Yıl: 2002/ Cilt: 4 Sayı: 1 Sıra: 2 / No: 127 /     DOI:

Avrupa Savunma Ve Güvenlik Perspektifinde Türkiye-Bulgaristan İlişkileri
Yard.Doç.Dr. Kamuran REÇBER
ludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

GİRİŞ

Uluslararası hukuk itibarıyla haksız eylem veya eylemlere karşı evrensel nitelikte etkin bir yaptırım mekanizmasının tam anlamıyla oluşturulamaması, uluslararası hukuk süjelerinin bu haksız eylemlere karşı ikili veya gruplar halinde örgütlenmelerini gerekli kılmıştır(1). I. Dünya Savaşı sonrası oluşturulan Milletler Cemiyeti'nin uluslararası barış ve güvenliği korumada etkisiz kalması nedeniyle, II. Dünya Savaşının akabinde Birleşmiş Milletler ( BM ) tesis edilmiş ve BM, uluslararası barış ve güvenliği korumaya yönelik görev ve yetkilerle donatılmıştır. Uluslararası barış ve güvenliğin koruması veya bozulan barış ve güvenliğin yeniden tesis edilmesi görevi BM'e kendi Kurucu Andlaşması ile tanınmıştır. II. Dünya Savaşı sonrası oluşan iki kutuplu sistem, uluslararası hukuk süjelerinin güvenlik ve savunma endişelerinin artmasına ve bu bağlamda yeni güvenlik ve savunma arayışlarına neden olmuştur.

BM, evrensel mahiyetteki görev ve yetkilerine rağmen, bu endişeleri yeterince karşılayamamış ve iki kutuplu sistem içerisinde ABD'nin önderliğini yaptığı Batı Bloku NATO'yu ( Kuzey Atlantik İttifakı ) tesis etmiş ve SSCB ( Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği )'nin liderliğini fiilen üstlendiği Doğu Bloku'da Varşova Paktı’nı kurmuştur. İki kutuplu sistem içerisinde yer alan ve birbirleriyle sınır komşusu olan Türkiye ve Bulgaristan, iki uluslararası hukuk süjesi olarak, dönem itibarıyla uluslararası çıkarlarının gerektirdiği koşullar içerisinde farklı yönelişlerde bulunmuşlardır. Türkiye, Batı Bloku içerisinde yer alarak NATO üyesi olmayı tercih etmiş, Bulgaristan ise Doğu Bloku'nda bulunarak Varşova Paktı üyesi olmayı benimsemiştir. SSCB, dolayısıyla Doğu Bloku'nun dağılmasıyla birlikte, Bulgaristan, savunma güvenlik alanında Türkiye'nin de içinde bulunduğu kurumlara/örgütlere yönelmiştir. Bu yöneliş, iki sınır komşusu Devletin savunma ve güvenlik alanında ortak noktalarda buluşmaları ve geleceğe yönelik birlikte hareket etmeleri açısından anlamlı olmaktadır.

İki kutuplu sistemin sona ermesiyle birlikte, Balkanlarda yaşanan rejim değişiklikleri veya Doğu Bloku bünyesinde yer alan kimi Devletlerde iktidarların değişmesi, Türkiye'nin Balkan Devletleri ve bu bağlamda Bulgaristan ile olan ilişkilerini doğrudan etkilemiştir(2). Zira, 1984 yılından itibaren Türkiye ile Bulgaristan arasında gergin ilişkilerin yaşanmasına neden olunan Türk azınlığı sorunu, SSCB Genel Sekreteri M. Gorbachev tarafından başlatılan “ glasnost ” ve “ perestroika ” politikalarının da etkisiyle 1990'lı yıllarda etkinliğini yitirmiştir. Zira, SSCB'deki bu gelişmelerin sonucunda SSCB'nin dağılmış ve bu durum Bulgaristan'ı da etkilemiş ve Kasım 1989 tarihinde Bulgaristan’da iktidar, dolayısıyla rejim değişmiştir.

Bulgaristan'da iktidara gelen yeni Hükümet, Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda oldukça aktif davranmış(3) ve Bulgaristan'daki Türk azınlığa yönelik olumlu bir eylem içerisine olmuştur(4). Diğer yandan, eski Yugoslavya’da iç savaşın başlaması, bölge Devletleri açısından kendi güvenliklerini veya savunmalarını işbirliği düzeyinde(5) güvenceye almaları açısından belirleyici olmuştur. Her ne kadar Kosova’daki çatışmaların(6) sona ermesiyle bölge şu anda istikrarlı gözükse bile(7), ileride bu tür sorunların çıkması her zaman için ihtimal dahilindedir. Bu bakımdan, Bulgaristan, güvenliğini sağlama gayesiyle yeni arayışlar içerisine girmiştir. Bu anlamda, Bulgaristan, Batı Avrupalı Devletlerin yer aldığı örgütlere yönelmiştir.

Yukarıda belirttiğimiz gibi, Türkiye'nin de Batıya yönelik politikası düşünüldüğünde, iki Devletin, savunma ve güvenliklerini Batı orijinli örgütlenmelerde aramaları, doğal olarak aralarında bir işbirliğinin tesisini gerekli kılmaktadır. Bu işbirliği, iki Devlet itibarıyla, NATO, BAB ve AB kapsamında kurulabilmektedir(8).

1. NATO Kapsamında Türkiye-Bulgaristan İlişkileri

Bulgaristan, 1990’lı yıllarda NATO ile ilişkilerini geliştirmeye çalışmış, hatta Ağustos 1990 tarihinde NATO nezdinde büyükelçi atamıştır(9). Bu durum, elbette o dönem itibarıyla, uluslararası sistemde meydana gelen gelişmelerle doğrudan ilintilidir. Uluslararası sistemde Doğu Bloku'nun çözülmeye başlamasıyla oluşan süreç içerisinde, NATO çeşitli girişimlerle eski Doğu Bloku Devletleriyle savunma ve güvenlik alanlarında işbirliği oluşturmaya çalışmıştır. Bu işbirliği şekillerini üç grupta toplamak olasıdır:

1. Kuzey Atlantik İşbirliği Konseyi;

2. Barış İçin Ortaklık Programı ve

3. Avrupa Atlantik Ortaklık Konseyi.

Genel ve soyut anlamda denilebilir ki NATO, tesis ettiği bu işbirliği çabalarıyla, eski Doğu Bloku Devletlerini kontrol altında tutmayı gaye edinmiştir. Diğer yandan, eski Doğu Bloku'nda yer alan Devletler de savunma ve güvenliklerini koruma amaçlı olarak bu işbirliği girişimlerine olumlu yanıt vermişlerdir. Bulgaristan, NATO aracılığıyla tesis edilen bu oluşumlara katılmış ve NATO Tam Üyesi olan Türkiye ile savunma ve güvenlik alanında işbirliğini daha da yoğunlaştırmıştır.

1.1. Kuzey Atlantik İşbirliği Konseyi

NATO tarafından, 8 Kasım 1991 tarihinde Roma’da, Kuzey Atlantik İşbirliği Konseyi ( Conseil de coopération nord-atlantique ) kurulmuştur. Kuzey Atlantik İşbirliği Konseyi’nin ( KAİK ) açılış toplantısı, 20 Aralık 1991 tarihinde yapılmıştır. Orta ve Doğu Avrupa Devletlerinin de içerisinde yer aldığı bu yapının, Balkanlarda başlayan veya başlama riski taşıyan mikro düzeydeki çatışma ve gerginliklere karşı bu Devletleri korumada işlevsel olduğu söylenemez. Zira, KAİK bünyesinde yer alan, ancak NATO Tam Üyesi olmayan Devletlerin ( buna Bulgaristan’da dahildir ), NATO Kurucu Andlaşması düzenlemelerinde yer alan güvenlik ve savunma garantilerinden doğrudan doğruya yararlanmaları söz konusu değildir. Tesis edilen işbirliği, karşılıklı yardımlaşmayı, dolayısıyla haksız bir saldırı fiiline yönelik saldırı fiiline maruz kalana yardım etmeyi temenni etmekten ibarettir. KAİK’nin yerini 1997’de Avrupa Ortaklık Konseyi’nin alması bu oluşumun kısa süreli olarak Orta ve Doğu Avrupa Devletlerinin NATO ile işbirliği yapmasında işlevsel olmuştur.

1.2. Barış İçin Ortaklık Programı

10-11 Ocak 1994 tarihli NATO zirve toplantısında, NATO üyesi Devletler, NATO ile Doğu ve Merkez Avrupa Devletleri arasında savunma ve güvenliğe ilişkin işbirliğinin Barış İçin Ortaklık Programı ( Programme Partenariat pour la Paix-PpP ) aracılığıyla sürdürülmesi benimsenmiştir. Bu işbirliğinin nasıl ve ne şekilde sağlanacağı “ Barış İçin Ortaklık Programı ( BİOP ) Çerçeve Belgesinde ” düzenlenmiştir(10). BİOP kapsamında, katılımcı Devletlerin çeşitli olanakları ve ilgi alanları dikkate alınarak uygun pratik askeri işbirliği yöntemleri geliştirilmeye çalışılmaktadır. Program çerçevesinde, ortak planlama, eğitim ve tatbikatlar aracılığıyla uluslararası veya bölgesel barışı korumada katılımcı Devletlerin yeteneklerinin güçlendirilmesi ve bu şekilde katılımcı Devletlerin askeri güçlerinin NATO askeri kuvvetleri ile birlikte işbirliğine hazır hale gelmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca, BİOP bünyesinde yer alan Devletlerin ulusal savunma planlarının yapılması, ulusal bütçelerinde ve savunma güçlerinde demokratik yollarla şeffaflığın kolaylaştırması da gaye edinilmektedir(11).

1.3. Avrupa-Atlantik Ortaklık Konseyi

Avrupa-Atlantik Ortaklık Konseyi ( AAOK ), KAİK’ni oluşturan üye Devletlerin Dışişleri Bakanları tarafından, 30 Mayıs 1997 tarihinde Portekiz'in Sintra kentinde yapılan bahar toplantısında kurulmuştur. AAOK, KAİK ve BİOP'nın faaliyetlerine dayalı olarak tesis edilmiştir(12). KAİK Dışişleri Bakanları, aynı tarihte, AAOK'nin Temel Belgesi'ni kabul edip, açılış toplantısını gerçekleştirmişlerdir. İşbu Konsey üyesi Devlet temsilcileri, AAOK Temel Belgesi'nde özellikle BOİP kapsamında benimsenen değer ve ilkeleri yenileyerek, Avrupa-Atlantik eylem alanında barış ve güvenliği güçlendirmeye ve korumaya yönelik taahhütlerde bulunmuşlardır.

AAOK, yılda iki kez Dışişleri ve Savunma Bakanları düzeyinde ve yine kural olarak, ayda bir kez ilgili Devletlerin Büyükelçiler düzeyindeki temsilcileri aracılığı ile Brüksel'de toplanmaktadır. Gerektiğinde Devlet ve Hükümet Başkanları düzeyinde de toplanması olasıdır. AAOK kapsamında geliştirilen Eylem Planı'na(13) istinaden, Bulgaristan, siyasi ve güvenliğe ilişkin konular, kriz yönetimi, bölgesel konular, silahların kontrolü, nükleer, biyolojik ve kimyasal silahların yayılması ve savunma konuları, uluslararası terörizm, savunma planlamaları ve bütçeleri ve savunma politikası ve stratejisi, ekonomik kalkınmanın güvenliğe olan etkileri vb. konularda diğer taraf Devletlerle, siyasi mahiyette danışmalarda bulunabilmektedir(14).

Bulgaristan, NATO kapsamında benimsenen bu yapılanmaların içerisinde yer almanın(15) yanı sıra, aynı zamanda Şubat 1997’de NATO’ya Tam Üyelik müracaatında da bulunmuştur. Zira. Bulgaristan, NATO ile ilişkilerin sadece BİOP ve AAOK kapsamında kalmasını arzu etmemektedir(16). Bu nedenle de NATO Tam Üyeliği hedefini gerçekleştirme konusundaki çabalarını sürdürmektedir(17).

NATO, genişleme politikası kapsamında ilk etapta 12 Mart 1999 tarihinde Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya’yı Tam Üyeliğe alırken(18), Bulgaristan’ın Tam Üyelik durumunun ise daha sonra değerlendirmeye alınacağını belirtmiştir. Bu konuda, NATO üyesi Devlet ve Hükümet Başkanları’nın 8 Temmuz 1997 tarihinde Madrid’de gerçekleştirdikleri zirve sonrasında yayınladıkları Deklarasyonda ( bkz., 6, 7 ve 8 No’lu Prg.’ları )(19), NATO üyesi olmak gayesiyle irade bildiriminde bulunan diğer Devletlerin durumlarının daha sonra ele alınacağı ve bu anlamda NATO’nun yeni bir genişlemeye kapalı olmadığı vurgulanmıştır(20).

Türkiye ise 18 Şubat 1952 tarihinde NATO Tam Üyesi olmuş ve işbu örgütün Kurucu Andlaşması'nda benimsenen düzenlemelere taraf olmuştur. NATO kapsamında güvenliğini, dolayısıyla savunmasını garantiye almaya çalışan Türkiye, batılılaşma politikasının gereği olarak özellikle Batı Avrupa kurum ve kuruluşlarına üye olmayı amaç edinmiştir(21). NATO'nun özellikle savunma ve güvenliğe ilişkin düzenlemeleri Tam Üye olan Türkiye'ye uygulanabilirken, NATO Tam Üyesi olmayan Bulgaristan'ın bu tür düzenlemelerden yararlanması olası değildir.

Özellikle NATO Kurucu Andlaşması'nın V. Md.'si bu konuda önemli olmaktadır. Bu madde şu düzenlemeyi içermektedir:

Taraflar, Kuzey Amerika'da veya Avrupa'da kendilerinden birine ya da daha fazlasına yöneltilecek silahlı bir saldırının, hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak değerlendirileceği ve eğer böyle bir saldırı olursa, BM Kurucu Andlaşması'nın 51. Md.'sinde benimsenen bireysel veya kolektif meşru müdaffaa hakkını kullanarak herbirinin, Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile uyum içinde, silahlı güç kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır.

Böylesi herhangi bir saldırı ve bunun sonucu olarak alınan bütün önlemler derhal Güvenlik Konseyi'ne bildirilecektir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliği tesis etmek ve korumak için gerekli önlemleri aldığı zaman, bu önlemlere son verilecektir ”(22).

NATO Kurucu Andlaşması'nın V. Md.'sinde, Üye Devletler, üye Devlet veya Devletlere yapılacak bir saldırı durumunda, saldırıya uğrayan Devlet veya Devletlere gerekli yardımı yapma konusunda mutabakata varmışlardır. Elbette, Türkiye, bir saldırıya uğraması halinde, diğer üye Devletlerden yardım alma imkanına sahip olurken, Bulgaristan ise, NATO üyesi olmadığı için bu tür bir yardımı alması söz konusu değildir. Bulgaristan'ın NATO'ya Tam Üye olması halinde, iki Devletten birinin silahlı bir saldırıya maruz kalması durumunda, iki Devletin NATO Kurucu Andlaşması'nın V. Md.'si kapsamında karşılıklı yardımda bulunma ihtimali daha yüksek olacaktır.

NATO Kurucu Andlaşması’nın V. Md.’si kapsamında, üye Devletler yardıma katılma konusunda kendi serbest iradeleriyle hareket etme olanağına sahiptirler. “ (....) saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır " tümcesi üye Devletlerin saldırıya maruz kalan Devlet veya Devletlere yardım yapması konusunda otomatik bir mekanizma sağlamamaktadır. Bu noktada, konu itibarıyla bizi ilgilendiren husus şudur: Bulgaristan'ın NATO'ya üye olması durumunda, Türkiye veya Bulgaristan'ın saldırıya uğraması halinde iki Devletin karşılıklı olarak birbirlerine yapacakları yardım kolaylıkla gerçekleşebilecek midir ? Bu konuda, teorik anlamda herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Çünkü, iki Devletin sınır komşusu olması nedeniyle, herhangi birinin saldırıya uğraması halinde, diğerinin çok kısa sürede saldırıya uğrayana NATO Kurucu Andlaşması’nın V. Md.’si düzenlemelerine uygun olarak ( BM Kurucu Andlaşması’nın düzenlemeleri dikkate alınmak kaydıyla ) yardım ulaştırması daha kolay olacaktır.

Diğer yandan, NATO Kurucu Andlaşması’nın V. Md.’sinin üye Devletler arasında meydana gelebilecek uyuşmazlıklarda uygulanıp uygulanmayacağı konusunda sarih bir düzenleme bulunmamaktadır(23). Diğer bir ifadeyle, Bulgaristan’ın NATO üyesi olması durumunda, iki Devletten birinin diğerine uluslararası hukuk itibarıyla haksız bir saldırıda bulunması durumunda, NATO Kurucu Andlaşması’nın V. Md.’sinin düzenlemeleri saldırgan üye Devlete karşı uygulanabilecek midir ? Bu konuda, BAB üyesi Devletlerin ( işbu Devletler aynı zamanda NATO üyesidirler ) 19 Haziran 1992 tarihli Petersberg Deklarasyonu’nun III. Bölümü’nün A Kısmı’nın 2 No’lu Prg.’ında(24), NATO ve BAB üyesi Devletleri bağlayan andlaşmalarda ( NATO Kurucu Andlaşması ve BAB Kurucu Andlaşması ) yer alan savunma yükümlülüklerinin ve güvenlik garantilerinin işbu iki örgütün üyeleri arasında meydana gelebilecek uyuşmazlıklarda uygulanmayacakları benimsenmiştir.

Petersberg Deklarasyonu ile benimsenen düzenlemelerin aslında hukuki bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Zira, bu tür Deklarasyonlar, BAB Bakanlar Konseyi tarafından kabul edilmekte, ancak üye Devletlerin iç hukuklarının gerektirdiği prosedüre göre onaylanmamaktadır. Üye Devletler bu Deklarasyonlarda siyasi anlamda iradelerini bağlamaktadırlar. Aslında, gerek iradenin siyasi anlamda belirlenmesi ve gerek hukuksal anlamda iradenin bağlanması hallerinde, “ ahde vefa ilkesi ” kapsamında, uluslararası hukuka uygun olarak tesis edilen uluslararası hukuk işlemlerine uyarlı hareket etme, uluslararası hukukun gelişimi ve etkin olarak uygulanabilmesi için önemli olmaktadır. Bu bakımdan, Petersberg Deklarasyonu’nun düzenlemelerinin üye Devletler tarafından uygulanması halinde, NATO ve BAB Kurucu Andlaşmaları’nın V. Md.’lerinin NATO ve BAB üyesi Devletler arasında meydana gelebilecek uyuşmazlıklarda uygulanmaması anlamına gelecektir(25).

Konumuz itibarıyla, Petersberg Deklarasyonu düzenlemelerini de dikkate aldığımızda, Bulgaristan’ın NATO’ya Tam Üye olması, ancak BAB’ne Tam Üye olamaması halinde, gerek NATO ve gerek BAB Kurucu Andlaşmaları’nın V. Md.’lerinin, Türkiye ile Bulgaristan arasında meydana gelebilecek olası bir haksız saldırı fiili durumunda, uygulanıp uygulanmayacağı açık değildir. Zira, bu konuda, iki madde de sarih bir düzenleme içermemektedir. Ancak, bizim görüşümüze göre, eğer iki örgütte uluslararası barışı korumayı, bozulan barışı yeniden tesis etmeyi ve üye Devletleri haksız saldırılara karşı korumayı amaçlamış iseler, saldırgan süje bir üye Devlet olsa dahi işbu Devlete karşı bu maddelerde benimsenen düzenlemelerin uygulanması gerekir. Aksi takdirde, tesis edilen bu tür örgütler, uluslararası hukuk itibarıyla üçüncü süjelere karşı oluşturulan klasik bir XIX. yüz yıl ittifak andlaşmasından öteye gidemezler(26).

Diğer yandan, NATO üyesi Devletlerden birinin diğerine saldırması halinde, saldırgan Devlete karşı eğer NATO Kurucu Andlaşması’nın V. Md.’si Petersberg Deklarasyonu düzenlemeleri itibarıyla işletilmese bile, uluslararası hukuk normlarının ve bu anlamda BM Kurucu Andlaşması’nın ilgili düzenlemelerinin işletilmesi gereklidir. Ayrıca, NATO Kurucu Andlaşması’nın V. Md.’si üye Devletlere büyük bir hareket alanı tanımamaktadır. Saldırıya uğrayan Devlet veya Devletlere meşru müdafaa kapsamında yapılacak bir yardımı düzenlemekle sınırlı kalmaktadır. Uluslararası hukuk itibarıyla, meşru müdafaanın kullanılabileceği haller ve şartlar genel anlamda BM Kurucu Andlaşması’nın 51. Md.’sinde düzenlenmektedir. Diğer yandan, meşru müdafaa dışında, NATO’nun uluslararası veya bölgesel nitelikteki bir uyuşmazlığa barışçıl amaçlı olarak müdahale edebilmesi için BM Kurucu Andlaşması’nın 53. md.’sinin 1. Prg.’ına istinaden BM Güvenlik Konseyi’nin izninin alınması gerekmektedir(27).

Bulgaristan'ın NATO ile doksanlı yıllar itibarıyla kurduğu ilişkiler gözönüne alınacak olursa, ileriye dönük olarak, Bulgaristan’ın, Türkiye ile dengeli ilişkiler kurması kendisi açısından son derece önemlidir. Zira, NATO Kurucu Andlaşması’nın X. Md.’si(28), NATO’ya üye alınacak Devletlerin, NATO üyesi Devletlerin iradelerinin uyuşumuyla sağlanabileceğini düzenlemektedir. Bu bağlamda, Türkiye, Bulgaristan’ın NATO’ya alınması konusunda hukuken veto yetkisine sahip olmaktadır. Bu açıdan, Bulgaristan, Türkiye ile diğer alanlarda olduğu gibi savunma ve güvenliğe ilişkin alanlarda da ikili bazda işbirliğini geliştirmeye çalışmaktadır(29).

Diğer yandan, SSCB’nin dağılmasından sonra, işbu Devlet askeri yönden Bulgaristan’ı destekleyebilme konumunu büyük ölçülerde kaybetmiştir. Bu nedenle, Bulgaristan’ın, NATO içerisinde ikinci büyük askeri güce sahip olan Türkiye ile ilişkilerini geliştirmesi güvenliği itibarıyla önemli hale gelmiştir(30). Ayrıca, siyasi anlamda Türkiye’nin Bulgaristan’ı ve Romanya’yı NATO üyesi olması konusunda desteklemesi veya kulis yapması, Balkanlarda Türkiye’nin etkinliğinin artması açısından da önemli olmaktadır.

2. AB ve BAB çerçevesinde Türkiye-Bulgaristan ilişkileri

AB ve BAB ilişkileri özellikle 1990'lı yıllardan sonra yoğun bir şekilde gelişmiş ve iki örgütün ilişkileri konusunda AB Kurucu Andlaşması’nın 17. Md.’sinde ki düzenlemeler benimsenmiştir. Bu nedenle, Türkiye-Bulgaristan ilişkileri bu iki örgüt itibarıyla incelenirken, iki örgütü birlikte ele almak kaçınılmaz olmaktadır.

2.1. BAB Kapsamında Türkiye-Bulgaristan İlişkileri

Türkiye ve Bulgaristan, BAB’nde farklı statülerde yer alan iki Devlet konumundadır. Türkiye, BAB’ne Ortak Üye ( membre associé ) iken Bulgaristan ise Ortaklık Üyesidir ( associé partenaire )(31). BAB üyesi Devletler, 10 Aralık 1991 tarihinde kabul ettikleri Maastricht Deklarasyonu’nda, NATO’ya üye olan, ancak AB üyesi olmayan Devletlerin BAB’ne sadece Ortak Üye olabileceklerini benimsemişlerdir. Türkiye, 6 Mart 1995 tarihinde BAB’ne Ortak Üye olmuştur. Ortak Üyelik Statüsü 20 Kasım 1992 tarihli Ortaklık Belgesinde düzenlenmektedir. Türkiye, BAB’ne Ortak Üye Statüsüyle, BAB Kurucu Andlaşması’nın ( Değiştirilen Brüksel Andlaşması ) VIII. Md.’sinde benimsenen düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla, BAB Konseyi’nin, bu Konsey’in Çalışma Grupları’nın ve Konsey’e bağlı ikincil organların toplantılarına katılabilmektedir. Ancak, BAB üyesi Devletlerin çoğunluğunun veya Konsey Başkanlığı’nı yürüten Devlet de dahil olmak üzere üye Devletlerin yarısının istemiyle, Türkiye’nin bu toplantılara katılımı engellenebilmektedir. Türkiye’nin toplantılara katılması halinde, gündem konularına ilişkin kendisine söz hakkı verilmekte, ancak Tam Üyeler arasında “ consensus ” ile alınacak bir kararı bloke etme yetkisi tanınmamaktadır ( Ortaklık Belgesi 3. Md.).

Türkiye, BAB bünyesinde alınan kararların icrasına katılabilmektedirler. Ancak, bu hakkın kullanılması da şarta bağlanmıştır. Yani Tam Üye Devletlerin çoğunluğunun veya Konsey Başkanlığını yürüten Devlet de dahil olmak üzere Tam Üye Devletlerin yarısı tarafından aksi yönde bir karar tesis edilirse, Türkiye bu hakkını da kullanamamaktadır. Ayrıca, Türkiye, BAB askeri operasyonlarına askeri kuvvetleri ile iştirak edebilmektedirler. Türkiye’nin, BAB karar alma sürecine iştiraki Ortaklık Belgesi’nin 4. Md.’sinde ki düzenlemeler hariç, sadece Tam Üyeler tarafından tesis edilen kararların uygulamasına yöneliktir(32).

Ortaklık Üyeleri Statüsü, BAB Konseyi ve dokuz merkez ve doğu Avrupa Devleti ( Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Letonya, Litvanya, Macaristan, Polonya, Romanya ve Slovakya Cumhuriyeti )(33) tarafından 9 Mayıs 1994 tarihli Kirchberg Deklarasyonu ile kabul edilmiştir. Bu Deklarasyondan önce, Petersberg Deklarasyonu aracılığıyla, bu dokuz Devlet ile 19 Haziran 1992 tarihinde bir “ görüşme forumu ” oluşturulmuştur(34). Ortaklık Üyeleri Statüsü, Değiştirilen Brüksel Andlaşması'nda herhangi bir değişikliğe neden olmamaktadır. Bulgaristan, BAB bünyesinde Ortaklık Üyesi Statüsüne sahip bir Devlet olarak, Petersberg Deklarasyonu'nun II. Kısmı’nın 4. Prg.'ında belirtilen konularda ( barışın yeniden tesisi dahil, krizlerin idaresi için savaş gücü görevleri, barışın sürdürülmesi, üye Devlet uyruğundaki kişilerin tahliyesi ve insani görevler ) BAB tarafından alınan kararların uygulanmasına ve planlamasına katılabilmektedir. Ancak, BAB Tam Üyesi Devletlerin çoğunluğunun veya Konsey Başkanlığını yürüten üye Devlet dahil olmak kaydıyla üye Devletlerin yarısının iradelerini yansıttıkları bir karar ile bu haktan mahrum edilebilmesi de olasıdır(35).

Diğer yandan, askeri güçleriyle ilgili verileri BAB'ne sunmak üzere BAB, Bulgaristan’ı davet edilebilmekte ve bu verilere istinaden Bulgaristan’ın bir takım özel operasyonlara katılması da önerilebilmektedir(36). BAB Bakanlar Konseyi, eğer Bulgaristan’ı, bu tür operasyonlara davet ederse, bu Devlet operasyona yönelik Konsey'in karar alma sürecine ve operasyonların kumandanlık yapılarına Tam Üyelerin sahip olduğu hak ve yükümlülüklerle katılabilmektedir. Kirchberg Deklarasyonu'na ekli belgede, BAB'nin bu tür operasyonlarına her bir Ortaklık Üyesinin katılımının, hak ve yükümlülüklerinin, duruma göre belirleneceği vurgulanmaktadır. Diğer bir ifadeyle, BAB Bakanlar Konseyi, bu konuda Bulgaristan’ın hak ve yükümlülüklerini belirlemede tam yetkiye sahip olmaktadır(37).

Türkiye ve Bulgaristan’ın(38), BAB bünyesinde ayrı statülerde bulunmaları ve bu anlamda hak ve yükümlülüklerinin farklı olması söz konusudur. Ancak, iki Devletin benzer durumlarının olduğunu da belirtmek gerekmektedir. Öncelikle iki Devlet de BAB Kurucu Andlaşması’nın Tam Üye Devletlere sağladığı savunma veya güvenlik düzenlemelerinden yararlanamamaktadırlar. Ancak, iki Devletin BAB tarafından karara bağlanan bir askeri operasyonun uygulanmasına katılma hakları düşünülecek olursa, bu hakkın, iki Devlet arasında BAB aracılığıyla da olsa bir işbirliğine olanak sağlaması da mümkün gözükmektedir.

2.2. AB Kapsamında Türkiye-Bulgaristan İlişkileri

Türkiye'nin Avrupa Toplulukları ve bu anlamda AB ile ilişkileri, somut anlamda, Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanan ve 1 Ocak 1964 tarihinde yürürlüğe giren Ankara Andlaşması ile başlamıştır. Türkiye, 14 Nisan 1987 tarihinde, Avrupa Toplulukları'na Tam Üyelik müracaatında bulunmuş ve işbu müracaata ilişkin ne ret ve ne de olumlu bir yanıt verilmiştir. Bulgaristan ile AB arasındaki ilişkiler, Bulgaristan'ın AB ile 01.03.1993 tarihinde akdettiği(39) ve 1 Ocak 1995 tarihinde yürürlüğe giren Ortaklık Andlaşması ile başlamış ve Bulgaristan, 14.12.1995 tarihinde AB'ne Tam Üye olmak amacıyla irade bildiriminde bulunmuştur.

1997 tarihli AB Devlet ve Hükümet Başkanları Lüksemburg Zirvesinde Bulgaristan, 10-11 Aralık 1999 tarihli AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde ise Türkiye AB’ne üye adayı Devletler olarak kabul edilmiştir. AB ile Bulgaristan arasında Mart 2000 tarihinde Tam Üyelik müzakereleri başlarken(40), Türkiye ile henüz bu aşamaya gelinememiştir.

SSCB’nin yıkılmasından sonra, bir çok konu güvenlik ile ilgili hale gelmiştir(41). Bu durum, AB açısından da dikkate alınmaya başlanmıştır. AB içerisinde ortak dış politika, güvenlik ve savunma konularında ortak çıkar bilincinin oluşmasıyla birlikte, normlaşmaya ilişkin çalışmalar da etkin hale gelmeye başlamıştır. Türkiye ve Bulgaristan, AB, dolayısıyla AT üyesi olmayı amaçlayan ve bu bağlamda AB ile yoğun ilişkileri bulunan iki Devlet konumundadır. AB, mevzuatı itibarıyla ortak dış politika, güvenlik ve savunma konularında dinamik bir yapıya sahip olmaktadır. Bu konuda, AB Kurucu Andlaşması'nın V. Kısmı, yani 11-28. Md.'leri somut düzenlemeler içermektedir. İki Devletin de, AB'ne üye olması halinde, AB Kurucu Andlaşması'nda benimsenen ortak dış politika, güvenlik ve savunma konularına ilişkin düzenlemelere muhatap olmaları söz konusudur.

İki Devletin AB’ne Tam Üyeliği durumunda, şu sorunun cevabının verilmesi gerekmektedir: AB Kurucu Andlaşması'nın ortak dış politika, güvenlik ve savunma konularına ilişkin düzenlemeler, Türkiye-Bulgaristan arasındaki ilişkileri nasıl etkileyecektir ? Bu sorunun cevabı, AB Kurucu Andlaşması'nın ortak dış politika, güvenlik ve savunma konularıyla ilgili düzenlemelerin özelliklerine ve bu anlamda üye Devletler arasında işlerliklerinin sağlanması düzeyine bağlı bulunmaktadır. AB Kurucu Andlaşması’nın yürürlükteki ortak dış politika, güvenlik ve savunma konularına ilişkin düzenlemeleri intergouvernemental karakterdedir(42). Ancak, AB itibarıyla ortak dış politika, güvenlik ve savunma konularında, pür intergouvernemental işbirliğinden daha ileri bir duruma geçme de gaye edinilmektedir. Çünkü, bu konularda, izlenecek prosedür ve tesis edilecek tasarruf ve kullanılacak yetki kullanma yetkisi sistematik bir işbirliğine bağlanmıştır(43). Türkiye ve Bulgaristan’ın AB’ne Tam Üye olmalarıyla birlikte, AB bünyesinde bu konulara ilişkin düzenlemelere muhatap olacaklardır.

Gerek Türkiye ve gerek Bulgaristan’ın ileriye dönük olarak AB üyesi olmaları halinde, AB bünyesinde yer alan savunma ve güvenliğe ilişkin düzenlemelere uygun hareket etmeleri gerekecektir. Özellikle, üye Devletlerin amaçladıkları 50000-60000 kişilik bir askeri grubun oluşturulması konusundaki çabaların fiilen gerçekleşmesi durumunda(44), AB, askeri açıdan operasyonel hale gelecektir(45). Bu durumda, iki Devletin, şu andaki mevzuat itibarıyla, yoğun bir işbirliğine girmeleri söz konusu olacaktır.

SONUÇ

Avrupa savunma ve güvenlik perspektifinde incelemeye çalıştığımız Türkiye-Bulgaristan ilişkileri, iki Devletin dış politik yönelişleri ve çıkar algılamaları bakımından ortak bir noktada odaklaşmaya başlamıştır. İki Devletin, AB, NATO ve BAB kapsamındaki ilişkilerin, uluslararası hukuk normlarıyla yürütülmesi gerekmektedir. Zira, üç örgütün savunma ve güvenliğe ilişkin düzenlemeleri yürürlükteki mevzuat itibarıyla intergouvernemental karakterlidir. Diğer bir ifadeyle, AB, BAB ve NATO kapsamındaki ilişkilerde üye Devletlerin ortak iradelerinin dışında bir yönelişin saptanması, bir kararın tesis edilmesi veya bir uygulamanın yapılması pek de mümkün değildir. Ancak, her iki Devlet de Avrupa savunma ve güvenlik sisteminde, kararların alımına, operasyonların planlamasına ve tesis edilen kararların uygulamasına katılmayı gaye edinmektedirler. Bu durum, iki Devletin ortak amacını veya yönelişini oluşturmaktadır. Fakat, iki Devletin yukarıda belirlemeye çalıştığımız üç örgütlenmeye birlikte Tam Üye olmaları zaman itibarıyla uygun olmamaktadır. Çünkü, Türkiye, günümüz itibarıyla, NATO'ya Tam Üye olurken, Bulgaristan işbu örgüt ile sadece işbirliği halinde bulunmaktadır. Türkiye'nin AB'ne Tam Üye olması kısa vadede pek de mümkün gözükmemektedir. Ancak, Bulgaristan, AB, dolayısıyla AT ile Tam Üyelik müzakerelerine başlamış durumdadır. Bulgaristan'ın AB'ne Tam Üyeliğinin gerçekleşmesiyle birlikte, bu Devlet irade bildiriminde bulunarak BAB'ne de Tam Üye olacaktır.

Türkiye ile Bulgaristan’ın amacı batılılaşmak ve bu anlamda batı örgütlenmelerinin içerisinde yer almak olduğuna göre, zamanla, iki Devletin AB, BAB ve NATO içerisinde aynı konuma gelmeleri mümkündür. Bu durumda da iki Devletin, ortak dış politika, savunma ve güvenlik konularında, üç örgütün mevzuatına birlikte ve aynı koşullarda muhatap olmaları söz konusu olacaktır. Bu haliyle, iki Devletin sıkı işbirliğine gitmeleri nedeniyle kendi aralarında hasmane bir politika gütmeleri de pek mümkün olamayacaktır. Elbette, savunma ve güvenlik ve bu anlamda dış politika konularında üye Devletlerin yetki kullanma yetkilerini bir örgüte devretmeleri halinde, iki komşu Devletin ilişkileri muhatap olacakları uluslarüstü normlar itibarıyla daha güçlü hale gelecektir. Ancak, şu anda, AB, NATO ve BAB kapsamında ortak dış politika, güvenlik ve savunma konularına ilişkin düzenlemeler üye Devletlerin egemenlik yetkilerini koruyucu niteliktedir. Bu anlamda, yürürlükte bulunan mevzuat itibarıyla, Kurucu Andlaşmalar’ın kendilerine tanıdıkları yetkiler, uluslarüstü bir yetkinin kullanımına olanak sağlamamaktadır.

________________________________________

*Bu çalışma, 26-28 Ekim 2001 tarihlerinde Bursa’da düzenlenen “ Balkanlar’daki Türk Kültürü’nün Dünü-Bugünü-Yarını ” adlı uluslararası sempozyumda bildiri olarak sunulmuştur.

DİPNOTLAR

(1) Elbette, uluslararası hukuk süjelerini örgütlü işbirliğine yönelten nedenleri çoğaltmak mümkündür. Bu nedenlerden bir tanesi de öz varlığını dış tehdide karşı koruma istencidir. Diğer nedenler genel ve soyut anlamda şunlar olabilir: öz kaynakların belirli bir amaca yönelik yetersizliği, öz kaynaklarla belirlenen hedefe ulaşmanın maliyet açısından kabul edilebilirlik sınırını aşması, bir davranışı veya yönelişi meşrulaştırma istenci, gücünü örgütlenme aracılığıyla maksimum düzeye ulaştırma amacı vb. ( bkz., Mehmet Genç, Avrupa Topluluklarının Kurumsal ve Hukuksal Yapısı, Uludağ Üniversitesi Güçlendirme Vakfı Yayını, No 72, Bursa, 1993, s. 5 ).

(2) Mustafa Türkeş, “ Türkiye-Avrupa İlişkilerinde Balkanlar Faktörü ve Yeni Eğilimler ”, Türkiye ve Avrupa, ( Yay. Haz. ) Atila Eralp, İmge Kitabevi, Ankara, 1997, s. 323-324. Ayrıca bkz., Nurcan Özgür, “ 1989 Sonrası Türkiye-Bulgaristan İlişkileri ”, Türk Dış Politikasının Analizi, ( derleyen ) Faruk Sönmezoğlu, 2. Basım, İstanbul, 1998, s. 345-388. Diğer yandan, Balkanları güvenlik politikaları ve risk analizi kapsamında irdeleyen bir çalışma için bkz., Hüseyin BAÄžCI, Güvenlik Politikaları ve Risk Analizi Çerçevesinde Balkanlar ( 1991-1993 ) , Dış Politika Enstitüsü, Ankara, 1993, 1-50.

(3) Bkz., Blaauw, “ L’Europe devant l’évolution de la situation dans les Balkans ”, Asemblée de l'Union de l'Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission de Défense, Document No : 1608, 13 mai 1998, s. 31; Squarcıalupı, “ Le suivi de la situation dans les Balkans ”, Asemblée de l'Union de l'Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission de Politique, Document No : 1653, 10 juin 1999.

(4) Bulgaristan'da yaşayan Türk azınlığın gerek Bulgaristan iç hukuku ve gerekse kimi uluslararası andlaşmalar itibarıyla statüleri, dolayısıyla hak ve yükümlülükleri konumuzun dışında kaldığı için inceleme dışı bırakılmıştır. Güvenlik konusunda, Türkiye-Bulgaristan ilişkileri iki taraflı işlemler kapsamında da sürdürülmüş veya sürdürülmektedir. Örneğin, Türkiye ile Bulgaristan arasında, “ Dostluk, İyi Komşuluk, İşbirliği ve Güvenlik Andlaşması ” 6 Mayıs1992 tarihinde Ankara’da imzalanmıştır. İşbu Andlaşma’nın III. ve IV. Md.’leri iki Devlet arasında kuvvet kullanılmaması, uyuşmazlıkların barışçıl yollardan çözümlenmesini ve birbirlerine karşı hasmane bir tutum içerisine girmemelerini düzenlemektedir ( bkz., Resmi Gazete, 8 Nisan 1995, Sayı : 22252, s. 5-10 ). Ayrıca Aralık 1991 ve Kasım 1992 tarihlerinde Sofya ve Edirne'de iki Devlet arasında tesis edilen belgeler, karşılıklı güven ve güvenlik konularında alınabilecek önlemlere ilişkin olmuştur. Özellikle Edirne'de benimsenen belge, sınır bölgesinde karşılıklı güven ve güvenliğin tesisi, askeri bilgi değişimini ve askeri konularda iletişimin geliştirilmesi düzenlemelerini içermiştir ( Bkz.: Cucó, “ La Méditerranée orientale ”, Asemblée de l'Union de l'Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission de Défense, Document No : 1465, 24 mai 1995, s. 26-27; Sir John Hunt, “ La Coopération Parlementaire dans la Région de la Mer Noire ”, Asemblée de l'Union de l'Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission Pour les Relations Parlementaires et Publiques, Document No : 1544, 4 novembre 1996, s. 20-28 ).

Diğer yandan, Türkiye ile Bulgaristan arasında akdedilen bazı andlaşmalar şunlardır : 31 Mart 1992 tarihinde Sofya’da imzalanan “ Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasındaki Askeri Eğitim İşbirliği Andlaşması ” ( bkz., Resmi Gazete, 3 Haziran 1992, Sayı : 21247, s. 3-8 ), 29 Temmuz 1997 tarihinde Ankara’da imzalanan “ Türkiye Cumhuriyeti Genel Kurmay Başkanlığı ile Bulgaristan Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı Arasında Askeri Alanda İşbirliği Andlaşması ” ( bkz., Resmi Gazete, 8 Eylül 1997, Sayı : 23104, s. 2-4 ), 16 Nisan 1998 tarihinde Antalya’da imzalanan “ Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti ve Romanya Hükümeti Arasında Terörizm, Organize Suçlar, Yasadışı Uyuşturucu ve Psikotrop Maddeler, Kara Para Aklama, Silah ve İnsan Kaçakçılığı ve Diğer Önemli Suçlarla Mücadele İşbirliği Andlaşması ” ( bkz., Resmi Gazete, 19 Ekim 1998, Sayı : 23498, s. 3-9 ), 22 Mart 1999 tarihinde Sofya’da imzalanan “ Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Anti-Personel Mayınların Kullanılmaması ve Ortak Sınıra Yakın Bölgelerdeki Anti-Personel Mayınların Temizlenmesi veya İmha Edilmesi Hakkında Andlaşma ” ( bkz., Resmi Gazete, 30 Aralık 1999, Sayı : 23922, s. 17-21 ).

(5) Nadezhda Mıhaılova, “ Güneydoğu Avrupa’da Güvenlik ve Bulgaristan’ın NATO Entegrasyonuna İlişkin Politikası ”, NATO Dergisi, No 1, Bahar 1998, s. 6-9.

(6) Kosova’da meydana gelen olaylar hakkında, “ çatışma ” terimi kullanılmakla birlikte, burada bir soykırımın ( génocide ) yapıldığı da iddia edilmektedir. Bu konuda, uluslararası hukuk düzenlemeleri çerçevesindeki bir çalışma için bz., David Boyle, “ Y a-t-il génocıde au Kosovo ? ”, Actualité et Droit International, juin 1999, http://www.ridi.org/adi. Ayrıca, NATO’nun Kosova’ya olası müdahalesi hakkında hukuksal bir analiz için bkz., Patrice Despretz, “ Le droit international et les menaces d'intervention de l'OTAN au Kosovo ”. Actualité et Droit International, novembre 1998, http://www.ridi.org/adi..

(7) Benoit Audet, “Les Aspirations Bulgares”, http://www.citeweb.net/bulgarie/pages/publications/article6.htm?.

(8) Bu çalışmada, konunun sınırlı tutulması gayesiyle, Türkiye ile Bulgaristan arasında tesis edilen andlaşmalar çerçevesindeki savunma ve güvenlik boyutları ( bkz., bu çalışmanın 4 No’lu dipnotu ) ile iki Devletin AGİT ( Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı ) aracılığıyla kurabilecekleri ilişkiler dikkate alınmamıştır. Diğer yandan, iki Devlet arasındaki ilişkilerin özellikle AGİT kapsamında daha çok güvenlik boyutu ile sınırlı kalması ve AGİT’in Kuzey Amerika, Orta Asya ve Avrupa Devletlerini içine alacak şekilde örgütlenmesi, başka bir ifadeyle örgütün Avrupalılık boyutunu aşması nedeniyle bu konudaki işbirliği durumu, inceleme dışı bırakılmıştır ( AGİT konusunda geniş bilgi için bkz., Aslan Gündüz, Milletlerarası Hukuk. Temel Belgeler. Örnek Kararlar, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., Geliştirilmiş 3. Baskı, İstanbul, 1998, s. 672-735).

(9) Birgül Demirtaş-Coşkun, “ Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Bulgaristan’ın Dış Politikası ( 1989-2000 )”, Balkan Diplomasisi, ( Derleyenler ) Ömer E. Lütem, Birgül Demirtaş-Coşkun, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları, Balkan Araştırmaları Dizisi 3, Ankara, 2001, s. 247.

(10) BIOP konusundaki çalışmalar için bkz., Sergio Balanzino, “ Un an après Sintre: assurer la sécurité en coopération grâce au CPEA et au PPP ”, Revue de l’OTAN, No 3, Automne 1998, s. 5-8; Norman Ray, “ Faire progresser le partenariat dans la communauté de soutien de la défense de l’OTAN ”, Revue de l’OTAN, No 1, Printemps 1998, s. 27-31.

BİO üyeleri: 19 NATO üyesi Devlet ile birlikte, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belarus, Bulgaristan ( katılım belgesinin imza tarihi 14 .02.1994, katılım belgesinin tevdii tarihi 06.06.1994 ), Ermenistan, Estonya, Finlandiya, Gürcistan, Hırvatistan, İrlanda, İsveç, İsviçre, Kırgız Cumhuriyeti, Letonya, Litvanya, Makedonya Cumhuriyeti, Moldova, Romanya, Rusya, Türkmenistan, Özbekistan, Slovakya, Slovenya, Ukrayna ( bkz., http://www.nato.int/pfp/sig-date.htm. ).

(11) BİOP konusunda geniş bilgi için bkz., NATO El Kitabı, 50. Yıldönümü Sayısı, Brüksel, Belçika, 1998, s. 94-108.

(12) AAOK üyeleri şu Devletlerdir: 19 NATO üyesi Devlet ile birlikte, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belarus, Bulgaristan, Hırvatistan, Ermenistan, Estonya, Finlandiya, Gürcistan, İrlanda, İsveç, İsviçre, Kazakistan, Kırgız Cumhuriyeti, Letonya, Litvanya, Makedonya Cumhuriyeti, Moldova, Romanya, Rusya, Özbekistan Slovakya, Slovenya, Tacikistan, Türkmenistan, Ukrayna, ( bkz., http://www.nato.int/docu/facts/2000/dev-eapc.htm. ).

(13) Bu Eylem Planı hakkında bkz., NATO El Kitabı, op. cit., s. 94-95.

(14) Ayrıca, bu Eylem Planında, sivil ve olağanüstü hal ve afetlere karşı hazırlıklı olma, silahlanma, nükleer güvenlik, savunmaya ilişkin çevresel konular, hava trafik yönetiminin askeri-sivil eşgüdümü ve barışı korumaya dayalı operasyonlar da danışma işbirliği kapsamına alınmıştır ( Ibid. ). Ayrıca, AAOK’nin 1998-2000 Eylem Planı’nın tüm detayları hakkında bkz., “ Avrupa-Atlantik Ortaklık Konseyi 1998-2000 Eylem Planı ”, NATO Dergisi, No 1, Bahar 1998, s. B6,-B9.

(15) Bkz., Urbain, “ Une sécurité élargie : Les problèmes de sécurité posés par l’élargissement de l’OTAN et des institutions européennes-Enseignements tirés du colloque ”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission Politique, Document No 1565, 12 mai 1997, s. 10.

(16) NATO’nun Kosova’ya 24 Mart 1999 tarihinde gerçekleştirdiği askeri müdahalede, Bulgaristan hava sahasını NATO’nun kullanımına açmıştır. Bu konuda, Bulgaristan Parlamentosu, 23 Ekim 1998 tarihinde, 47 olumsuz, 9 çekimser oya karşın 150 olumlu oyla kendi hava sahasını NATO’nun kullanımına açma kararı tesis etmiştir ( bkz., Baumel, “ L’UEO et la gestion des crises dans les Balkans ”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission Politique, Document No 1627, 9 novembre 1998, s. 31 ). Ayrıca, Bulgaristan Parlamentosu, kendi kamuoyunun olumsuz görüşüne rağmen, 4 Mayıs 1999 tarihinde Bulgaristan hava sahasının NATO kuvvetlerine açık olduğunu tekrar teyit etmiştir ( Squarcialupi, op. cit., s. 20 ).

(17) Bkz., Nadezhda Mihailova, op. cit., s. 8; “ Une sécurité élargie : les problèmes de sécurité posés par l’élargissement de l’OTAN et des institutions européennes ”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Secrétariat de l’Assemblée de l’UEO, Colloque, Athènes, 11-12 mars 1997, s. 31-32.

(18) 8 Temmuz 1997 tarihinde Madrid’de yapılan NATO zirve toplantısından sonra, NATO üyesi Devlet ve Hükümet Başkanları, yayınladıkları Deklarasyon’un 6 No’lu Prg.’ında, NATO Kurucu Andlaşması’nın X. Md.’sine istinaden, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya’yı, NATO’ya katılım görüşmelerine davet ettiler. Bu davetin ardından, 1997 yılı sonbaharında, üç Devlet ile ayrı ayrı görüşmeler yapılmış ve 16 Aralık 1997 tarihinde işbu üç Devlet ile Katılım Protokolleri imzalanmıştır. Bu Protokoller, üye Devletlerinin öngördüğü iç hukuk mekanizmalarına uygun olarak onaylanmış ve bu üç Devlet 12 Mart 1999 tarihinde NATO üyesi olmuşlardır ( bkz. NATO El Kitabı, op. cit., s. 93 ).

(19) Bkz., Declaration de Madrid sur la sécurite et la coopération euro-atlantiques publiée par les chefs d'Etat et de gouvernement,http://www.nato.int/docu/pr/1997/p97-081f.htm.

(20) Bulgaristan’ın NATO’ya alınabilmesi konusundaki bir değerlendirme için bkz., Karl-Heinz Kamp, “ Nato’nun Çıkmazı: İkinci Bir Genişlemeyi Tartışmak ”, Yeni NATO. Soğuk Savaş’tan Sıcak Savaşa, ( Derleyen ) Musa Ceylan, Ülke Kitapları, 1999, s. 132-133.

(21) Türkiye'nin Batı Avrupa'ya entegre olmaya yönelik çabaları, II. Dünya Savaşı sonrası değişen uluslararası sistem koşulları içerisinde daha da yoğunlaşmıştır. İşbu koşullar, iki süper gücün ( ABD, SSCB ) etrafında toplanan Devletleri iki bloğa ayırmıştır. İki süper güçten birisi olan SSCB'nin Türkiye için bir tehlike olarak belirmesi, Türk Dış Politikasını önemli ölçüde etkilemiştir. Zira, SSCB'nin, Türkiye'ye yönelik toprak talebinde bulunması ve Boğazlar üzerinde bir takım imtiyazlar istemesi dönem itibarıyla Türkiye'nin dış politik yönelişinde önemli bir etken olmuştur ( Oral Sander, " Türk Dış Politikasının Sürekliliğinin Nedenleri ", Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, SBF Yayını, Cilt : XXXVII, No : 3-4, Eylül-Aralık 1982, s. 113 ). SSCB'nin Türkiye tarafından bir tehlike unsuru olarak algılanması, Türkiye'nin Batı doğrultulu yönelişlerine ivme kazandırmıştır. Türkiye, 1948 yılında OECD'ye ( ilk etapta OEEC olarak tesis edilen örgüt 1961 yılında OECD adını almıştır ), 1949 yılında Avrupa Konseyi'ne, 1952'de NATO'ya üye olması Batı doğrultulu bir entegrasyon politikası izlediğinin örneklerini oluşturmuştur. Ayrıca, Türkiye, 1960’lı yılların başından itibaren AET ( Maastricht Andlaşmasından sonra AT ) ile sıkı bir işbirliğine yönelmiştir. Günümüz itibarıyla, Türkiye, AB’ne, dolayısıyla Avrupa Toplulukları’na Tam Üye olmayı gaye edinmiştir.

(22) NATO Kurucu Andlaşması'nın VI. Md.'si, işbu Andlaşma'nın V. Md.'sinde belirtilen Taraf veya Taraflara yapılacak saldırılar konusunda şu düzenlemeyi içermektedir: " (...) Tarafların Avrupa ya da Kuzey Amerika'daki devlet ülkelerinde, Fransa'nın Cezayir Bölgesinde*, Türkiye devlet ülkesinde veya Taraflar'dan herhangi birinin egemenliği altında olan ve Yengeç Dönencesi'nin kuzeyinde yer alan adalarda yapılan silahlı saldırı;

- Taraflardan herhangi birinin işbu devlet ülkelerinde ya da devlet ülkeleri üzerinde ya da Avrupa'nın, Andlaşma yürürlüğe girdiği günde, Taraflardan herhangi birinin işgal kuvvetlerinin konaklamış olduğu öbür herhangi bölgesinde ya da Yengeç dönencesinin kuzeyinde kalan Kuzey Atlantik Bölgesindeki kuvvetlerine, gemilerine ya da uçaklarına, yapılan silahlı saldırıdır ".

* 16 Ocak 1963 tarihinde NATO Konseyi, Fransa'nın Cezayir Bölgesi'nin bağımsızlığını kazanması nedeniyle NATO Kurucu Andlaşması'nın ilgili düzenlemelerinin bu bölge için 3 Temmuz 1962 tarihinden itibaren uygulanamaz hale geldiğini bildirmiştir. NATO Kurucu Andlaşması'nın VI. Md.'si saldırının yapıldığı yeri belirlemektedir. Oysa ki, silahlı saldırıya ilişkin olarak, hangi eylemlerin saldırı fiili kapsamında değerlendirildiği konusunda açık bir düzenleme getirmemektedir. Bu konuda, BM Genel Kurulu'nun 1974 yılında kabul ettiği 3814 ( XXIX ) Sayılı Kararı saldırının ( tecavüzün ) tanımını vermektedir. İşbu karar bağlayıcı nitelikte değildir, ancak bu konuda mevcut tek resmi belge olması açısından da önemli olmaktadır ( Bkz., Aslan Gündüz, op. cit., s. 118-120; Mehmet Genç, Birleşmiş Milletler ve Uzmanlık Örgütleri Mevzuatı, I. Cilt, Ezgi Kitabevi, 1999, s. 180-181 ).

(23) Bu durum BAB Kurucu Andlaşması’nın V. Md.’si için de geçerlidir.

(24) Bkz., Annuaire européen, Vol. XL, 1992, s. 10-16.

(25) Bkz., Kamuran Reçber, “ Türkiye Batı Avrupa Birliği İlişkilerine Hukuksal Bir Bakış ”, Prof. Dr. Nurhan Akçaylı’ya Armağan, Bursa, 2000, s. 266-269.

(26) Jacques Benoist, “ L’Union de l’Europe Occidentale ”, Revue Générale de Droit International Public, Tome XXVI, 1955, s. 631. Ayrıca, bkz., REÇBER, op. cit., s. 269.

(27) Meşru müdafaa dışında, BM Güvenlik Konseyi’nin izni olmaksızın yapılabilecek bir müdahale uluslararası hukuk normlarının ihlali anlamına gelmektedir ( karşıt görüş için bkz., David S. Yost, “ Yeni NATO ve Kolektif Güvenlik ”, Ceylan, op. cit. s. 58 ). Bu konu, doğrudan çalışmamızın kapsamına girmediği için burada detaylı bilgilere ve ileri sürülen değişik görüşlere yer vermeyeceğiz.

(28) BAB Kurucu Andlaşması’nın XI. Md.’si düzenlemeleri NATO Kurucu Andlaşması’nın X. Md.’sinin düzenlemeleriyle büyük ölçüde bir benzerlik içermektedir. BAB Kurucu Andlaşması’nın XI. Md.’si düzenlemelerinin hukuksal açıdan yorumlanması konusunda bkz., Kamuran Reçber, op. cit., s. 260-263. Diğer yandan, NATO üyesi olacak Devletlerin yerine getirmeleri gereken siyasi, ekonomik, savunma-askeri, kaynak, güvenlik ve hukuk konularına ilişkin Üyelik Eylem Planı ( Plan d’Action Pour l’Adhésion-MAP ), Kuzey Atlantik Konseyi’nin Washington’da yaptığı 23 ve 24 Nisan 1999 tarihli toplantısında yayımlanmıştır ( bu konuda bkz., Revue de l’OTAN, No 2, Été 1999, s. D 13-D 16 ). Ayrıca, bkz., Klaus-Peter Klaıber, “ Le Plan d’acton pour l’adhésion : la porte de l’OTAN reste ouverte ”, Revue de l’OTAN, No 2, Été 1999, s. 23-25.

(29) Bkz., bu çalışmanın 4 No’lu dipnotu.

(30) Türkiye-Bulgaristan ilişkilerinin diğer boyutları için bkz., Birgül Demirtaş-Coşkun, “ Soğuk Savaş Sonrası (...) ”, op. cit., s. 234-240.

(31) Ortak Üyelik ve Ortaklık Üyeleri hakkında geniş bilgi için bkz., Kamuran Reçber, “ Batı Avrupa Birliği’nde Karar Alma Mekanizması ”, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 16, Sayı 3, 1998, http://iktisat.uludag.edu.tr/dergi/. Ayrıca, 1998 yılı sonrası gelişmeler için bkz., Martínez Casañ ve Adamczyk, “ Les membres associés de l'UEO et la nouvelle architecture de la sécurité européenne ”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentle, Rapport Présenté au Nom de la Commission Politique, Document No A/1690, 10 mai 2000, http://www.assemblee-ueo.org/fr/documents/sessions_ordinaires/rpt/2000/1690.pdf.

(32) Ortaklık Belgesi’nin 4. Md.’si bu konuda farklı bir düzenleme içermektedir. Bu maddeye göre, daha önce Ortak Üyelerin içinde bulundukları ve BAB’ne transfer edilecek olan kurum ve kuruluşlarla ilgili fonksiyonlara ilişkin Ortak Üyeler, Tam Üyelerin sahip oldukları hak ve yükümlülüklere sahip olabilmektedirler. Bu kapsamda, Ortak Üyelere ait bir kurum ve kuruluşun BAB’ne transfer edilmesi durumunda salt bu kurum ve kuruluşun görev kapsamına giren her türlü konuda Ortak Üyeler, Tam Üyelerle aynı hak ve yükümlülüklere sahip olmaktadırlar ( Bkz., Kamuran Reçber, “ Türkiye-Batı Avrupa (...)”, op.cit., 1998 ).

(33) Slovenya onuncu Ortaklık Üyesi olarak BAB'ne 26 Haziran 1996 tarihinde katılmıştır. Ortaklık Üyelerinden, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya Mart 1999’da BAB’nin Ortak Üyesi olmuşlardır.

(34) Bkz., Martínez Casañ, Hancock ve Blaauw, “ Les associés partenaires et la nouvelle architecture de sécurité européenne compte tenu des problèmes régionaux de sécurité ”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission Politique, Document No 1673, 29 novembre 1999, s. 1-25; Cox, “ Défense : l’Europe centrale en évolution”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission de Défense, Document No 1336, 5 novembre 1992, s. 4-6; Sir Russell Johnston, “ La Coopération parlementaire avec les pays du Forum de consultation de l’UEO ”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission pour les Relations Parlementaires et Publiques, Document No 1414, 4 mai 1994, s. 1-17.

(35) Bkz., 9 Mayıs 1994 tarihli Kirchberg Deklarasyonu’na ekli Ortaklık Üyeleri Statüsüne ilişkin belgenin 2. Md.'si ( Documents Actualité Internationale, Ministere des Affaires etrangeres, Numéro 13, 1er juillet 1994, s. 330-331 ).

(36) Özel operasyonlara ilişkin ne Kirchberg Deklarasyonu’nda ve ne de diğer belgelerde detaylı bir açıklama bulunmamaktadır.

(37) Bkz., Kamuran Reçber, op. cit., 1998. “ Ayrıca, Ortaklık Üyelerinin Konsey toplantılarına katılımı olasıdır, fakat Tam Üyelerin kendi aralarında konsensüs ile alacağı kararları bloke etmeleri mümkün değildir. Bu bağlamda, Ortaklık Üyelerinin BAB karar mekanizmasında kendisine bahşedilen hak ve yükümlülükler çerçevesinde etkin olarak devreye girmeleri son derece zor gözükmektedir. Ancak, katılacakları özel operasyonlarda karar mekanizmasına ulusal politikalarını yansıtmaları mümkün olabilmektedir. Fakat, bu tür özel operasyonlara katılmaları, yukarıda belirttiğimiz gibi, BAB üyelerinin kararına bağlı olmakta, fakat bu kararın nasıl ve ne şekilde alınacağı konusunda ise Kirchberg Deklarasyonu’na ekli Ortaklık Üyeleri ile ilgili belgede herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Böyle olmakla birlikte, Değiştirilen Brüksel Andlaşması'nın VIII. Md.'sinin 4. Prg.'ına istinaden BAB Konseyi kararlarını genel olarak oybirliği ile alması, bu konuda da karar prosedürünün oybirliğine bağlanma olasılığını güçlendirmektedir ” ( Ibid. ).

(38) Bulgaristan ile BAB arasındaki ilişkiler, 1993 yılında somut bir işbirliği örneğine dönüşmüştür. Eski Yugoslavya’ya yönelik BM’nin öngördüğü ambargonun etkili uygulanabilmesi amacıyla Tuna Nehri’nin kontrol edilmesi gerekli olmuş ve BAB’de BM Güvenlik Konseyi kararlarına istinaden Tuna Nehri üzerinde ambargoyu kontrol etme görevini üstlenmiştir ( bu konuda gerek BM Güvenlik Konseyi, gerek BAB Kararları konusunda bkz., Kamuran Reçber, “ Batı Avrupa Birliği’nin Evrensel ve Bölgesel Barışı Korumada Üstlendiği Rol ”, Balıkesir Üniversitesi Bandırma İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Bandırma, 1999 ). 20 Mayıs 1993 tarihinde, BAB, BM Güvenlik Konseyi’nin 787 ve 820 Sayılı Kararlarını uygulamak amacıyla, Bulgaristan, Macaristan ve Romanya ile Tuna Nehri üzerinde BAB devriye gemilerinin yerleşim koşullarını düzenleyen üç ayrı uzlaşma muhtırası ( mémorandum d’entente ) imzalanmış ( bkz., Eric Remacle, “ L’UEO et l’OTAN dans le conflit de l’( ex ) Yougoslvie ”, Le Trimestre du Monde, 4e Trimestre, 1993, s. 164; Martínez Casañ, “ La sécurité des associés partenaires après le Sommet de l’OTAN”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rappot Présenté au Nom de la Commission Politique, Document No 1649, 19 mai 1999, s. 9 ) ve ambargonun kontrol edilmesi operasyonu 9 Haziran 1993 tarihinde başlamıştır ( geniş bilgi için bkz., Günter Marten ve Sir Keith Speed, “ Les initiatives de l’UEO concernant le Danube et l’Adriatique-Réponse au trente-hutième Rapport Annuel du Conseil ”, Actes Officiels de l’Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Trente-nevième session ordinaire, Première Partie, Rapport Présenté au Nom de la Commission de Défense, Document No 1367, 15 juin 1993, s. 165 vd. ). Bulgaristan, esi Yugoslavya’ya yapılan ekonomik ambargoda, ekonomik açıdan zarar görmesine rağmen, BM Güvenlik Konseyi Kararlarına istinaden BAB’ne gerekli lojistik desteği vermiştir ( Baumel, loc. cit.; Squarcialupi, op. cit., s. 19 ). Diğer yandan, Bulgaristan, BAB Daimi Konseyi’nin 2 Mayıs 1997 tarihinde BM Güvenlik Konseyi Kararlarına uygun olarak tesis ettiği bir karar ile Arnavutluk’ta polisiye konularında hizmet verecek bir “ Çok Uluslu Polis Danışma Birimi ” ( ÇPDB ) ( un élément multinational de conseil en matière de police )’ne katkıda bulunmuştur. BAB birimleri Arnavutluk polisini eğitme, aralarında koordinasyonu sağlama amacıyla 24 Haziran 1997 tarihinden sonra ( BAB ile Arnavutluk arasında bir uzlaşma muhtırası bu tarihte imzalanmıştır ) Arnavutluk’a yerleşmişlerdir( bu konuda geniş bilgi için bkz., Kamuran Reçber, “ Batı Avrupa Birliği’nin Evrensel ve (...) ”, op. cit. ). Bu polis gücüne Bulgaristan’da katkı yapmıştır ( bkz., Martínez Casañ, “ La sécurité des associés partenaires (...) ”, op. cit., 10 )..

(39) Bkz., Journal Officiel des CE, L 358, 31.12.1994.

(40) Bkz., Birgül Demirtaş-Coşkun, “ Bulgaristan'ın AB'ye Üyelik Hedefi : Karşılaşılan Sorunlar, Yakalanan Fırsatlar ”, Stratejik Analiz, Cilt 1, Sayı 10, Şubat 200, s. 30-31.

(41) Bkz., Atila Eralp, “ Hükümetlerarası Konferans ve Esnek Entegrasyon Projeleri Işığında Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri ”, Avrupa Yeniden Yapılanırken Türkiye, Friedrich Ebert Vakfı Yayınları, İstanbul, Mayıs 1997, s. 72.

(42) Bu konuda bkz., Ayşe Füsun Arsava, “ Avrupa Birliği Anlaşması-Değişiklik Prosedürü ”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 54, Sayı 1, Temmuz-Eylül 1999, s. 8; Ayşe Füsun Arsava, Amsterdam Anlaşmasının Avrupa Birliği Hukukuna Katkıları ( Makaleler Derlemesi ), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları No: 589, Ankara, 2000, s. 69-97.

(43) Bkz., Ayşe Füsun Arsava, Amsterdam Anlaşmasının Avrupa Birliği (...), op. cit, s. 69.

(44) AB üyesi Devlet ve Hükümet Başkanları’nın 10-11 Aralık 1999 tarihinde Helsinki’de gerçekleştirdikleri zirvede benimsedikleri Zirve Sonuç Bildirgesi’nin 28 No’lu Prg.’ında, AB üyesi Devletler, elli-altmış bin civarında bir askeri gücün 2003 yılından itibaren Petersberg Görevleri’ni yerine getirmek gayesiyle bir ay içerisinde harekete geçirilmesi konusunda uyuşmuşlardır ( bkz., http://europa.eu.int/council/off/conclu/index.htm ).

(45) AB, bu haliyle savunma ve güvenlik konusunda kendine özgü bir kurumsal yapı oluşturmayı gaye edinmektedir. Ancak, bu konuda NATO-AB ve bu anlamda Fransa-ABD rekabetini de yadsımamak gerekir ( bkz., Ali L. Karaosmanoğlu, “ Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği Açısından Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri ”, Doğu Batı Düşünce Dergisi, Yıl : 4, Sayı : 14, Şubat, Mart, Nisan 2001, s. 160-161 ).

 

KAYNAKÇA

- Annuaire européen, Vol. XL, 1992.

- ARSAVA Ayşe Füsun, “ Avrupa Birliği Anlaşması-Değişiklik Prosedürü ”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 54, Sayı 1, Temmuz-Eylül 1999.

- ARSAVA Ayşe Füsun, Amsterdam Anlaşmasının Avrupa Birliği Hukukuna Katkıları ( Makaleler Derlemesi ), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları No: 589, Ankara, 2000.

- AUDET Benoit, “ Les Aspirations Bulgares ”,http://www.citeweb.net/bulgarie/pages/publications/article6.htm?.

- “ Avrupa-Atlantik Ortaklık Konseyi 1998-2000 Eylem planı ”, NATO Dergisi, No 1, Bahar 1998.

- BAÄžCI Hüseyin, Güvenlik Politikaları ve Risk Analizi Çerçevesinde Balkanlar ( 1991-1993 ) , Dış Politika Enstitüsü, Ankara, 1993.

- BALANZINO Sergio, “ Un an après Sintre: assurer la sécurité en coopération grâce au CPEA et au PPP ”, Revue de l’OTAN, No 3, Automne 1998.

- BAUMEL, “ L’UEO et la gestion des crises dans les Balkans ”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission Politique, Document No 1627, 9 novembre 1998.

- BENOIST Jacques, “ L’Union de l’Europe Occidentale ”, Revue Générale de Droit International Public, Tome XXVI, 1955.

- BLAAUW, “ L’Europe devant l’évolution de la situation dans les Balkans ”, Asemblée de l'Union de l'Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission de Défense, Document No : 1608, 13 mai 1998.

- BOYLE David, “ Y a-t-il génocıde au Kosovo ? ”, Actualité et Droit International, juin 1999, http://www.ridi.org/adi.

- CASAÑ Martínez / HANCOCK ve BLAAUW, “ Les associés partenaires et la nouvelle arcitecture de sécurité européenne compte tenu des problèmes régionaux de sécurité ”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission Politique, Document No 1673, 29 novembre 1999.

- CASAÑ Martínez, “ La sécurité des associés partenaires après le Sommet de l’OTAN ”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rappot Présenté au Nom de la Commission Politique, Document No 1649, 19 mai 1999.

- CASAÑ Martínez ve ADAMCZYK, “ Les membres associés de l'UEO et la nouvelle architecture de la sécurité européenne ”, Assemblée de l’UEO, Rapport Présenté au Nom de la Commission Politique, Document No 1690, 10 mai 2000, http://www.assemblee-ueo.org/fr/documents/sessions_ordinaires/rpt/2000/1690.pdf.

- COX, “ Défense : l’Europe centrale en évolution ”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission de Défense, Document No 1336, 5 novembre 1992.

- CUCÓ, “ La Méditerranée orientale ”, Asemblée de l'Union de l'Europe Occidentale, Rapport Présenté au Mnom de la Commission de Défense, Document No : 1465, 24 mai 1995.

- DEMİRTAŞ - COŞKUN Birgül, “ Bulgaristan'ın AB'ye Üyelik Hedefi : Karşılaşılan Sorunlar, Yakalanan Fırsatlar ”, Stratejik Analiz, Cilt 1, Sayı 10, Şubat 2001.

- DEMİRTAŞ-COŞKUN Birgül, “ Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Bulgaristan’ın Dış Politikası (1989-2000) ”, Balkan Diplomasisi, ( Derleyenler ): Ömer E. LÜTEM, Birgül DEMİRTAŞ-COŞKUN, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları, Balkan Araştırmaları Dizisi 3, Ankara, 2001.

- DESPRETZ Patrice, “ Le droit international et les menaces d'intervention de l'OTAN au Kosovo ”. Actualité et Droit International, novembre 1998, http://www.ridi.org/adi..

- ERALP Atilla, “ Hükümetlerarası Konferans ve Esnek Entegrasyon Projeleri Işığında Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri ”, Avrupa Yeniden Yapılanırken Türkiye, Friedrich Ebert Vakfı Yayınları, İstanbul, Mayıs 1997.

- Documents Actualité Internationale, Ministere des Affaires etrangeres, Numéro 13, 1er juillet 1994.

- GENÇ Mehmet, Avrupa Topluluklarının Kurumsal ve Hukuksal Yapısı, Uludağ Üniversitesi Güçlendirme Vakfı Yayını, No 72, Bursa, 1993.

- GENÇ Mehmet , Birleşmiş Milletler ve Uzmanlık Örgütleri Mevzuatı, I. Cilt, Ezgi Kitabevi, 1999.

- GÜNDÜZ Aslan, Milletlerarası Hukuk. Temel Belgeler. Örnek Kararlar, Geliştirilmiş Üçüncü Baskı, Beta Basım Yayım Dağıtım A. Ş., İstanbul, 1998.

- http://europa.eu.int/council/off/conclu/index.htm.

-http://www.nato.int/docu/pr/1997/p97-081f.htm..

- http://www.nato.int/pfp/sig-date.htm.

-http://www.nato.int/docu/facts/2000/dev-eapc.htm.

- HUNT Sir John, “ La Coopération Parlementaire dans la Région de la Mer Noire ", Asemblée de l'Union de l'Europe Occidentale, Rapport Présenté au Mnom de la Commission Pour les Relations Parlementaires et Publiques, Document No : 1544, 4 novembre 1996.

- JOHNSTON Sir Russell, “ La Coopération parlementaire avec les pays du Forum de consultation de l’UEO ”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission pour les Relations Parlementaires et Publiques, Document No 1414, 4 mai 1994.

- KAMP Karl-Heinz, “ NATO’nun Çıkmazı: İkinci Bir Genişlemeyi Tartışmak ”, Yeni NATO. Soğuk Savaş’tan Sıcak Savaşa, ( Derleyen ) Musa CEYLAN, Ülke Kitapları, 1999.

- KARAOSMANOÄžLU Ali L., “ Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği Açısından Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri ”, Doğu Batı Düşünce Dergisi, Yıl : 4, Sayı : 14, Şubat, Mart, Nisan 2001.

- KLAIBER Klaus-Peter, “ Le Plan d’acton pour l’adhésion : la porte de l’OTAN reste ouverte ”, Revue de l’OTAN, No 2, Été 1999.

- MARTEN Günter / SPEED Sir Keith, “ Les initiatives de l’U.E.O. concernant le Danube et l’Adriatique-Réponse au trente-hutième Rapport Annuel du Conseil ”, Actes Officiels de l’Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Trente-nevième session ordinaire, Première Partie, Rapport Présenté au Nom de la Commission de Défense, Document No 1367, 15 juin 1993.

- NATO El Kitabı, 50. Yıldönümü Sayısı, Brüksel, Belçika, 1998.

- MIHAILOVA Nadezhda, “ Güneydoğu Avrupa’da güvenlik ve Bulgaristan’ın NATO entegrasyonuna ilişkin politikası ”, NATO Dergisi, No 1, Bahar 1998.

- RAY Norman, “ Faire progresser le partenariat dans la communauté de soutien de la défense de l’OTAN ”, Revue de l’OTAN, No 1, Printemps 1998.

- REÇBER Kamuran, “ Batı Avrupa Birliği’nde Karar Alma Mekanizması ”, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 16, Sayı 3, 1998, http://iktisat.uludag.edu.tr/dergi/

- REÇBER Kamuran, “ Batı Avrupa Birliği’nin Evrensel ve Bölgesel Barışı Korumada Üstlendiği Rol ”, Balıkesir Üniversitesi Bandırma İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Bandırma, 1999

- REÇBER Kamuran, “ Türkiye Batı Avrupa Birliği İlişkilerine Hukuksal Bir Bakış ”, Prof.Dr. Nurhan AKÇAYLI’ya Armağan, Bursa, 2000.

- REMACLE Eric, “ L’UEO et l’OTAN dans le conflit de l’( ex ) Yougoslvie ”, Le Trimestre du Monde, 4e Trimestre, 1993.

- Resmi Gazete, 8 Nisan 1995, Sayı: 22252.

- Resmi Gazete, 3 Haziran 1992, Sayı: 21247.

- Resmi Gazete, 8 Eylül 1997, Sayı: 23104.

- Resmi Gazete, 19 Ekim 1998, Sayı: 23498.

- Resmi Gazete, 30 Aralık 1999, Sayı: 23922.

- Revue de l’OTAN, No 2, Été 1999.

- SANDER Oral, “ Türk Dış Politikasının Sürekliliğinin Nedenleri ”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, SBF Yayını, Cilt: XXXVII, No : 3-4, Eylül-Aralık 1982.

- SQUARCIALUPI, “ Le suivi de la situation dans les Balkans ”, Asemblée de l'Union de l'Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission de Politique, Document No : 1653.

- “ Une sécurité élargie : les problèmes de sécurité posés par l’élargissement de l’OTAN et des institutions européennes ”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Secrétariat de l’Assemblée de l’UEO, Colloque, Athènes, 11-12 mars 1997.

- URBAIN, “ Une sécurité élargie : Les problèmes de sécurité posés par l’élargissement de l’OTAN et des institutions européennes-Enseignements tirés du colloque ”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission Politique, Document No 1565, 12 mai 1997.

- TÜRKEŞ Mustafa, “ Türkiye-Avrupa İlişkilerinde Balkanlar Faktörü ve Yeni Eğilimler ”, Türkiye ve Avrupa, ( Yayına Hazırlayan ) Atila ERALP, İmge Kitabevi, Ankara, 1997.

- ÖZGÜR Nurcan, “ 1989 Sonrası Türkiye-Bulgaristan İlişkileri ”, Türk Dış Politikasının Analizi, Derleyen : Faruk SÖNMEZOÄžLU, 2. Basım, İstanbul, 1998.

- YOST David S., “ Yeni NATO ve Kolektif Güvenlik ”, Yeni NATO. Soğuk Savaş’tan Sıcak Savaşa, ( Derleyen ) Musa CEYLAN, Ülke Kitapları, 1999.

 

62400 kez görüldü, 0 kez indirildi.

<< --
 
EBSCO
PROQUEST
CABELLS DIRECTORY
INDEX COPERNICUS
SOCIOLOGICAL ABSTRACTS
ASOS Akademia Sosyal Bilimler Index
Üye Girişi
DUYURULAR/HABERLER
Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler ve bu konudaki sorumluluk yazarlarına aittir.
Ampirik veriler, değerlendirme sürecinde hakem veya hakemler tarafından talep edilirse, yazar veya yazarlar ilgili verileri paylaşırlar.
Bu verilerin bir başka çalışmada kullanılmaması esastır.
© 2000 - 2024 İş,Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi