGH, Küresel Düşler, Çev. Gülden ŞEN, İstanbul, 1995, s.235-238.
23 MUNCK, s.316.
24 “Ilegal Immigrants Willing, Eager and Cheap”, The Economist, 7 Haziran 1997, s.55-56.
25 UN, s.208.
26 ERDUT, s.13-14; ILO, Multinationals and Employment, ILO yay., Geneva, 1993, s.69-95.
27 ILO, s.75.
28 ILO, s.75.
29 SETZER, s.80.
30 ERDUT, s.80.
31 ERDUT, s.80.
32 CHOSSUDOVSKY, s.95.
33 William C. GRUBEN, “Mexican Maquiladora Growth: Does it Cost U:S: Jobs?”, Current Issues in the International Economy, Harper Collins yay., New York, 1992, s.65-76.
34 GRUBEN, s.68-69.
35 ILO, World Employment Report 1998-99, Geneva, 1998, s. 52.
36 Ernest MANDEL, Neo Liberalizm ve Ekonomik Bunalım, Mülkiyeliler Birliği Dergisi, C.XIX, S.182, 1995, s.9.
37 Gordon H: HANSON- Ann HARRISON, “Trade Liberalization and Wage Inequality in Mexico”, Industrial and Labor Relations Review, C.52, S:2, s.271-288.
64067 kez görüldü, 7 kez indirildi.