Yıl: 2001/ Cilt: 3 Sayı: 1 Sıra: 4 / No: 113 /     DOI:

Modernizm ve Post-Modernizm
Araş.Gör. Doğan BIÇKI
Uludağ Üniversitesi - İ.İ.B.F. - Kamu Yönetimi Bölümü

     Modernlik tasarısı,onsekizinci yüzyılda yaşayan aydınlanma filozoflarının nesnel bir bilim,evrensel bir ahlak,evrensel bir yasa,özerk bir sanat geliştirme amacı güden çalışmalarıyla biçimlendirilmiştir. Condorcet gibi kimi filozoflar, bu özelleşmiş kültür birikimini gündelik yaşamı zenginleştirmek adına kullanmak istemişlerdir. Sanatların ve bilimlerin yalnızca doğa güçlerinin denetim altına alınmasına değil; aynı zamanda bütün olarak dünyanın, ben’in, ahlaksal ilerlemenin ve hatta insan mutluluğunun anlaşılmasına da önayak olacağını ummuşlardır.Ne var ki;tüm olup bitenler Aydınlanmanın ümit ve ideallerinin tersi bir yönde gelişmiştir (Sarup,1997).

       Şurası çok açıktır ki; modernliğe bir tepki olarak gelişen postmodernizm, modernliğin başarısızlıkların üzerine kurulan  eleştirilerden  temel almaktadır. Postmodernizmin modern düşünceye yönelttiği en temel eleştiri modernliğin akıl ve rasyonalite üzerine olan vurgusudur. Modern bilim, epistemoloji ve metodolojinin çoğu versiyonu akla ve rasyonaliteye büyük güven duyar. Oysa sadece toplumbilimlerinde değil, toplumun her yanında bu güven aşınıyor gibi görünmektedir. Postmodernizm bu geniş aşınma duygusunun bir ifadesi olarak görülebilir. Akla yönelik postmodern eleştirinin bir çok güdüsü vardır:İlk olarak,modern akıl evrenselliği,birlik ve bütünlüğü, aynı kuralların her yerde geçerli olduğu görüşünü gerektirir. Postmodernizm ise aksine her durumun farklı olduğunu ve özel bir biçimde anlaşılması gerektiğini ileri sürer. Her biri kendine ait bir mantığa sahip olduğu için bütün paradigmaların eşit olduğu(birbirlerine göre hiyerarşik bir üstünlükleri  olmaması anlamında) postmodern bir dünyada evrensel akla yer yoktur.İkinci olarak, akıl aydınlanmanın, modern bilimin ve Batı’nın bir ürünüdür. Modern bilim gibi, akıl da tahakküm edici ve baskıcı ve totaliter bir şey olarak görülür. Son olarak akıl ve rasyonalite, postmodernizmin duyguya, içebakış ve sezgiye, özerkliğe, yaratıcılığa, hayal gücüne ve fantaziye duyduğu güvenle bağdaşmamaktadır (Rosenau,1998). 

       Bu çalışmanın amacı  modernizm ve postmodernizm arasındaki ilişki/geçiş ve süreklilikleri araştırmaktır. Diğer bir ifadeyle postmodern ve modern olanın hangi yollarla birbirine bağlanıp ,birbirinden ayrılabileceğini irdelemektir. Bu amaçla, Postmodern teoriyle ilgili yazında sıklıkla referans alınan Lyotard, Harvey, Baudrillard ve Giddens’ın düşünceleri incelenecektir.

Lyotard: meta anlatıların sonu

   Lyotard’ın postmodernizm kavrayışı, modern ve postmodern arasındaki gelgitlere  dayanmaktadır. Ona göre, aklın ilerlemesi, özgürlük, tinin özgürleşimi türünden meta anlatılar bırakılıp yerel/mikro anlatılar yeğlenmelidir.Postmodernizmin ona göre tanımı meta anlatılara yönelik inanmazlık durumudur. Bu inanmazlık bilimlerdeki ilerlemenin ürünüdür. Ancak bu ilerlemedir ki; akabinde inanmazlığı ön görür.(Lyotard,1994). Lyotard’ın burada söz konusu ettiği ilerleme, modernitenin meta söylemlerinde yer alan belli bir amaca yönelik, olumlu bir anlam içeren ilerleme fikriyle aynı şey değildir. Zira Lyotard modernliğe ilişkin yakınmalarında Auschwitzden bahsetmektedir (aktaran, Mouffe). Dolayısıyla ilerleme sözü burada gelinen noktayı belirtmek üzre kullanılmaktadır.

    Lyotard’a göre toplumlar postendüstriyel,kültürel olarak postmodern çağa girdikçe bilginin konumu değişmektedir. Ona göre postmodern bilgi otoritenin basit bir aracı değildir. Postmodernizmin ilkesi uzmanın homolojisi değil, yenilikçinin paralojisidir (Lyotard,1994). Lyotard’ın bu ifadelerinde iki nokta dikkat çekicidir.Birincisi,postendüstriyel/postmodern bir çağa girildiğini söyleyerek, açık veya örtük olarak belli bir dönemselleştirmeyi ve ilerleme diyalektiğini kabul etmiş gibi görünmektedir. Buna göre postendüstriyel/postmodern olanla, endüstriyel ve modern arasında bir köprü kurulmuş olmaktadır. Ancak bu durumu ‘Kurallar, Paradokslar ve Narin İlave’ de adeta tekzip eder.Lyotard,bu yazısında şöyle demektedir: ‘Tarihsel bir dönemleştirme düşüncesini barındırmasından ötürü ‘postmodern’ muhtemelen çok kötü bir terim. Gelgelelim, ‘dönemleştirme’ hala klasik ya da modern bir idealdir. Postmodern yalnızca bir ruh halini ya da zihinsel durumu gösterir’ (aktaran,Featherstone,1996).  İkincisi, postmodrenizmin ilkesini uzmanın homoloji olarak değil de yenilikçinin paralojisi olarak görmesi, modernizmin  rasyolleşmeyi ve standartlaşmayı ön plana çıkaran bakışına bir tepki olarak okunabilir.

    Lyotard’a göre postmodern sanatçı veya yazar,felsefeci konumundadır. Yazdığı metin ürettiği çalışma ilke olarak daha önceden yerleşmiş kurallar tarafından yönetilemez (Lyotard,1994). Buna göre modernitenin önceden detaylı olarak belirlenmiş pozitivist metodolojisi, Lyotard için farklılıkları ezen baskıcı bir usluba denk düşmektedir. Nitekim,ona göre postmodern, modernin içerisinde sunulamayanın peşindedir. Modernite içerisinde sunulamayanı verebilmek ancak,bilimsel bilginin hegemonik gücünün yerini anlatı çoğulluğuna ve yöntem serbestisine bırakmasıyla mümkün olabilecektir. Zira bilimsel bilgi onun için dil oyunu içerisinde yer alan bir meşrulaştırım aracından öte bir şey değildir.

Harvey, Postmodernitenin iktisadi arkaplanı olarak postfordizm: kapitalizmin yeni uğrağı

    Harvey’e göre kültürel planda postmodernizmin ortaya çıkışı, kapitalist süreçte iki ayrı  dönemi temsil eden fordist üretimden postfordist üretime geçişle ilgildir (Harvey,1997; Albertsen,1988). Buna göre Harvey (Jameson vd.gibi) için postmodern durum, modernizmin kapitalizmle eşitlenmesi durumunda bir kopuş  değildir. Jameson’un deyimiyle geç kapitalizmin kültürel mantığı olan postmodernizm, en azından dayandığı ekonomik temel bakımından moderndir. Her ne kadar tüm modern dönem için fordist üretimden bahsetmek mümkün olmasa da, yürüyen bantlarla sembolize edilen fordist üretimin modern bilimsellik ilkelerine göre yapılandığı bilinmektedir. Fordist üretim sistemi, bilindiği gibi, kitle üretimine ve kitle tüketimine dayalıdır. Standart biçimlerin üretimine imkan tanıyan bu üretim biçimi, merkezileşmeyi ve büyük miktarda sabit sermaye yatırımını gerektirmektedir. 30’lu yıllardan 70’lerde yaşanan ekonomik buhrana kadar (postfordist üretime geçilmeye başlandığı döneme kadar) uygulanan Keynezyen politikalar ve refah devleti anlayışı fordist üretimin devamlılığını sağlamıştır. Fordist üretim dönemi örgütlü emeğin güçlü olduğu bir dömemdir. Zira bu dönem kitlesel üretimin devamı için tam güne yayılan ve vardiyalarla sürdürülen çalışma saatlerini gerektirmektedir. 70’li yıllarda yaşanan iktisadi  kriz, 60’lı yıllaradan itibaren zaten düşmekte olan kar hadlerini ve üretimi tükenme noktasına getirmiştir. Kapitalist sistemim bu krizden çıkış için bulduğu formül esnek üretim olarak da adlandırılan Post-Fordist üretimdir. Postfordizm, kitlesel üretim yerine farklıllaşmış üretimi getirmiştir. Farklılaştırılmış üretim bir yandan belli bir merkezde toplanma zorunluluğunu ortadan kaldırmış, diğer yandan da tüketici yelpazesini genişletmeye yaramıştır. Üretimin parçalara ayrılıp farklı coğrafyalarda gerçekleştirilebilmesi örgütlü emeğin gücünü kırmıştır. Zira üretimin parçalanarak farklı coğrafyalara taşınabilmesi  ucuz  yerel işgücünü kullanabilmeyi olanaklı kılmıştır. İktisadi arkaplan olarak ortaya konan postfordizmin kültürel vizyondaki ifadesi,  postmodern durumdur.

     Postmodern durumda gözlenen parçalanma, yeniden eklemlenme, eski ile yeninin, popüler olanla elit olanın iç içe geçmeleri, gelip geçicilik ve süreksizlik yeni kapitalist düzenin karlılığını arttırarak sürdürmesi için gerekli olan koşullardır. Zira üretimde ve tüketimde devir hızının artması gerekmektedir. Postmodern durumda üretim ve tüketim, mal üretiminden ve tüketimininden çok, devir hızı daha yüksek olan ve daha geçici olan imaj üretimine dayalıdır.

      Birleşik devletlerde üretim yapan bir şirket araç telefonuna benzer imitasyonlar üreterek bunları kitlelere pazarlamıştır. Harvey’in bildirdiğine göre bu şirket, im değerinin dışında hiçbir kullanım yada mübadele değeri olmayan bu üretimi dolayısıyla büyük karlar elde etmiştir (Harvey;1997). Bu örnek de göstermektedir ki, postmodern dönemde insanlara medya aracılığıyla empoze edilen ve adeta bir tüketim çılgınlığına varan gelişim, kapitalist pazarın hammadde ve benzeri sıkıntıya düşmeksizin üretimine devam edebileceği ortamı sağlamaktadır. 

      Sonuç olarak, Albertsen, Harvey ve Jameson’ın postmodernliği salt ekonomi temelli kavrayışları her ne kadar kendi içinde tutarlı görünse de  tek belirlenimci olma gibi bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Nitekim Jameson’un Mandel’den devraldığı geç kapitalizm düşüncesini  postmodernizmle eşitlemesi  gereksiz biçimde indirgemeci bulunmaktadır (Cooke,1988). 

Baudrillard, İmaj  ve toplumsalın sonu

    Baudrillard’a göre eğer modernlik  kodları endüstri burjuvazisi tarafından belirlenen üretim çağı ise, postmodernlik sibernetik tarafından yönetilen bir enformasyon ve göstergeler çağıdır. Ona göre postmodern dünyada imaj, simülasyon ve gerçeklik arasındaki sınır inflak edip içe göçmüştür. Ayrıca postmodern medya ortamında enformasyon ve eğlence, imaj ve politika arasındaki sınırlarda kalkmıştır. Baudrillard, kitlelerin devamlı mesaj bombardımanına tutulmalarından dolayı bezginleşerek sessizleştiklerini söylemektedir. Bu durum toplumsalın sonu anlamına gelmektedir. Toplumsalın yok olmasıyla birlikte, sınıflar, ideolojiler, kültürler ve bizzat gerçek arasındaki ayrımlar infilak edip içe göçmüştür. Baudrillard’a göre postmodern dünyanın  anlamdan yoksunluğundan(her tür verili anlamın eşit derecede kabul edilebilir veya eşit derecede saçma bulunabileceğinden veya anlamın gerçekle kurulmuş bir bağının bulunması zorunluluğu olmadığından)  ve toplumsalın sonuna gelinmesinden dolayı içinde bulunduğumuz dönem modernlikten, tamamıyla kopuşu temsil etmektedir (Aktaran, Best&Kellner,1998)

Giddens, Modernliğin Düşünümselliği

     Giddens’ın postmodernliği, ancak modernliğin içinden bakarak kavradığı söylenebilir. Ona göre modern dönemin modern olmayan veya geleneksel dönemden ayıran kesin süreksizlikler vardır. Ancak aynı kopuşu (süreksizliği) postmodern ve modern arasında sözkonusu etmek zordur.

    Giddens’a göre içinde bulunduğumuz dönem bir postmodernlik durumunu değil, modernliğin etkilerinin radikalleştiği bir dönemi işaret etmektedir. Bu noktada içinde bulunduğumuz dönemi modernlikten bir kopuş olarak gören Baudrillard’la hemfikir olmadığı gözlenebilir. Giddens’ın postmoderniteye ilişkin bakışının bir miktar alaycı olduğu bile iddia edilebilir. Nitekim, Modernliğin Sonuçları’nda şöyle demektedir: 

‘’Postmodernizm, eğer bir anlamı varsa, (bu ifadesinde, postmodernizmin bir anlamının olduğundan şüphe ettiğini ima eder gibidir.D.B) en iyi biçimde resim,plastik sanatlar ve mimarideki stil ve akımlara işaret etmeyle sınırlandırılmalıdır... Eğer bir postmodernlik dönemine doğru gidiyorsak, bunun anlamı, toplumsal gelişimin yörüngesinin bizi modernliğin kurumlarından uzaklaştırıp, yeni ve farklı bir düzene doğru götürdüğüdür.Postmodernizm, o da eğer inandırıcı bir biçim içindeyse, bu tür bir geçişin farkında olunduğunu anlatabilir, ancak varolduğunu göstermez.(s.46-47)’’

    Yukarıdakı kısa alıntıdan da anlaşıldığı gibi, Giddens’ın postmoderniteye olan duruşu oldukça çekincelidir. Başka bir ifadeyle belirtecek olursak, postmodern olarak ifade edilen durumun, modernliğin kurumlarını aşmış (geride bırakmış ) ve ondan tamamen kopuk olarak ortaya çıkan bir tarihselliğe tekabul ettiği inancında değildir. Ona göre içinde bulunduğumuz dönem geç modernlik koşullarıyla tanımlanabilir.(Gıddens,1994)

    Giddens’ın düşüncesinde  modernliğin  kurumsal unsurlarından olan düşünümsellik, modernliğin kendisine üzerine eleştirel olarak düşünebilmesini ve bu sayede kendisini revize etmesini mümkün kılmaktadır. Düşünümsellik bir bakıma modernliği sabitlikten kurtarıp hareket veren bir enerji olarak düşünülmektedir. Modernliğin adeta kendi kendisini onaran  bir proglamla (düşünümsellikle) kendisini koruduğu düşüncesine bizce ihtiyatlı yaklaşılmalıdır. Şöyle ki; bu düşünceye bağlanılması, modernliğin dışında kalan alterrnatif pradigmaları kolayca dışlayabilmeyi  veya her yeni durumun anlamlandırılışında yalnızca modern paradigma içinden bakılmasını dayatabilecektir. Başka bir ifadeyle belirtecek olursak, ortaya çıkan her yeni fenomenin (durumun) ‘modernliğin bir sonucu’ olduğu yorumlanabilmesini meşrulaştırabilir.

Sonuç:

Postmodernizm, kelime kurgusu olarak modernizm sonrası gibi bir anlam taşısa da,bu doğru bir anlamlandırma biçimi değildir. Postmodernizm,  içerik olarak, modernliğe yönelttiği (özellikle yüksek modernliğe) eleştirilerden dolayı  bir Anti-modern okumadır.Yani modernliğin eleştirisine dayandırılmadan ortaya konan  özerk bir postmodern teoriden bahsedilmesi güçtür. Bir düşüncenin eleştirilebilir bir çok yönünün olması, onun tüm kurumlarıyla aşıldığını iddia etmek için yeterli değildir .Nitekim, Ashley’in de belirttiği gibi modernliğin tamamıyla aşılıp geride bırakılması söz konusu değildir (Ashley,1991)Hattı zatında, postmodernizmin  modernliğin yerine konacak alternatif bir projesi yoktur.Olamaz da. Çünkü, alternatif bir proje önermek demek,reddettiği bir totalite yerine kendi totalitesini koymak anlamına gelir. Sonuç olarak Postmodernizm, modernitenin kötü resmini izleyicilere göstermekte başarılı olmuştur; ancak kendi adına nihilizmden fazla bir sunusu var gibi görünmemektedir. 

KAYNAKÇA

  • Ashley,D. Postmodernism and Social Sciences,1991
  • Albertsen,N. Postmodernism, Post-fordism, and Critical Social Theory, Environment and Planning D:Society and Space,Volume 6,1988
  • Best,S&Kellner,D. Postmodern Teori,1998
  • Cooke,Philip. Modernity. Postmodernity and the City,1988
  • Featherstone,Mike. Postmodernizm ve Tüketim Kültürü.1996
  • Giddens,Antony. Modernliğin Sonuçları,1994
  • Harvey, David. Postmodern Durum,1997
  • Lyotard, J.F. Postmodern Durum, 1997
  • Mouffe, Chantal. Radikal Demokrasi:Modern mi, Postmodern mi? Modernite Versus Postmodernite içinde. Der.M.Küçük,1994
  • Rosenau, Pauline Marie. Postmodernizm ve Toplum Bilimleri,1998
  • Sarup,Madan. Post-Yapısalcılık ve Post-Modernizm.1997.
62771 kez görüldü, 4 kez indirildi.

<< --
 
EBSCO
PROQUEST
CABELLS DIRECTORY
INDEX COPERNICUS
SOCIOLOGICAL ABSTRACTS
ASOS Akademia Sosyal Bilimler Index
Üye Girişi
DUYURULAR/HABERLER
Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler ve bu konudaki sorumluluk yazarlarına aittir.
Ampirik veriler, değerlendirme sürecinde hakem veya hakemler tarafından talep edilirse, yazar veya yazarlar ilgili verileri paylaşırlar.
Bu verilerin bir başka çalışmada kullanılmaması esastır.
© 2000 - 2024 İş,Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi