Yıl: 2001/ Cilt: 3 Sayı: 1 Sıra: 2 / No: 108 /     DOI:

Bilgi Ekonomisi
İpek CEM

Üretim ekonomisinden sıyrılıp, bilgi ekonomisine soyunduğumuz bugünlerde, şirketler kendilerini bu döneme adapte edecek ‘sihirli anahtarların’ peşinde.   Çalışma, düşünme ve üretim kuralları yeniden belirleniyor.  İş yaşamındaki başarı, söyleneni doğru yapmanın ötesinde, gerektiğinde ne yapılacağını sıfırdan tasarlamayla sağlanıyor.

Hepimizin diline doladığı değişim olgusu, sözde değil özde yaşandığında ancak mesafe alınabiliyor.  19.  Yüzyılda ekonomik üretimin temel taşları, toprak, işgücü ve kapitalken, 21. Yüzyıl   bilgi ve iletişim olgularının ekseninde ekonomik gelişme yaratabilecek.  Rakiplerinden daha hızlı öğrenen ve değişebilen şirketler, rekabetçi avantaja ulaşıp, varlıklarını sürdürebilecekler.

Üretim ekonomisinde, doğru yöntemin (makine ve prosesin) en verimli şekilde, en kaliteli ürüne dönüşmesi, başarıyı yaratıyor.  Bilgi ekonomisinde, üretim ve servis ağlarıyla kitleleri en etkin biçimde buluşturanlar ön plana çıkacak.   Farklı endüstriler arasındaki stratejik ağlar ve işbirlikleri, şirketlerin değerini belirleyecek.  Örneğin otomobil dediğimizde, yazılımdan donanıma, çeliği çok aşmış akıllı bir makinadan söz ediyoruz. 

Piyasaların ve pazarların olduğu gibi, sektörlerin de birbirleriyle iç içe yaşamayı öğreneceği bir dönemdeyiz.   Diğer ilginç bir nokta da, bilginin, Internet aracılığıyla, çok daha geniş bir kitleye aynı anda ve ucuz bir biçimde ulaşabilmesi.  Harvard’daki bir öğrenci ile, Internet’te sörf yapan herhangi bir kişinin ulaşabileceği kaynaklar arasında artık çok bir fark bulunmuyor.  Dolayısıyla, belli bir bilgi seviyesindeki bireylerin, kendilerini geliştirmesi oldukça kolaylaşıyor.

Bilgi ve iletişim çağının ortaya çıkardığı yeni trendlerin en önemlileri arasında, fiziki varlıkların anlamının azalması, ‘bağlı’ olmak ve sanal ağlar yer alıyor.  Fiziki varlıklardan söz ederken, paranın giderek fizikiliğini kaybederek elektronik bir meta olması iyi bir örnek.  Banka ekstreleri, kredi kartları, havaleler derken, e-ticaret de, fizikiliği öldüren olgulardan bir tanesi.  ‘Bağlı’ yaşam derken, televizyon, Internet, telefon gibi bilgi kaynaklarına sürekli ulaşabilme lüksünden bahsediyoruz. 

Sanal ağlar, yalnız Internet’te varolan şirketlerden veya dağıtıcılardan tutun da (Amazon gibi), devlet kurum ve hizmetlerinin de Internet üzerinden yapılmasına(vergi vermek gibi) önayak oluyor.  Örneğin ABD Başkan adayı Mc Cain, Internet’teki sanal ağı sayesinde 1 milyon dolarlık bağış toplamış durumda.  Yani, sanal ağın gerçekliği, gerçek dünyayı geçmiş durumda.  Öte yandan çokuluslu şirketlerin oluşturdukların Intranet’lerde Çin’den Türkiye’ye veya Almanya’ya uzanan sanal bir ağ üzerinde bilgi ve görüş paylaşılmasına olanak sağlıyor.

Bilgi ekonomisi, iniş ve çıkışların çok olabileceği bir dönemi de beraberinde getiriyor.  Makine ve üretime dayalı ekonominin riskleri daha belirliydi.  Gün geçmiyor ki, yeni iş modellerinden söz edilmesin.  Bu hızla değişen iş ortamında, ve özellikle Internet’e dayalı iş modelinde, kimin ve nasıl başarılı henüz kestirilmiş değil. 

Özellikle Türkiye gibi, henüz üretimini dünya ayarına yeni yeni çeken bir ülke için, Bilgi ekonomisi büyük risklerle, ciddi imkanları beraberinde getiriyor.  Stratejik düşünebilenler, dünyayı iyi izleyebilenler, uzun vadede doğru ürün ve servisleri, alıcı kitlesiyle buluşturabilenler yeni ekonominin galibi olacak. 

Yarışın hızı artarken, kuralları da sürekli değişiyor.  Kafamızı kuma gömecek vaktimiz kalmadı.

* Bu yazı 07.02.2000 tarihinde Sabah Gazetesi'nde yayınlanmıştır. Yazı yazarın izniyle yayınlanmıştır.

62184 kez görüldü, 2 kez indirildi.

<< --
 
EBSCO
PROQUEST
CABELLS DIRECTORY
INDEX COPERNICUS
SOCIOLOGICAL ABSTRACTS
ASOS Akademia Sosyal Bilimler Index
Üye Girişi
DUYURULAR/HABERLER
Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler ve bu konudaki sorumluluk yazarlarına aittir.
Ampirik veriler, değerlendirme sürecinde hakem veya hakemler tarafından talep edilirse, yazar veya yazarlar ilgili verileri paylaşırlar.
Bu verilerin bir başka çalışmada kullanılmaması esastır.
© 2000 - 2024 İş,Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi