Yıl: 2002/ Cilt: 4 Sayı: 2 Sıra: 1 / No: 57 /     DOI:

Türkiye-Avrupa Birliği İlişkilerine Hukuksal Bir Bakış
Yard.Doç.Dr Kamuran REÇBER
Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

GİRİŞ

Türkiye-Avrupa Birliği ( AB ), dolayısıyla Avrupa Toplulukları [ Avrupa Topluluğu ( AT ), Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu ( AAET ) ve Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ( AKÇT ) ] ilişkileri, bir yandan Avrupa Ekonomik Topluluğu ( AET ) ile 1960'lı yıllarda kurulan ortaklık mevzuatı, diğer yandan da AB ile 1999 yılında kabul edilen üye adaylığı kapsamında sürmektedir. Ortaklık mevzuatının kaynaklık ettiği ortaklık ilişkileri, 01.12.1964 tarihinde yürürlüğe giren Ankara Anlaşması ( Accord d'Ankara )(1) ve 01.01.1973 tarihinde geçerlilik kazanan Katma Protokol düzenlemeleri çerçevesinde yürütülmektedir. Ortaklık mevzuatına istinaden tesis edilen Gümrük Birliği Kararı ise 01.01.1996 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kırk yılı aşkın bir geçmişe sahip olan Türkiye-AT ilişkileri, daha çok ortaklık mevzuatı kapsamında yoğunlaşmış olsa da, Türkiye'nin AB'ne tam üyelik hedefi bu ortaklık mevzuatından ayrı bir şekilde düşünülemez. Zira aşağıda belirteceğimiz gibi, Ankara Anlaşması, ortaklık mevzuatının öngördüğü koşulların yerine getirilmesi kaydıyla Türkiye'nin tam üyeliğini de içeren düzenlemelere sahiptir.

Konunun içeriğine geçmeden önce, bir üst paragrafta kullandığımız terimlere yönelik kısa ve genel bir açıklamaya yer vermeyi uygun görüyoruz. Avrupa Toplulukları terimi, AT, AAET ve AKÇT için kullanılmaktadır. 1957 yılında yapılıp 1958 yılında yürürlüğe giren Roma Andlaşması ile tesis edilen Avrupa Ekonomik Topluluğu ( AET )'nun ismi, AB Kurucu Andlaşması ( Maastricht Andlaşması ) ile Avrupa Topluluğu olarak değiştirilmiştir. Bu nedenle, AET için AT terimi kullanılmaktadır(2). AB ise, 01.11.1993 tarihinde yürürlüğe giren Kurucu Andlaşması ile tesis edilmiştir. AB, Kurucu Andlaşması ile " oluşturulan politikalar ve işbirliği şekilleri ile tamamlanan Avrupa Toplulukları üzerine kurulmuştur. Üye Devletlerin birbirleri ve halkları arasındaki ilişkileri bütünleştirme ve dayanışma şeklinde düzenleme görevine sahiptir " ( bkz., AB Kurucu Andlaşması'nın 1. Md.'sinin üçüncü bendi ). Genel ve soyut olarak denilebilir ki AB, siyasal bütünleşme gayesi ön planda olan(3) uluslararası hukuk kişiliği tartışmalıdır(4). AB, Kurucu Andlaşması düzenlemeleri itibarıyla: a) Avrupa Toplulukları; b) ortak dış politika, savunma, güvenlik; ve c) adalet-içişleri olarak nitelendirilen üç sütunun üzerine kurulu bir yapı olarak kabul edilmektedir(5). AB, amaçlarını gerçekleştirmek için Avrupa Toplulukları'nın kurumlarından yararlanmaktadır ( örneğin bkz., AB Kurucu Andlaşması'nın 3 ve 5. Md.'leri ).

Belirtmek gerekir ki, Avrupa Toplulukları ayrı hukuki kişiliğe sahiptir(6). 25.03.1957 tarihinde Roma'da imzalanan ve 01.01.1958 tarihinde yürürlüğe giren "Avrupa Toplulukları'nın Ortaklaşa Bazı Kurumlarına İlişkin Sözleşme " ve 08.04.1965 tarihinde Brüksel'de imzalanan ve 01.07.1967 tarihinde yürürlüğe giren " Fusion Andlaşması " ( Birleşme Andlaşması )(7) ile her üç Topluluğun kurumları birleştirilse de, Avrupa Toplulukları'nın Kurucu Andlaşmaları itibarıyla yüklendikleri fonksiyonlar farklıdır.

Çalışmamızın başlığını her ne kadar " Türkiye-AB İlişkilerine Hukuksal Bir Bakış " olarak tercih ettiysek de, Türkiye'nin AT ile ortaklık mevzuatı çerçevesindeki ilişkilerine yönelik " Türkiye-AT ilişkileri " terimini kullanacağız. Bu çalışmada, Türkiye-AB, dolayısıyla AT ilişkilerinin hukuksal çerçevesini genel olarak incelenmeye çalışacağız. Çalışmada, kimi durumların açıklanabilmesi için zaman zaman tarihsel bilgilere de yer vereceğiz. Ancak bu tarihsel bilgileri mümkün olduğunca sınırlı tutacağız. Diğer yandan çalışmada kimi hususların açıklanması için durum saptaması yapmamız da kaçınılmaz olacaktır. Fakat durum saptaması ile birlikte, ortaklık mevzuatı ve üye adaylığı kapsamındaki gelişmelere yönelik mümkün olduğunca çözüm önerileri de sunmaya çalışacağız.

1. Türkiye-AT Ortaklık İlişkileri

Türkiye 31.07.1959 tarihinde, AET ( AT ) Kurucu Andlaşması'nın 238. Md.'sine istinaden bir ortaklık andlaşması yapmak gayesiyle, Topluluk Konseyi'ne müracaat etmiştir(8). Türkiye ile AT arasında bir ortaklık yaratan Ankara Anlaşması'na kadar taraflar arasında yapılan müzakereler üç evreden oluşmaktadır. Taraflar arasında 28.09.1959 tarihinde başlayan ve yaklaşık dört yıl süren müzakereler(9), Türkiye ile AT arasında ortaklık yaratan 12.09.1963 tarihli Ankara Anlaşması'nın tesisi ile sona ermiştir(10). Ankara Anlaşması, tarafların iç hukuklarının öngördüğü prosedüre göre onaylandıktan sonra, 01.12.1964 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

2. Ankara Anlaşması İtibarıyla Ortaklık İlişkileri

Ankara Anlaşması'nın yürürlüğe girmesinden itibaren Türkiye ile AT arasında hak ve yükümlülükler kapsamında kurulan ilişkiler ortaklık mevzuatına dayalı olarak sürdürülmüştür. Türkiye-AT ortaklık mevzuatının asli ( primer ) ve türeme ( sekunder ) normlardan oluştuğunu söyleyebiliriz(11). Ankara Anlaşması ve işbu Anlaşma'nın ekleri olan Protokoller(12) ve Katma Protokol, Katma Protokol'ün ekleri olan tamamlayıcı Protokoller, Bildiriler ve Uyum Andlaşmaları ortaklık mevzuatının asli normlarını(13) oluşturmaktadır. İşbu asli normlara istinaden Ortaklık Konseyi(14) tarafından tesis edilen tasarruflar da türeme normları meydana getirmektedir(15).

Ankara Anlaşması, konu edindiği düzenlemeler kapsamında, Türkiye ile AT arasında bütünleşmeyi gaye edinmektedir(16). Diğer bir ifadeyle Ankara Anlaşması, Türkiye ile AT arasında salt bir gümrük birliğinin tesis edilmesini değil, aynı zamanda Türkiye'nin zaman içerisinde AT'na tam üye olmasını da hedeflemektedir(17). Ankara Anlaşması bu nedenle, Türkiye'nin AT'na kısa bir sürede katılımını değil, tarafların karşılıklı hak ve yükümlülükleri yerine getirmeleri koşuluna bağlı olarak, tedrici bir entegrasyonu amaçlamaktadır(18). Bu bağlamda, Ankara Anlaşması'nı sadece gümrük birliğini gerçekleştiren bir uluslararası hukuk işlemi olarak değil, aynı zamanda Türkiye ile AT arasında gümrük birliğinin kurulmasını müteakip, taraflar arasında " ortak pazarın " tesisini sağlayıcı tüm önlemlerin alınmasını içeren bir uluslararası hukuk işlemi olarak kabul edebiliriz(19). Ankara Anlaşması ve işbu Anlaşma'ya istinaden tesis edilen tasarruflar itibarıyla, Türk hukuk sisteminin aşamalı olarak AT hukuk sistemine uyarlı hale getirilmesi gerekmektedir(20).

Ankara Anlaşması'nın 2. Md.'si, Türkiye ile AT arasındaki ilişkileri ve bu ilişkilerin kazanacağı boyutu ve genel anlamda tarafların hedeflerini belirlemede gerekli düzenlemeleri içermektedir. İşbu maddenin 1. Prg.'ında tarafların amacı, ekonomik ve ticari ilişkileri karşılıklı olarak sürekli ve dengeli bir biçimde geliştirmesini ve bunun için de Türkiye'nin ekonomisinin hızlı kalkınmasını ve Türk halkının istihdam seviyesi ile hayat şartlarının yükseltilmesini sağlama şeklinde tanımlanırken, aynı maddenin 2. Prg.'ı ise Topluluk ile Türkiye arasında zaman itibarıyla bir gümrük birliğinin tesisini öngörmektedir.

Türkiye ile AT arasındaki ilişkiler, ortaklık mevzuatı kapsamında üç döneme ayrılmaktadır(21). Ortaklık mevzuatının öngördüğü bu dönemlerde, taraflar çeşitli haklar edinmiş ve yükümlülükler üstlenmiştir.

2.1. Hazırlık Dönemi

Hazırlık döneminde tâbi olunacak düzenlemeler, Ankara Anlaşması'nın 3. Md.'sinde yer almaktadır. Türkiye hazırlık döneminde, aşağıda belirteceğimiz gibi geçiş ve son dönemdeki yükümlülüklerini yerine getirebilmek için, Topluluğun yardımı ile ekonomisini güçlendirmeyi gaye edinmiştir(22).

Hazırlık döneminde Türk ekonomisinin Topluluk ekonomisine yaklaştırılması gayesiyle, Türkiye'ye yönelik, çeşitli sektörlerde gümrük indirimine gidilmiş ( tütün, kuru üzüm, kuru incir, fındık vb. ) ve 175 milyon ECU'luk proje kredisi yardımı sağlanmıştır(23). Prensip olarak beş yıl öngörülmesine rağmen hazırlık dönemi fiilen dokuz yıla uzamıştır. Bu dönemde Türkiye, ekonomik yönden kendisini hazırlaması gerekirken, Ankara Anlaşması'nın öngördüğü şekilde sadece beş yıl beklemiş ve akabinde geçiş dönemine geçilmesini istemiştir. Halbuki, hazırlık döneminde Türkiye, ortaklık mevzuatının gerektirdiği uyumlaştırmaların en azından bir kısmını yapabilirdi(24).

2.2. Geçiş Dönemi

Hazırlık dönemi itibarıyla, yukarıda genel ve soyut olarak belirtmeye çalıştığımız gibi, AT tarafından Türkiye'ye mal yardımlar yapılmış ve tarıma dayalı kolaylıklar sağlanmıştır. Bu bağlamda Türkiye, 1967 yılında geçiş döneminin koşullarını belirlemeye hazır olduğunu bildirmiştir. Bu doğrultuda, Topluluk uzmanlar heyetinin Türkiye'ye gelmesi ve Türk ekonomisinin AT itibarıyla bir değerlendirilmesinin yapılması sağlanmış ve hazırlanan rapor doğrultusunda geçiş dönemi için görüşmeler başlatılmıştır. Görüşmeler bir buçuk yıl sürmüş ve tarafların karşılıklı yükümlülükleri bağlamında daha çok gümrük birliği esasına dayalı Katma Protokol, Ankara Anlaşması'nın 4. Md.'si ve Geçici Protokol'ün 1. Md.'sine istinaden 23.11.1970 tarihinde Brüksel'de imzalanmış ve taraflarca onaylandıktan sonra 01.01.1973 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Katma Protokol'ün onay işlemlerinin gecikeceği düşünülerek, yükümlülüklerin işletilebilmesi için 1970-1973 arasında bir Ara Protokol ile yükümlülükler yürürlüğe sokulmuştur(25). Katma Protokol'de gümrük birliğinin gerçekleştirilmesine yönelik düzenlemeler, Ankara Anlaşması'nın düzenlemelerine göre daha kapsamlıdır. Katma Protokol, malların, sermayenin ve kişilerin serbest dolaşımına, ulaştırma, rekabet, vergilendirme, ekonomi ve ticaret politikalarının ahenkleştirilmesine ilişkin düzenlemeleri de içermektedir. Katma Protokol, Ankara Anlaşması'nın ayrılmaz bir parçasıdır(26). Bu haliyle Katma Protokol, Ankara Anlaşması'nın kimi hükümlerini ayrıntılı bir şekilde düzenlemektedir. Zaten, Ankara Anlaşması'nı " bir çerçeve anlaşma " olarak kabul etmek gerekir. Zira, Türkiye ile AT arasındaki ilişkilerin gelişmesiyle birlikte Ankara Anlaşması'nın içeriği, Katma Protokol ve Ortaklık Konseyi kararları ile doldurulmaya çalışılmıştır(27).

Geçiş dönemi, tarafların birlikte öngörecekleri istisnalar saklı kalmak kaydıyla, on iki yıl olarak benimsenmiştir(28). Katma Protokol'ün yürürlüğe girdiği 1973 yılı baz alındığında, aslında 1985 yılında gümrük birliğinin gerçekleşmesi gerekirdi. Ancak, bir takım istisnai ürünler nedeniyle, ortaklık mevzuatının öngördüğü düzenlemelere uygun olarak bu süre yirmi iki yıla uzatılmıştır. Diğer bir ifadeyle, genel anlamda, gümrük birliğinin 1995 yılının sonunda gerçekleşmesi gerekmekteydi(29).

2.3. Son Dönem

Ankara Anlaşması'nın 5. Md.'si, son dönemin gümrük birliğine dayandığını ve tarafların ekonomi politikaları arasında koordinasyonun güçlendirilmesi gerektiğini düzenlemektedir. İşbu maddede son dönemin bitimine ilişkin bir süre tespit edilmemiştir. Aslında, Ankara Anlaşması, kendisini sona erdirmeye ilişkin düzenlemelere açıkça yer vermemiştir. Uluslararası hukukta, uluslararası andlaşmaların/anlaşmaların sona ermesi/erdirilmesi konusuna ilişkin öngörülen yöntemler dışında, Ankara Anlaşması'nın sona ermesi, Türkiye'nin AB'ne, dolayısıyla Avrupa Toplulukları'na üye olmasıyla da mümkündür(30). Öyle ki, Ankara Anlaşması, Türkiye ile AT arasında ortaklık yaratan bir Andlaşma olmakla birlikte, Türkiye'nin yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde, AT'na tam üye olabileceğine ilişkin düzenlemeleri de içermektedir(31). Örneğin, Andlaşma'nın 28. Md.'si, Türkiye'nin yükümlülüklerini bütünüyle yerine getirmesi durumunda, Tarafların, Türkiye'nin Topluluğa katılması olanağını inceleyeceklerini düzenlemektedir. Bu durumda, Türkiye'nin tam üye olmasıyla birlikte Ankara Anlaşması işlevselliğini yitirecektir.

3. Türkiye'nin Avrupa Toplulukları'na Tam Üyelik Başvurusu

Türkiye 14.04.1987 tarihinde, Avrupa Toplulukları'na tam üye olmak amacıyla, Konsey'e tam üyelik müracaatını yapmıştır. Tam üyelik müracaatı, AT(32) Kurucu Andlaşması'nın 237. Md.'si, AAET Kurucu Andlaşması'nın 205. Md.'si ve AKÇT Kurucu Andlaşması'nın 98. Md.'sinde benimsenen kural ve şartlar kapsamında gerçekleştirilmiştir. Bu düzenlemelerden anlaşıldığı gibi, tam üyelik müracaatı her üç Topluluğa ayrı ayrı yapılmıştır. Türkiye'nin yapmış olduğu bu müracaat, ortaklık ilişkisinden bağımsız olarak gerçekleştirilmiştir. Diğer bir ifadeyle, o dönem itibarıyla yürürlükte bulunan Avrupa Toplulukları Kurucu Andlaşmaları'nın öngördüğü usule göre, Türkiye bir Avrupalı Devlet olarak, ortaklık ilişkisinden bağımsız bir şekilde böyle bir müracaatı yapmıştır(33).

Türkiye'nin Avrupa Toplulukları'na tam üyelik müracaatı, Konsey tarafından değerlendirilmiş ve müracaat incelenmek üzere 27.04.1987 tarihinde Komisyon'a iletilmiştir(34). Komisyon, Türkiye'nin tam üyelik müracaatına ilişkin görüşünü 19.12.1989 tarihinde açıklamıştır. Komisyon görüşünde, Türkiye'nin Avrupa Toplulukları'na tam üye olmak için henüz hazır olmadığı vurgulanmıştır(35).

Türkiye'nin Avrupa Toplulukları'na yaptığı tam üyelik müracaatının üzerinden yıllar geçmesine rağmen, bu müracaata Konsey tarafından açık bir cevap verilmemiştir(36). Yukarıda belirttiğimiz Komisyon görüşü bağlayıcı olmamakla birlikte, aslında üstü örtülü bir şekilde Türkiye'nin müracaatının Topluluklar itibarıyla reddi anlamına da gelmektedir. Ancak, aşağıda belirteceğimiz gibi, Türkiye'nin AB'ne aday üye olarak kabul edilmesi Türkiye'nin Avrupa Toplulukları ile olan ilişkisine yeni bir boyut kazandırmaktadır.

4. Gümrük Birliği Kararının Hukuksal Sonuçları

Türkiye-AT Ortaklık Konseyi 06.12.1995 tarihinde gerçekleştirdiği 36. toplantısında, Ankara Anlaşması, Ankara Anlaşması'na ek olarak tesis edilen Katma ve Tamamlayıcı Protokollerle belirlenen süre ve yöntemler uyarınca, 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ( Gümrük Birliği Kararı )'nı kabul etmiştir(37). Diğer bir ifadeyle, 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı(38), Ankara Anlaşması ve Katma Protokol'de öngörülen düzenlemelere istinaden tesis edilmiştir. Bu nedenle, işbu Karar'ın Ankara Anlaşması ve Katma Protokol'e bir değişiklik getirdiği söylenemez(39). Kaldı ki, Gümrük Birliği Kararı'nın Ankara Anlaşması, dolayısıyla Katma Protokol hükümlerine bir yenilik getirebilmesi için bu hükümlerin değiştirilmesi gerekmektedir. Ancak, Gümrük Birliği Kararı ile Ankara Anlaşması düzenlemelerine herhangi bir değişiklik getirilmemiştir(40).

Yukarıda belirttiğimiz gibi, Gümrük Birliği Kararı, kaynağını Ankara Anlaşması'ndan ve Katma Protokol'den almaktadır. Bu bağlamda, gerek Ankara Anlaşması'nda gerek Katma Protokol'de açık olmayan veya detaylı olarak düzenlenmeyen kimi hususlar, Gümrük Birliği Kararı'nda daha kapsamlı bir şekilde hükümselleştirilmiştir. Konuya ilişkin olarak Tuğrul Arat, şu görüşü ileri sürmektedir: gümrük birliğini düzenleyen " Ortaklık Konseyi Kararında, danışma usullerini düzenleyen hükümler, bir bakıma Ankara Anlaşmasının ortaklığın karar sürecini ve ihtilafların çözümü sürecini düzenleyen hükümlerini tamamlamakta veya ayrıntılar itibarıyla açıklamakta, Ankara Anlaşmasında belirsiz bırakılan bazı hususları belirli hale getirmektedir "(41). Bu görüş kapsamında, Gümrük Birliği Kararı'nı ortaklık mevzuatına değişiklik getiren bir tasarruf olarak değerlendirmek olası değildir. Gümrük Birliği Kararı, Ortaklık Konseyi tarafından Ankara Anlaşması'nın 22. Md.'sinin 1. Prg.'ına istinaden tesis edilen bağlayıcı bir tasarruftur ( décision ). Zira Ortaklık Konseyi kararları, genel anlamda, kuraldışılıklar saklı kalmak kaydıyla taraflar açısından bağlayıcı bir etkiye sahiptir(42).

Gümrük Birliği Kararı, maalesef gerek görsel gerek yazılı Türk basınında " Andlaşma/Anlaşma " olarak nitelendirilmektedir. Oysaki, Gümrük Birliği Kararı'nın bir " Andlaşma/Anlaşma " olarak nitelendirilmesi yanıltıcı ve yanlıştır(43). Zira Gümrük Birliği Kararı'nın bir " Andlaşma/Anlaşma " olarak benimsenmesi halinde, 1982 tarihli Anayasamızın 90 ve 104. Md.'leri ile 244 ve 1173 Sayılı Yasalarımızın ilgili düzenlemeleri gereğince onaylanması ve yürürlüğe sokulması gerekmektedir(44). Oysa ki, bu tür bir işlemi " Andlaşma/Anlaşma " olarak kabul edemeyeceğimiz için(45), belirttiğimiz bu düzenlemeler itibarıyla onaylanmasına ve yürürlüğe sokulmasına hukuk tekniği açısından gerek olmadığı düşüncesindeyiz.

Diğer yandan, Ortaklık Konseyi'nin diğer taraflarının, Gümrük Birliği Kararı'nı yürürlüğe sokmak/hukuki bir geçerlilik sağlamak için işbu Kararı, Avrupa Parlamentosu ( AP )'nun tamamlayıcı işlem gücündeki onaylanma prosedürüne veya görüşüne sunmaya bağlamaları durumu, Avrupa Toplulukları hukukunda uygulanması gereken zorunlu bir şart olarak düşünülemez. Zira, AP'nun, Avrupa Toplulukları hukuku itibarıyla böyle bir yetki kullanma yetkisine sahip olduğu savunulamaz. Bu durumu, siyasi bir tercih olarak değerlendirmek gerekir. Diğer bir ifadeyle Gümrük Birliği Kararı'nı AP'nun onayına veya görüşüne sunmayı, açık veya üstü örtülü olarak ne ortaklık mevzuatına ne de Avrupa Toplulukları hukukuna isnad ettirmek olasıdır(46).

Gümrük Birliği Kararı düzenlemelerinin AT Kurucu Andlaşması'nın hükümlerinden esinlendiğini söylemek olasıdır(47). Gümrük Birliği Kararı düzenlemelerinin genel anlamda doğrudan uygulanma kabiliyetine sahip olmaları nedeniyle, bu düzenlemelere aykırı olarak ulusal yasama organlarının yasama tasarrufunda bulunmamaları ve ulusal yargı organlarının da bu kararın hükümlerini dikkate almaları gerekmektedir.

5. Türkiye-AT Ortaklık Mevzuatı İtibarıyla Uyuşmazlıkların Çözümü

Ortaklık mevzuatı itibarıyla, taraflar arasındaki olası uyuşmazlıkların çözümü, Ankara Anlaşması'nın 25. Md.'sinde düzenlenmektedir. İşbu madde itibarıyla, uyuşmazlıkların çözümünde siyasi yöntemlerin, hukuki yöntemlere göre öncelikli olarak uygulanması gerektiğini belirtmek gerekir. Zira, anılan madde itibarıyla, taraflar arasında uyuşmazlıkların ortaya çıkmasından sonra, işbu uyuşmazlıkların öncelikle Ortaklık Konseyi tarafından karara bağlanması gerektiği benimsenmiştir. Ancak, Ortaklık Konseyi kararlarının oybirliği ile alındığı düşünülecek olursa, uyuşmazlıkların çözümlenmesi, tarafların Ortaklık Konseyi'nde uzlaşmaları şartına bağlıdır. Bu durumda, tarafların uyuşmazlığın çözümlenmesi konusunda her zaman için veto hakları saklı bulunmaktadır. Uyuşmazlığın tarafları, Ankara Anlaşması'nın 25. Md.'sinin 1. Prg.'ına göre Anlaşma'nın yorumlanması ve uygulanması ile ilgili ve Türkiye'yi, AT'nu veya AT üyesi bir Devleti ilgilendiren uyuşmazlığı Ortaklık Konseyi'ne götürebilmektedir(48). Yukarıda belirttiğimiz gibi, uyuşmazlığın Ortaklık Konseyi'ne sunulması, işbu uyuşmazlığın çözümleneceği anlamına gelmemektedir. Her şeyden önce, Ortaklık Konseyi'nin uyuşmazlığa ilişkin ortak bir mutabakata varması ve bu mutabakat çerçevesinde bir karar tesis etmesi gerekmektedir(49).

Diğer yandan, Ankara Anlaşması'nın 25. Md.'sinin(50) 1. Prg.'ındaki düzenlemeler genel ve soyuttur. Zira, taraflar arasında hangi tür uyuşmazlıkların Ortaklık Konseyi'ne sunulacağı konusunda kapsamlı bir sınıflandırma yapılmamıştır(51). Ankara Anlaşması'nın 25. Md.'si düzenlemeleri itibarıyla, taraflar arasında ortaklık mevzuatından doğan sorunların çözümünde, ilk önce siyasi yöntemlerin kullanılması ve bu yöntemlerle uyuşmazlıkların çözülememesi halinde, hukuki yöntemlere başvurulması benimsenmektedir.

Uyuşmazlığın Ortaklık Konseyi'nde çözülememesi halinde, Ortaklık Konseyi, uyuşmazlığı bir yargı merciine veya uluslararası tahkime götürülmesine karar verebilir. Ortaklık Konseyi, bu konuda kararını oybirliği ile tesis edeceği için uyuşmazlığın çözümlenmesine yönelik tarafların uyuşumu zorunlu olmaktadır. Diğer bir ifade ile hukuki yöntemle uyuşmazlığın çözümlenmesine ilişkin Ortaklık Konseyi'nin karar tesis edememesi halinde, süreç tıkanabilmektedir. Bu haliyle Ankara Anlaşması'nın öngördüğü sistem yetersiz kalmaktadır. Yani, uyuşmazlıkların hukuki yollarla çözümlenebilmesi için tarafların Ortaklık Konseyi'nde siyasi açıdan uzlaşmaları gerekmektedir.

Ortaklık mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde benimsenen yöntemin zayıf noktaları, Gümrük Birliği Kararı ile giderilememiştir. Gümrük Birliği Kararı'nın 61 ve 62. Md.'lerinde benimsenen tahkim usulü, kapsamına aldığı uyuşmazlık konuları itibarıyla sınırlı ve yetersizdir. Gümrük Birliği Kararı'nın 52-58. Md.'leri gereğince genel anlamda diyebiliriz ki, tarafların gümrük birliğine ilişkin yeni mevzuatın tesisine yönelik birbirlerinin görüşlerini dikkate almaları ve birbirlerine danışmaları gerekmektedir. Aslında bu durum, Ortaklık Konseyi'nin her defasında toplanıp karar tesis etmesini beklemeden(52) kimi konularda uyum çalışmalarının yapılması için pozitif bir gelişme olarak da düşünülebilir. Gümrük Birliği Kararı'nın 52-58. Md.'lerinde benimsenen danışma prosedürü, kimi önemsiz uyuşmazlıkların, Gümrük Birliği Kararı ile kurulması öngörülen Gümrük Birliği Ortak Komitesi'nde(53) çözümlenmesi olanağını tanımaktadır ( Ankara Anlaşması'nın 25. Md.'si hükümlerine halel gelmemek kaydıyla ).

Gümrük Birliği Kararı'nın 61 ve 62. Md.'lerinde benimsenen tahkim usulü ise ortaklık mevzuatınca kabul gören uyuşmazlıkların çözümlenmesi yöntemlerine ek bir düzenleme olarak kabul edilebilir. Ancak, Gümrük Birliği Kararı'nın bu düzenlemeleri gereğince benimsenen tahkim usulünün sadece bir tarafın tek yanlı olarak alacağı önlemlerin kapsam veya süresi konusunda meydana gelebilecek uyuşmazlıklar ile sınırlandırılmaması gerekirdi.

6. Türkiye'nin AB'ne Üye Adaylığı

Türkiye ile AT arasında Ankara Anlaşması düzenlemeleriyle kurulan ilişkiler, Aralık 1999 tarihinde Helsinki Zirvesi'nde AB tarafından Türkiye'nin üye adayı olarak benimsenmesiyle yeni bir boyut kazanmıştır. AB üyesi Devlet ve Hükümet Başkanlarının 12-13.12.1997 tarihlerinde Lüksemburg'da gerçekleştirdikleri AB Zirvesinde benimsedikleri " aday üye statüsü ", Avrupa Toplulukları Kurucu Andlaşmaları'nda ve AB Kurucu Andlaşması'nda yer almamaktadır. Böyle olmakla birlikte, uygulama itibarıyla " aday üye statüsü " konusunda, aday üyeler için " katılım ortaklığı " rejimi belirlenmiştir. AB, Lüksemburg Zirvesi'nde Kopenhag Kriterleri'ne(54) uyum sağlayabilme ölçütü kapsamında, iki aşama içerisinde genişlemeyi planlamıştır. Ancak, Türkiye bu genişleme kapsamına alınmamıştır(55).

Ancak, AB'nin 11.12.1999 tarihli Helsinki Zirvesi Sonuç Bildirgesi'nde, Türkiye'nin AB'ne, dolayısıyla Avrupa Toplulukları'na tam üyelik için ön koşul olan Kopenhag Kriterleri'nin öngördüğü şartları tam anlamıyla yerine getiremediği vurgulanmış ve bu anlamda Türkiye ile katılım ortaklığının oluşturulması benimsenmiştir. Helsinki Zirvesi Sonuç Bildirgesi'nin özellikle 4, 9 ve 12 No'lu Prg.'ları(56) Türkiye'yi ilgilendiren düzenlemeler içermektedir. Helsinki Zirvesi Sonuç Bildirgesi'nin kimi kısımları, Türkiye itibarıyla sorun ( Yunanistan ile mevcut sorunların siyasi ve hukuki yollardan çözümü konusunda ) yaratacak gibi görünmektedir. Özellikle, Türk-Yunan ilişkilerinde sorunların barışçıl yöntemlerle çözümü, sürekli bir barış ortamının yaratılmasına yönelik iki Devletin ve AB'nin de çıkarına uygun olacaktır. Ancak, Türkiye açısından sorunların çözümünde, ulusal çıkarların gözetilmesi ve bu bağlamda diplomatik çabaların dikkatli gösterilmesi gerekmektedir.

Helsinki Zirvesi Sonuç Bildirgesi'nde üstü örtülü bir şekilde belirtildiği gibi en geç 2004 yılının sonunda, AB Konseyi'nin Türk-Yunan ilişkileri konusunda durum değerlendirmesi yapacağı(57) ve iki Devlet arasında tam üyeliğe engel teşkil edebilecek sorunların çözülememesi halinde, bu sorunların Uluslararası Adalet Divanı aracılığıyla çözümlenmesini sağlamaya çalışacağı vurgulanmaktadır. AB Konseyi'nin böyle bir eylemi veya yönelişine yönelik olarak denilebilir ki, AB Konseyi iki Devlet arasındaki mevcut sorunlara yönelik üstü örtülü bir şekilde kendini yetkili görmektedir. Bu durum, Türkiye-AB ilişkilerinde sorun yaratmanın ötesinde, Türkiye'nin hareket alanında sınırlayıcı bir etki de doğurabilir. Bu tür sorunlara karşın Türkiye'nin, üye adayı bir Devlet olarak Helsinki Zirvesi Sonuç Bildirgesi'nde genel hatlarıyla belirlenmiş yükümlülüklerini yerine getirmesi, tam üyelik amacının gerçekleşmesi için gerekli olmaktadır.

Türkiye, modern/çağdaş bir Devlet olmanın gerekliliği kapsamında, insan hakları ve temel özgürlükleri ile siyasi ve medeni haklar alanındaki ulusal mevzuatını taraf olduğu uluslararası hukuk mevzuatı ile uyumlaştırmalı, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesine yönelik ( idarenin eylem ve işlemlerinde bütün unsurlarıyla yargı denetiminin sağlanması gibi ) iç hukukta gerekli, adli ve idari reformları gerçekleştirmeli, ölüm cezasını kaldırmalı, etkin ve işler bir piyasa ekonomisi yaratmalı, yolsuzluklara karşı önlem almalı, enflasyonu ve kamu maliyesi finansman açıklarını düşürmelidir. Yukarıda belirttiğimiz gümrük birliğinin tesisi ile birlikte Türkiye, kimi hukuk düzenlemelerini AT müktesebatına uyarlı hale getirerek(58), aslında uyum sürecini daha önceden başlatmış ve bu konuda önemli bir deneyim kazanmıştır.

SONUÇ

Türkiye'nin AB, dolayısıyla AT ile ilişkileri hukuksal anlamda, Türkiye ile AT ( AET ) arasında ortaklık mevzuatının tesisi ile başlamıştır. Aslında, AB Konseyi'nin Helsinki Zirvesi Sonuç Bildirgesi ile Türkiye'yi AB'ne üye adayı olarak benimsemesi, yenilik doğurucu bir unsur olarak değerlendirilmemesi gerekir. Zira, ortaklık mevzuatı ve AB'ne üye olabilme kriterleri ( Kopenhag Kriterleri ) dikkate alındığında, genel anlamda Türkiye'den yerine getirmesi istenen hususlar pek de farklı olmamaktadır. Çünkü, Ankara Anlaşması'nın 28. Md.'si, " Anlaşmanın işleyişi, Topluluğu kuran Andlaşmadan doğan yükümlülüklerin tümünün Türkiye'ce üstlenebileceğini gösterdiğinde, Akit Taraflar, Türkiye'nin Topluluğa katılması olanağını incelerler " hükmünü içermektedir. Bu hüküm kapsamında Türkiye'nin, ortaklık mevzuatı itibarıyla AT ile salt bir gümrük birliğini tesis etmek değil, aynı zamanda AT'na tam üye olmayı da gaye edindiği söylenebilir.

AT'na üye olabilmenin koşullarını düzenleyen AT Kurucu Andlaşması'nın 237. Md.'nin(59) lağvedilmesi neticesinde, Topluluklara ve AB'ne tam üye olabilmenin şekil ve şartları, AB Kurucu Andlaşması'nın 49. Md.'sinde düzenlenmiştir. İşbu maddede benimsenen koşulların Türkiye tarafından yerine getirilmesi halinde, Türkiye yine bu maddede belirtilen sürece göre AB, dolayısıyla AT'na üye olabilecektir. Ancak, Türkiye, AB Kurucu Andlaşması'nın 49. Md.'sinde benimsenen tüm koşulları yerine getirse dahi, tam üyeliğe ilişkin çeşitli prosedürlerin yine de yerine getirilmesi ( AP'nun uygun görüşünün alınması gibi ) zorunludur. Aslında, ortaklık mevzuatında yer alan düzenlemeler itibarıyla, Türkiye ile AT arasında olumlu yönde seyredebilecek ilişkiler çerçevesinde Türkiye, AB dolayısıyla AT'nın tam üyesi olmadan dahi bir çok noktada ortak bir pazarın oluşumu gerçekleşebilir. Ancak, bu hususun gerçekleşebilmesi için de, ortaklık mevzuatının taraflar arasında karşılıklı hak ve yükümlülükler kapsamında usulüne uygun olarak yerine getirilmesi zorunludur(60).

Türkiye'nin bir yandan ortaklık mevzuatı kapsamında AT ile olan yoğun ilişkileri, diğer yandan AB, dolayısıyla Avrupa Toplulukları ile katılım ortaklığı kapsamında tam üyelik hedefine yönelik ilişkileri düşünüldüğünde, tam üyeliğinin gerçekleşmesi salt Türkiye'nin yükümlülüklerini yerine getirmesi ile sağlanamaz. Bu konuda, AB'nin de olumlu bir yaklaşım içerisinde olması gerekmektedir.

DİPNOTLAR

*Bu çalışma, 06.07.2000 tarihinde Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü ve Sakarya Üniversitesi Avrupa Birliği Araştırma ve Dokümantasyon Merkezi'nin ortaklaşa düzenlediği konferansta tebliğ olarak sunulmuştur. Çalışma, 2000 yılının sonbaharında redakte edilmiştir.
(1) " Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu Arasında Ortaklık Yaratan Anlaşma " nın ( "Accord Créant une Association Entre la Turquie et la Communauté Economique Européenne " ) tam metni için bkz., http://www.mfa.gov.tr/turkce/grupa/ab/abab/anlasma.htm.
(2) Avrupa Toplulukları ve AB terimlerinin kullanışı hakkında geniş bilgi için bkz., Tuğrul Arat, " Avrupa Toplulukları Hukuku ", Avrupa Birliği El Kitabı, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Yayını, Ankara, 1995, s. 30-32.
(3) Bkz., Tuğrul Arat, " Gümrük Birliği Çerçevesinde Mevzuat Uyumu Çalışmaları ", Gümrük Birliği Sürecinde Politikalar ve Uygulamalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 1998, s. 75.
(4) Bkz., bu çalışmanın 6 No'lu dipnotu.
(5) AB Kurucu Andlaşması düzenlemelerinin içerdiği konuların hukuki açıdan analizi için bkz., Ayşe Füsun Arsava, Amsterdam Anlaşmasının Avrupa Birliği Hukukuna Katkıları ( Makaleler Derlemesi ), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Yayın No: 589, Ankara, 2000, passim.
(6) Arat, " Gümrük Birliği Çerçevesinde Mevzuat Uyumu Çalışmaları ", op. cit., s. 76. AB ve Avrupa Toplulukları'nın uluslararası ve iç hukuk kişiliği konusundaki bilgi ve açıklamalar için bkz.: Ayşe Füsun Arsava, " Avrupa Birliği Anlaşması-Değişiklik Prosedürü ", Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 54, Sayı 1, 1999, s. 9; Ayşe Füsun Arsava, " Amsterdam Anlaşmasının Ortak Hükümlerinin Analizi ", Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı 2, Güz 2000, s. 186; Jean Charpentier, " De la Personnalité de l'Union européenne ", Mélanges Peiser, Ed. Presses Universitaires de Grenoble, 1995, s. 93-102; Mehmet Genç, Avrupa Topluluklarının Kurumsal ve Hukuksal Yapısı, Uludağ Üniversitesi Basımevi, Bursa, 1993, s. 29-35; Haluk Günuğur, Avrupa Topluluğu Hukuku, Avrupa Ekonomik ve Dayanışma Merkezi Yayını, Üçüncü Baskı, Ankara, 1996, s. 5-6; Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk Açısından Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun Yaptığı Anlaşmalar, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Yayın No: 418, Ankara, 1978, s. 19-31; Pierre Pescatore, " Relations extérieures des communautés. Contribution à la doctrine de la personnalité des organisations internationales ", Recueil des Cours de l'Académie de Droit International, Vol. II, 1961, 1-244; Ünal Tekinalp/Gülören Tekinalp vd., Avrupa Birliği Hukuku, Beta Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul, 2000, s. 41-44.
(7) Bkz., Genç, op. cit., s. 40-41.
(8) Bkz., Orhan Oğuz, Ortak Pazar ( Avrupa Ekonomik Topluluğu ), Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Yayınları, Yayın No: 37-13, İstanbul, 1966, s. 166.
(9) Müzakerelere ilişkin geniş bilgi için bkz., Haluk Günuğur, " Aspect Historique des Rapports entre la Turquie et la CEE ", Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 1-2, Yıl: 1987, s. 59-63.
(10) Ankara Anlaşması'nın özellikleri konusunda bkz., Arat, " Gümrük Birliği Çerçevesinde Mevzuat Uyumu Çalışmaları ", op. cit., s. 76-78. Diğer yandan belirtmek gerekir ki, Ankara Anlaşması'nın 26. Md.'si, anlaşma hükümlerinin AKÇT'nun yetki alanına giren maddelere uygulanamayacağını düzenlemektedir. Türkiye ile AKÇT arasında akdedilen " AKÇT Yetki Alanına Giren Maddelerle İlgili Anlaşma " 23.11.1970 tarihinde imzalanmış ve 01.01.1973 tarihinde yürürlüğe girmiştir ( Anlaşma'nın tam metni için bkz., Ankara Anlaşması ve Katma Protokol, Cilt 2, Devlet Planlama Teşkilatı Yayını, Ankara, 1993, s. 145-152 ). Ayrıca, bu türden bir başka Anlaşma da Gümrük Birliği Kararı'nın yürürlüğe girmesinden sonra, 25.07.1996 tarihinde yapılmış ve Anlaşma 01.08.1996 tarihinde yürürlüğe girmiştir ( Anlaşma'nın tam metni ve geniş bilgi için bkz., http://www.foreigntrade.gov.tr/ab/akctweb/giris.htm ; http://www.foreigntrade.gov.tr/ab/akctweb/metin.htm. ).
(11) Avrupa Toplulukları hukukunun kaynakları ( asli ve türeme normları ) konusunda bkz.: Arat, " Avrupa Toplulukları…", op. cit., s. 47-52; Ayşe Füsun Arsava, Avrupa Toplulukları Hukuku ve Bu Hukukun Ulusal Alanda Uygulanmasından Doğan Sorunlar, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları: 545, Ankara, 1985, s. 22-33; Genç, op. cit., s. 203-230; Haluk Kabaalioğlu, AB Kurumları ve Avrupa Hukukunun Uluslarüstü Özellikleri Işığında Avrupa Birliği ve Kıbrıs, Yeditepe Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 1997, s. 101-111; Günuğur, Avrupa Topluluğu..., op. cit., s. 157-262; Tekinalp/Tekinalp vd., op.cit., s. 64-76.
(12) Ankara Anlaşması'nın 30. Md.'si şu düzenlemeyi içermektedir: " Akit Taraflarca Anlaşmaya eklenmesi uygun bulunan Protokoller, Anlaşma'nın ayrılmaz parçalarıdır ". Bu anlamda, Ankara Anlaşması'na ekli olan Geçici Protokol ( toplam 11 Md. ) ve Mali Protokol ( toplam 9 Md. ), Ankara Anlaşması'nın bir parçasıdır.
(13) Dolaylı olarak zımnen ilgili AT mevzuatını da ortaklık mevzuatı kapsamında asli normlar olarak kabul edebiliriz. Ankara Anlaşması'nın 31. Md.'si ve Katma Protokol'ün 63. Md.'si gereğince asli normların yürürlüğe girmesinin koşulu, akit tarafların ulusal hukuklarının öngördüğü prosedüre göre asli normların onaylanması ve onay belgelerinin değişimi ve AT Kurucu Andlaşması'nın ilgili düzenlemelerine göre Konsey'in konuya ilişkin karar tesis etmesi ve bu kararı akit taraflara iletmesi olmaktadır.
(14) Ankara Anlaşması, ortaklık rejiminin işleyebilmesi için çeşitli kurumların tesis edilmesini de düzenlemiştir. Ortaklık Konseyi, Anlaşma'nın ilgili düzenlemeleri itibarıyla doğrudan kurulması öngörülen bir kurumdur. Diğer kurumlar ise yine bu Anlaşma'nın 24. Md.'sine istinaden Ortaklık Konseyi'ne yardımcı olmak gayesiyle tesis edilmişlerdir. Ankara Anlaşması'nın 6. Md.'si, " ortaklık rejiminin uygulanmasını ve gittikçe gelişmesini sağlamak için ", Andlaşma'nın öngördüğü hedeflere ulaşmak gayesiyle bir Ortaklık Konseyi'nin kurulmasını hükümselleştirilmektedir. Ankara Anlaşması düzenlemeleriyle, Ortaklık Konseyi'ne karar alma yetkisi tanınmıştır ( bkz., Ankara Anlaşması'nın 22. Md.'si ).
Ortaklık Konseyi, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Topluluk üyesi Devletlerin Hükümetlerinin ve Komisyon'un temsilcisinden oluşmaktadır. Bu anlamda, Ankara Anlaşması'nın işleyişinde, iki taraf mevcuttur. Taraflardan biri Türkiye'dir. Diğer taraf ise tüzel kişiliği haiz Topluluk'tur. Topluluk tarafı, AT'ndan ve üye Devletlerden oluşur ( bkz., Tuğrul Arat, " Topluluk Karar Alma Mekanizması Çerçevesinde 1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararının Sergilediği Özellikler, İhtilafların Çözümü ve ATAD-Gümrük Birliği İlişkisi ", Türkiye-Avrupa Topluluğu Gümrük Birliği, Türkiye Avrupa Topluluğu Derneği İstanbul Şubesi, Seminer: 7-8 Ekim 1995, Esbank Yayınları, Yayın No: 6, Mart 1996, İstanbul, s. 99 ).
Ortaklık Konseyi'nde tarafların birer oyu vardır ve kararlar oybirliği ile tesis edilir ( bkz., Ankara Anlaşması'nın 23. Md.'si ). Bakanlar ve Büyükelçiler düzeyinde toplanan Ortaklık Konseyi, ortaklık mevzuatının kendisini yetkilendirdiği alanlarda yetki kullanma yetkisine sahiptir. Yine ortaklık mevzuatına istinaden taraflar arasında meydana gelebilecek uyuşmazlıkları çözme fonksiyonu ile de yetkilendirilen Ortaklık Konseyi'nin başkanlığı altışar aylık süreler itibarıyla Türkiye ile Topluluk temsilcileri tarafından sırayla yapılır ( bkz., Ankara Anlaşması'nın 24 ve 25. Md.'leri ). Ankara Anlaşması'nın 24. Md.'sine istinaden, Ortaklık Konseyi, " görevlerinde kendisine yardım edebilecek her komiteyi ve özellikle Anlaşmanın iyi yürütülmesi için gerekli işbirliği devamlılığını sağlayacak bir komite kurmaya karar verebilir ". Bu düzenlemenin verdiği yetkiyle, Ortaklık Konseyi, 1964 yılında tesis ettiği 3/64 sayılı kararıyla Ortaklık Komitesi'ni kurmuştur ( ayrıca bkz., Ortaklık Konseyi'nin 1/95 sayılı kararının 52. Md.'si ). Ortaklık Komitesi, ortaklık mevzuatı kapsamında bir yönetim kurumu olarak görev üstlenmektedir. Karma Parlamento Komisyonu da, Ortaklık Konseyi'nin 1965 yılında tesis ettiği 1/65 sayılı kararı ile kurulmuştur. Avrupa Parlamentosu ile TBMM'den eşit sayıda ( 18 Parlamenter-Milletvekili ) üyeden oluşan Karma Parlamento Komisyonu, yetki kullandığı alanlar itibarıyla istişari bir kurum niteliğindedir. Ortaklık Konseyi, 2/69 sayılı kararı ile ortaklık mevzuatının gümrüklerle ilgili düzenlemelerinin usulüne uygun yürütülmesinden sorumlu olan ve bu anlamda taraflar arasında işbirliğini sağlayan teknik nitelikteki Gümrük İşbirliği Komitesi'ni de tesis etmiştir. Ortaklık Konseyi tarafından tesis edilen yukarıda belirttiğimiz kurumlar ile diğer kurumlara ilişkin geniş bilgi için bkz., Türkiye-Avrupa Birliği Ortaklık Anlaşmalarında Öngörülen Kurumsal İşbirliği, İktisadi Kalkınma Vakfı Yayınları, No: 141, İstanbul, Aralık 1996, s. 3-16; S. Rıdvan Karluk, Avrupa Birliği ve Türkiye, Birlik Matbaası, İkinci Baskı, Eskişehir, 1994, s. 329-337.
(15) Bkz., Ankara Anlaşması'nın 22. Md.'si. Ayrıca bkz., Mehmet Genç, " Türkiye-AT Ortaklık Mevzuatında Uyuşmazlıkların Çözümü ", Prof. Dr. Nurhan AKÇAYLI'ya Armağan, Bursa, 2000, s. 129.
(16) Bkz., Arat, " Gümrük Birliği Çerçevesinde Mevzuat Uyumu Çalışmaları ", op. cit., s. 76.
(17) Ali Özgüven, Ortak Pazar Tarım Politikası ve Türkiye, Bursa Üniversitesi Basımevi, Bursa, 1982, s. 214.
(18) Bkz., Arat, " Gümrük Birliği Çerçevesinde Mevzuat Uyumu Çalışmaları ", op. cit., s. 76.
(19) Bkz., Tuğrul Arat, " Türkiye ile Avrupa Topluluğu Arasında Gümrük Birliği ve Hukuki Uyum ", Gümrük Birliği Sürecinde Türkiye, May.Haz.Tem.Ağ.Ey. Özel Sayısı, Sayı:17-18, yy, s. 235.
(20) Türkiye ve AT'nun karşılıklı yükümlülük kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmeye yönelik geniş bilgi için bkz., Ibid., s. 235-246. Ayrıca bkz., Tuğrul Arat, " Gümrük Birliği Çerçevesinde Mevzuat Uyumu ", Türkiye-Avrupa Topluluğu Gümrük Birliği 1996 Yılı Uygulama Semineri, 30 Kasım-1 Aralık 1996, Türkiye Avrupa Topluluğu Derneği İstanbul Şubesi-Koçbank Yayını, İstanbul, 1997, s. 39-55. Diğer yandan bkz., Şener Akyol, " Gümrük Birliğine Uyum Konusunda Örnekler Üzerinde İnceleme ", Türkiye-Avrupa Topluluğu Gümrük Birliği 1996 Yılı Uygulama Semineri, 30 Kasım-1 Aralık 1996, Türkiye Avrupa Topluluğu Derneği İstanbul Şubesi-Koçbank Yayını, İstanbul, 1997, s. 56-63.
(21) Bkz., Ankara Anlaşması'nın 2. Md.'sinin 2. Prg.'ı.
(22) Esat Çam, " Avrupa Topluluğu ve Türkiye ", der.: Esat Çam, içinde: Türk Dış Politikasında Sorunlar, Der Yayınları, İstanbul, 1989, s. 163-164.
(23) Bkz., Türkiye'nin Dış Ekonomik İlişkileri ve Gümrük Birliği, İstanbul Ticaret Odası Yayını, Yayın No: 1996-53¦AB/11, Aralık 1996, s. 189.
(24) Arat, " Gümrük Birliği Çerçevesinde Mevzuat Uyumu Çalışmaları ", op. cit., s. 77.
(25) Ara Protokol ( geçici Anlaşma ) 21.07.1971 tarihinde imzalanmış ve 01.09.1971 tarihinde yürürlüğe sokulmuştur ( bkz., Karluk, op. cit., s. 275 ).
(26) Bkz., Katma Protokol'ün 62. Md.'si.
(27) Bkz., Arat, " Türkiye ile Avrupa… ", op. cit., s. 234.
(28) Bkz., Ankara Anlaşması'nın 4. Md.'sinin 2. Prg.'ı ve Katma Protokol'ün 61. Md.'si. Ayrıca bkz., Türkiye Avrupa Topluluğu İlişkileri, Devlet Planlama Teşkilatı-Avrupa Topluluğu İle İlişkiler Başkanlığı Yayınları, Yayın No: DPT: 2230-AETB: 23, Ankara, Eylül 1990, s. 6.
(29) Ortaklık mevzuatı itibarıyla, Türkiye ile AT arasındaki gümrük birliği sürecine ilişkin geniş bilgi için bkz., Avrupa Birliği ve Türkiye, T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, 4. Baskı, Ankara, 1999, s. 368-461.
(30) Bkz., Tuğrul Arat, " Topluluk Karar Alma…", op. cit., s. 96-97.
(31) Bkz., Haluk Günuğur, " Türkiye-AB İlişkileri Tarihçesi ", Avrupa Birliği El Kitabı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yayını, Ankara, 1995, s. 180.
(32) O dönem itibarıyla AET.
(33) Bkz., Arat, " Gümrük Birliği Çerçevesinde Mevzuat Uyumu Çalışmaları ", op. cit., s. 84.
(34) AT'na tam üyelik başvurusu ve izlenecek prosedür hakkında bkz., Haluk Kabaalioğlu, " Türkiye ve AET'ye Tam Üyelik: Başvuru ve Öngörülen Prosedür ", Türkiye ve AET'ye Tam Üyelik, AISEC Bursa Şubesi Tarafından 26.02.1987 Tarihinde Düzenlenen Panel, Bursa, 1987, s. 16-18.
(35) Bkz., İlhan Tekeli/Selim İlkin, Türkiye ve Avrupa Birliği-Ulus Devletini Aşma Çabasındaki Avrupa'ya Türkiye'nin Yaklaşımı, Ümit Yayıncılık, Ankara, 2000, s. 159-162.
(36) Bkz., Günuğur, " Türkiye-AB İlişkileri...", op. cit., s. 185.
(37) Bkz., Mehmet Genç, " Gümrük Birliği Kararı ", Yorumlarıyla Gümrük Birliği, AIESEC Yayını, 1996, s. 80.
(38) Bkz., Gümrük Birliği Kararının Kurumsal Hükümleri, Gümrük Birliği Danışma Ofisi Yayını, Yayın No: 1996-4, İstanbul, Aralık 1996, passim.
(39) Bu konuda bkz., Arat, " Topluluk Karar Alma…", op. cit., s. 93.
(40) Arat, " Gümrük Birliği Çerçevesinde Mevzuat Uyumu Çalışmaları ", op. cit., s. 75.
(41) Arat, " Topluluk Karar Alma…", op. cit., s. 94.
(42) Geniş bilgi için bkz., Ibid., s. 100; Genç, " Türkiye-AT…", op. cit, s. 130; Haluk Günuğur, " Ankara Anlaşmasının Hukuksal Değerlendirilmesi ", İktisadi Kalkınma Vakfı Dergisi, Sayı 59, Eylül 1988, s. 56-57; Haluk Günuğur, " Ortaklık Antlaşmaları ve 6 Mart 1995 Tarihli Ortaklık Konseyi Kararları Işığında Gümrük Birliği ", Avrupa Birliği El Kitabı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yayını, Ankara, 1995, s. 283-284. Ayrıca bkz., Arif Esin, " 6 Mart 1995 ve 1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ", Gümrük Birliği Sürecinde Türkiye, May.Haz.Tem.Ağ.Ey. Özel Sayısı, Sayı: 17-18, yy, s. 299.
(43) Diğer yandan yanlış anlaşılan ve yanlış değerlendirilen diğer bir husus da, gümrük birliğinin oluşumuna ilişkindir. Türkiye ile AT arasında oluşturulan gümrük birliği, ortaklık mevzuatına dayanmaktadır. Yani, Avrupa Toplulukları Kurucu Andlaşmaları düzenlemelerine istinaden Avrupa Toplulukları üyesi Devletler arasında tesis edilen gümrük birliğine ( bkz., Haluk Günuğur, " Avrupa Birliği'nin Kurucu Antlaşmaları, Gümrük Birliği ve Tek Pazar ( İç Pazar ) ", Avrupa Birliği El Kitabı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yayını, Ankara, 1995, s. 71-88 ) Türkiye girmemiştir ( bkz., Arat, " Avrupa Toplulukları...", op.cit., s. 32 ). Türkiye ile AT arasında, koşul ve kapsamı ortaklık mevzuatıyla şekillenen bir gümrük birliğinin oluşumu söz konusudur. Bu anlamda, Türkiye ile AT arasındaki gümrük birliğine yönelik kuralları Topluluk kurumları değil, Ortaklık Konseyi koymaktadır ( bkz., Arat, " Gümrük Birliği Çerçevesinde Mevzuat Uyumu Çalışmaları ", op. cit., s. 73-74 ). Ortaklık Konseyi kararlarına veya ortaklık mevzuatının öngördüğü düzenlemelere uygun olarak Türkiye'nin kendi yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir ( bkz., S. Rıdvan Karluk, " Gümrük Birliği'nin Türkiye Ekonomisine Muhtemel Etkileri ", Gümrük Birliği Sürecinde Türkiye, May.Haz.Tem.Ağ.Ey. Özel Sayı, Sayı: 17-18, yy, s. 77-80 ).
(44) İç hukukumuz itibarıyla uluslararası andlaşmaların yapılması, onaylanması ve yürürlüğe sokulması konusunda bkz., Edip F. Çelik, Milletlerarası Hukuk, Birinci Kitap, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1984, s. 101-114; Aslan Gündüz, Milletlerarası Hukuk. Temel Belgeler. Örnek Kararlar, Geliştirilmiş Üçüncü Baskı, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul, 1998, s. 209-212; Yüksel İnan, " 1961 Anayasası ve Milletlerarası Andlaşmalar ", Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Dergisi, Cilt III, Sayı 2, s. 271-284; Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk Dersleri, I. Kitap, Gözden Geçirilmiş 6. Baskı, Turhan Kitabevi, Ankara, 1997, s. 147-156
(45) Bkz., Haluk Günuğur, " 6 Mart Kararı ve Gümrük Birliği ", Gümrük Birliği Sürecinde Türkiye, May.Haz.Tem.Ağ.Ey. Özel Sayı, Sayı: 17-18, yy, s. 408. Gümrük Birliği Kararı'nın iç hukuk düzenlemelerimiz gereğince onaylama işlemine tâbi tutulup tutulmayacağına ilişkin geniş yorum ve bilgi için bkz., Sevin Toluner, " 6 Mart 1995 Tarihli Ortaklık Konseyi Kararı: Milletlerarası Hukuk Açısından Bir Değerlendirme ", Milletlerarası Hukuk Açısından Türkiye'nin Bazı Dış Politika Sorunları, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., 1. Baskı, İstanbul, 2000, s. 113-142.
(46) Genç, " Gümrük Birliği....", loc. cit.
(47) Örneğin, karşılaştırma için bkz., Gümrük Birliği Kararı'nın 7. Md.'si ile AT Kurucu Andlaşması'nın 30. Md.'si.
(48) Bkz., Haluk Kabaalioğlu, " Türkiye-AT Gümrük Birliği ", Gümrük Birliği Sürecinde Türkiye, May.Haz.Tem.Ağ.Ey. Özel Sayı, Sayı: 17-18, yy, s. 63-64.
(49) Bkz., Ankara Anlaşması'nın 25. Md.'sinin 2. Prg.'ının ilk cümlesi.
(50) Ankara Anlaşması'nın 25. Md.'si şu düzenlemeyi içermektedir: " 1. Her Akit Taraf, Anlaşmanın uygulama ve yorumu ile ilgili ve Türkiye'yi veya Topluluğu, Topluluk üyesi bir Devleti ilgilendiren her anlaşmazlığı Ortaklık Konseyi'ne getirebilir.
2. Ortaklık Konseyi anlaşmazlığı karar yolu ile çözebilir; keza, anlaşmazlığı Avrupa Toplulukları Adalet Divanı'na veya mevcut bir başka yargı merciine götürmeyi kararlaştırabilir.
3. Taraflardan her biri, kararın veya hükmün yerine getirilmesinin gerektirdiği tedbirleri almakla yükümlüdür.
4. Anlaşmazlık, işbu maddenin ikinci fıkrasına göre çözülememiş ise, Akit Tarafların geçiş dönemi ve son dönemde başvurabilecekleri tahkim ve sair yargı usulü yollarını, Anlaşmanın 8. Maddesi uyarınca Ortaklık Konseyi düzenler ".
(51) Bkz., Türkiye ve Avrupa Entegrasyonu, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyonu Raporu, DPT Yayını, Yayın No: DPT: 2377-ÖİK: 441, Ankara, Ocak 1995, s. 3.
(52) Arat, " Topluluk Karar Alma…", op. cit., s. 103.
(53) Gümrük Birliği Ortak Komitesi'nin İç Tüzüğü'nün Türkçe metni için bkz., Gümrük Birliği Kararının..., op. cit., s. 7-11.
(54) Bkz., Haluk Günuğur, " Lüksemburg'dan Helsinki'ye...´Uzun Kalın Bir Yol' ", Türkiye Avrupa Birliği Derneği Bülteni, 18. Sayı, Ankara, 2000, s. 3-4; İbrahim Kaboğlu, " Kopenhag Belgeleri ve Türkiye ", Yeni Türkiye, Yıl: 6, Sayı: 35, 2000, s. 625-630.
(55) Bkz., S. Rıdvan Karluk, " Helsinki Zirvesi Sonrasında Türkiye AB Üyeliğine Ne Kadar Yakın ", Jeo ekonomi, Cilt: 2, Sayı: 2-3, Yaz/Sonbahar 2000, s. 23-24.
(56) Konu hakkında bkz., Ali Bozer, " Avrupa Birliği İçindeki Oluşumlar ve Türkiye Avrupa Birliği İlişkilerinde İzlenen Yol ", Yeni Türkiye, Yıl: 6, Sayı: 35, 2000, s. 265-267; Mustafa Erdoğan, " Türkiye Avrupa Birliği Eşiğinde (mi?) ", Yeni Türkiye, Yıl: 6, Sayı: 35, 2000, s. 618-619.
(57) Bkz., Haluk Günuğur, " Türkiye ile AB Arasında Artık Uzun ve Kalın Bir Yol Var...", Helsinki Zirvesi Ardından Türkiye-AB İlişkileri, Türkiye-Avrupa Birliği Derneği Yayını, Panel 15.03.1999, Ankara, 2000, s. 9.
(58) Bkz., Tuğrul Arat, " Türkiye'de AT Mevzuatına Uyum Çalışmaları ", Avrupa Birliği El Kitabı, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Yayını, Ankara, 1995, s. 219-246; Nurkut İnan, " Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve AB Rekabet Politikasına Uyum ", Avrupa Birliği El Kitabı, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Yayını, Ankara, 1995, s. 247-256; S. Rıdvan Karluk, " Helsinki'den Sonra Tünelin Ucu Göründü mü ? ", Yeni Türkiye, Yıl: 6, Sayı: 35, 2000, s. 299; Can Baydarol, " Tam Üyelik Sürecinde Topluluk Müktesabatına ( Acquis Communautaire ) Uyum, Yeni Türkiye, Yıl: 6, Sayı: 35, 2000, s. 310-337.
(59) Paralel mahiyette bkz., AKÇT Kurucu Andlaşması'nın 98. Md.'si ve AAET Kurucu Andlaşması'nın 205. Md.'si. AT'na katılmanın hukuksal prosedürü hakkında bkz., Haluk Günuğur, " Türkiye'nin AET'ye Tam Üyeliği ve Anayasa Hukukumuz Bakımından Doğuracağı Sorunlar ", Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 1-2, Yıl: 1986, s. 153-155.
(60) Türkiye ile AT arasında tesis edilen ortaklık mevzuatı gereğince ilişkilerin yoğunlaştırılması mevzuattan kaynaklanan yetki kullanma yetkisinin kullanılmasıyla olasıdır. Zira, Ankara Anlaşması'nın 22. Md.'sinin 1. Prg.'ına istinaden Ortaklık Konseyi, Anlaşma'da belirtilen amaçların yerine getirilmesi için, Anlaşma'nın öngördüğü hallerde karar alma yetkisine sahiptir. Hatta, Ankara Anlaşması'nın benimsediği koşullar çerçevesinde, ortaklık rejiminin gerçekleştirilmesi gayesiyle Anlaşma'nın amaçlarından birine ulaşmak için, " Anlaşma bunun için gerekli davranış yetkisini öngörmese bile, Ortaklık Konseyi uygun kararları " da alabilmektedir ( bkz., Ankara Anlaşması'nın 22. Md.'sinin 3. Prg.'ı ). Bu konuda, AT Kurucu Andlaşması'nın 308. Md.'si de ( paralel mahiyette bkz., AAET Kurucu Andlaşması'nın 203. Md.'si ve AKÇT Kurucu Andlaşması'nın 95. Md.'sinin 1. Prg.'ı ) Konsey'e benzer nitelikte genel bir yetki tanınmaktadır. Bu genel yetkiyi, Andlaşma/Anlaşmalar'daki boşlukları doldurmaya yönelik kullanılacak bir yetki olarak da değerlendirmek gerekir. Bu durumda, Ankara Anlaşması düzenlemeleri itibarıyla, Tarafların ortak bir davranışı gerekli olduğunda, bu davranış için yetki öngörülmediği takdirde, Ortaklık Konseyi gerekli yetkiyi kullanabilmektedir. Elbette bu nitelikteki bir yetki Ortaklık Konseyi tarafından kullanılırken, Ankara Anlaşması'nın benimsediği amaçların dışına çıkılamaz ( bkz., Arat, " Topluluk Karar Alma…", op. cit., s. 98-99 ).

KAYNAKÇA

-Annuaire européen, Vol. XL, 1992.

-ARSAVA Ayşe Füsun, “Avrupa Birliği Anlaşması-Değişiklik Prosedürü”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 54, Sayı 1, Temmuz-Eylül 1999.

-ARSAVA Ayşe Füsun, Amsterdam Anlaşmasının Avrupa Birliği Hukukuna Katkıları ( Makaleler Derlemesi ), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları No: 589, Ankara, 2000.

 

- “Avrupa-Atlantik Ortaklık Konseyi 1998-2000 Eylem Planı”, NATO Dergisi, No 1, Bahar 1998.

- >BAÄžCI Hüseyin, Güvenlik Politikaları ve Risk Analizi Çerçevesinde Balkanlar ( 1991-1993 ) , Dış Politika Enstitüsü, Ankara, 1993.

- BALANZINO Sergio, “ Un an après Sintre: assurer la sécurité en coopération grâce au CPEA et au PPP ”, Revue de l’OTAN, No 3, Automne 1998.

- BAUMEL, “L’UEO et la gestion des crises dans les Balkans”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission Politique, Document No 1627, 9 novembre 1998.

-BENOIST Jacques, “ L’Union de l’Europe Occidentale ”, Revue Générale de Droit International Public, Tome XXVI, 1955.

- BLAAUW, “L’Europe devant l’évolution de la situation dans les Balkans”, Asemblée de l'Union de l'Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission de Défense, Document No : 1608, 13 mai 1998.

- BOYLE David, “Y a-t-il génocıde au Kosovo ?”, Actualité et Droit International, juin 1999,

-CASAÑ Martínez / HANCOCK ve BLAAUW, “ Les associés partenaires et la nouvelle arcitecture de sécurité européenne compte tenu des problèmes régionaux de sécurité ”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission Politique, Document No 1673, 29 novembre 1999.

-CASAÑ Martínez, “La sécurité des associés partenaires après le Sommet de l’OTAN”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rappot Présenté au Nom de la Commission Politique, Document No 1649, 19 mai 1999.

- CASAÑ Martínez ve ADAMCZYK, “Les membres associés de l'UEO et la nouvelle architecture de la sécurité européenne”, Assemblée de l’UEO, Rapport Présenté au Nom de la Commission Politique, Document No 1690, 10 mai 2000,

- COX, “Défense : l’Europe centrale en évolution”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission de Défense, Document No 1336, 5 novembre 1992.

- CUCÓ, “ La Méditerranée orientale ”, Asemblée de l'Union de l'Europe Occidentale, Rapport Présenté au Mnom de la Commission de Défense, Document No : 1465, 24 mai 1995.

-DEMİRTAŞ - COŞKUN Birgül, “ Bulgaristan'ın AB'ye Üyelik Hedefi : Karşılaşılan Sorunlar, Yakalanan Fırsatlar ”, Stratejik Analiz, Cilt 1, Sayı 10, Şubat 2001.

-DEMİRTAŞ-COŞKUN Birgül, “Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Bulgaristan’ın Dış Politikası (1989-2000)”, Balkan Diplomasisi, ( Derleyenler ): Ömer E. LÜTEM, Birgül DEMİRTAŞ-COŞKUN, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları, Balkan Araştırmaları Dizisi 3, Ankara, 2001.

-DESPRETZ Patrice, “Le droit international et les menaces d'intervention de l'OTAN au Kosovo”. Actualité et Droit International, novembre 1998, .

-ERALP Atilla, “Hükümetlerarası Konferans ve Esnek Entegrasyon Projeleri Işığında Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri”, Avrupa Yeniden Yapılanırken Türkiye, Friedrich Ebert Vakfı Yayınları, İstanbul, Mayıs 1997.

- Documents Actualité Internationale, Ministere des Affaires etrangeres, Numéro 13, 1er juillet 1994.

- GENÇ Mehmet, Avrupa Topluluklarının Kurumsal ve Hukuksal Yapısı, Uludağ Üniversitesi Güçlendirme Vakfı Yayını, No 72, Bursa, 1993.

-GENÇ Mehmet , Birleşmiş Milletler ve Uzmanlık Örgütleri Mevzuatı, I. Cilt, Ezgi Kitabevi, 1999.

-GÜNDÜZ Aslan, Milletlerarası Hukuk. Temel Belgeler. Örnek Kararlar, Geliştirilmiş Üçüncü Baskı, Beta Basım Yayım Dağıtım A. Ş., İstanbul, 1998.

- http://europa.eu.int/council/off/conclu/index.htm.

-. - http://www.nato.int/pfp/sig-date.htm HUNT Sir John, “ La Coopération Parlementaire dans la Région de la Mer Noire ", Asemblée de l'Union de l'Europe Occidentale, Rapport Présenté au Mnom de la Commission Pour les Relations Parlementaires et Publiques, Document No : 1544, 4 novembre 1996.

-JOHNSTON Sir Russell, “La Coopération parlementaire avec les pays du Forum de consultation de l’UEO”, Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission pour les Relations Parlementaires et Publiques, Document No 1414, 4 mai 1994.

-KAMP Karl-Heinz, “NATO’nun Çıkmazı: İkinci Bir Genişlemeyi Tartışmak”, Yeni NATO. Soğuk Savaş’tan Sıcak Savaşa, ( Derleyen ) Musa CEYLAN, Ülke Kitapları, 1999.

-KARAOSMANOÄžLU Ali L., “Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği Açısından Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri”, Doğu Batı Düşünce Dergisi, Yıl : 4, Sayı: 14, Şubat, Mart, Nisan 2001.

KLAIBER Klaus-Peter, “Le Plan d’acton pour l’adhésion : la porte de l’OTAN reste ouverte”, Revue de l’OTAN, No 2, Été 1999.

-MARTEN Günter / SPEED Sir Keith, “Les initiatives de l’U.E.O. concernant le Danube et l’Adriatique-Réponse au trente-hutième Rapport Annuel du Conseil”, Actes Officiels de l’Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Trente-nevième session ordinaire, Première Partie, Rapport Présenté au Nom de la Commission de Défense, Document No 1367, 15 juin 1993.

-NATO El Kitabı, 50. Yıldönümü Sayısı, Brüksel, Belçika, 1998.

-MIHAILOVA Nadezhda, “Güneydoğu Avrupa’da güvenlik ve Bulgaristan’ın NATO entegrasyonuna ilişkin politikası”, NATO Dergisi, No 1, Bahar 1998.

- RAY Norman, “Faire progresser le partenariat dans la communauté de soutien de la défense de l’OTAN”, Revue de l’OTAN, No 1, Printemps 1998.

- REÇBER Kamuran, “Batı Avrupa Birliği’nde Karar Alma Mekanizması”, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 16, Sayı 3, 1998,

-REÇBER Kamuran, “ Batı Avrupa Birliği’nin Evrensel ve Bölgesel Barışı Korumada Üstlendiği Rol ”, Balıkesir Üniversitesi Bandırma İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Bandırma, 1999

-REÇBER Kamuran, “Türkiye Batı Avrupa Birliği İlişkilerine Hukuksal Bir Bakış”, Prof.Dr. Nurhan AKÇAYLI’ya Armağan, Bursa, 2000.

-REMACLE Eric, “L’UEO et l’OTAN dans le conflit de l’( ex ) Yougoslvie”, Le Trimestre du Monde, 4e Trimestre, 1993.

- Resmi Gazete, 8 Nisan 1995, Sayı: 22252.

- Resmi Gazete, 3 Haziran 1992, Sayı: 21247.

- Resmi Gazete, 8 Eylül 1997, Sayı: 23104.

- Resmi Gazete, 19 Ekim 1998, Sayı: 23498.

- Resmi Gazete, 30 Aralık 1999, Sayı: 23922.

-Revue de l’OTAN, No 2, Été 1999.

-SANDER Oral, “Türk Dış Politikasının Sürekliliğinin Nedenleri”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, SBF Yayını, Cilt: XXXVII, No : 3-4, Eylül-Aralık 1982.

- SQUARCIALUPI, “Le suivi de la situation dans les Balkans”, Asemblée de l'Union de l'Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission de Politique, Document No : 1653.

Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Secrétariat de l’Assemblée de l’UEO, Colloque, Athènes, 11-12 mars 1997.

-URBAIN, “Une sécurité élargie : Les problèmes de sécurité posés par l’élargissement de l’OTAN et des institutions européennes-Enseignements tirés du colloque" , Assemblée de l’Union de l’Europe Occidentale, Rapport Présenté au Nom de la Commission Politique, Document No 1565, 12 mai 1997.

TÜRKEŞ Mustafa, “Türkiye-Avrupa İlişkilerinde Balkanlar Faktörü ve Yeni Eğilimler”, Türkiye ve Avrupa, ( Yayına Hazırlayan ) Atila ERALP, İmge Kitabevi, Ankara, 1997.

Türk Dış Politikasının Analizi, Derleyen : Faruk SÖNMEZOÄžLU, 2. Basım, İstanbul, 1998.

YOST David S., “ Yeni NATO ve Kolektif Güvenlik ”, Yeni NATO. Soğuk Savaş’tan Sıcak Savaşa, ( Derleyen ) Musa CEYLAN, Ülke Kitapları, 1999.

62360 kez görüldü, 1 kez indirildi.

<< --
 
EBSCO
PROQUEST
CABELLS DIRECTORY
INDEX COPERNICUS
SOCIOLOGICAL ABSTRACTS
ASOS Akademia Sosyal Bilimler Index
Üye Girişi
DUYURULAR/HABERLER
Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler ve bu konudaki sorumluluk yazarlarına aittir.
Ampirik veriler, değerlendirme sürecinde hakem veya hakemler tarafından talep edilirse, yazar veya yazarlar ilgili verileri paylaşırlar.
Bu verilerin bir başka çalışmada kullanılmaması esastır.
© 2000 - 2024 İş,Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi