Yıl: 2004/ Cilt: 6 Sayı: 2 Sıra: 1 / No: 217 /     DOI:

Sosyal Güvenliğin Kökeni
Dr. Muzaffer KOÇ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişi

GİRİŞ

İnsanoğlu doğumuyla birlikte kendisini barınma, çevre kirliliği, eğitim gibi fiziki ve sosyal bir takım problemler içinde bulmaya başlar. Bu problemler insanı çepeçevre sarar. Zamanla çehresi değişen bu problemler aslında insanı diğer bütün canlılardan ayıran temel faktörlerdir. Zira, insan kendisinde mevcut "sonsuzu talep" duygusundan dolayı yarına güvenle bakmaya çabalayan bir varlıktır. İnsanın bu "yarından emin olma" isteği ve ihtiyacı sosyal güvenlik kavramını gündeme getirmektedir.

Modern anlamda sanayileşmenin bir sonucu olarak ortaya çıkan sosyal güvenlik, ilk insandan beri önemli bir ihtiyaçtır. Çünkü, insanın karşılaştığı risk ve tehlikelere karşı kendisini koruma hissi, insanlık tarihi ile yaşıttır. Bununla birlikte, sosyal güvenlik ihtiyacı özellikle sanayileşme ile had safhaya çıkmıştır. Zira, sanayileşme ile kesin hatlarıyla sermaye ve işçi sınıfı doğmuş, sınıflar arasındaki mücadelede zayıf taraf olan işçinin korunması ihtiyacı, gerek devlet gerekse de toplum için önemli bir unsur olarak ortaya çıkmıştır.

İlk insan itibaren sosyal güvenlik farklı yöntem ve metodlarla sağlanmaya çalışılmıştır. İlk zamanlarda kişisel tasarruflarla gerçekleştirilmeye çalışılan sosyal güvenlik, zamanla karşılıklı yardımlaşma sonucu yardım sandıkları, özel sigorta ve sosyal sigortalar şeklinde tezahür etmiştir. Bu yazıda, sosyal güvenlik sisteminin geçirdiği safhalar, özetle, ele alınacaktır.

I) SOSYAL GÜVENLİK KAVRAMI

İnsan, hayata gözünü açmasıyla; fiziksel ve sosyal bir takım problemlerle karşı karşıya kalmaya başlar. Hastalıktan yürümeye, eğitiminden çevre kirliliğine kadar bir takım problemler, doğuşundan itibaren insanoğlunu çepeçevre sarmaya başlar. Kendisini bu sorunların içinde bulan insan, bu sorunları çözmek için mücadele etmeye başlar. Fakat bu mücadelede insanın yalnız kalması düşünülemez. Bu bir toplumsal problemdir; zira, insanda mevcut olan "yarından emin olma" (TALAS, Mesele, 84) ihtiyacı, bütün toplum için geçerlidir. Bu geçerlilik de bizi, sosyal güvenlik kavramına götürür.

Sosyal güvenlik kavramı farklı şekillerde tanımlanmıştır.

Bir tanımda sosyal güvenlik, "bir ülke halkının bugününü ve yarınını güven altına almayı amaçlayan ve birbiri arasında sıkı bir birlik ve uyum kurulmuş olan kurumlar bütünüdür"(TALAS, Sosyal,14; DPT, 1977, 24). Burada, sosyal güvenlik kavramı bir sistem olarak tüm toplumun geleceğini teminat altına almak hassasiyetinin tezahürü olarak ortaya çıkmaktadır.

Sosyal güvenlik sistemi genellikle, fakir ve zaruret içinde bulunan kimselerle ilgili olarak ortaya çıkar. Ancak, fakirliği önlemekten daha fazla ve geniş araçlara sahip olan sosyal güvenlik, kişilere bir güvenlik duygusu sağlama fonksiyonu üstlenmektedir(İLO,21.Yüzyıl,18).

Bu arada belirtilmesi gereken bir başka önemli nokta da, sosyal güvenliğin, fiziki, ekonomik ve sosyolojik unsurlarla birlikte; umut, güven duygusu, fırsat eşitliği gibi psikolojik unsurları da kapsadığı gerçeğidir. Bu yönüyle sosyal güvenlik, insanların bağımsız ve saygın bir hayat geçirmesini sağlamaya yönelik bir mekanizmadır(SSA,1).
Sosyal güvenliğe ilişkin yapılan bu tanımların hepsinde de haklı ve gerçek yönler bulunmaktadır. Ancak, sosyal güvenliğin herkesçe kabul edilen bir tanımı yapılabilmiş değildir. Bütün bunlara rağmen, sosyal güvenlik kavramına ilişkin ortak noktaları şöyle sıralamak mümkündür(ÇUBUK, Sosyal Politika, 165; YAZGAN, Sistem,31; TUNCAY,4).

Sosyal güvenlik;

* Tabi bir insan hakkı olup, devletin yapmakla yükümlü olduğu görevlerdendir.
* Sosyal risklerin yol açabileceği gelir kayıpları ile gider artışlarının zararlarından kurtarıcı bir sistemdir.
* Karşılaşılan zararlara karşı bireylere çalışma gücünü yeniden kazandırmayı ve insan haysiyetine yaraşır yaşama seviyesini yakalamayı amaç edinen bir sistemdir.
* Korumak istediği asıl birim -esas itibariyle- ailedir ve aile nezdinde aile reisinin ekonomik güvencesini sağlamaya yöneliktir.
* Kişinin, uğradığı tehlikenin türünü ve boyutunu, buna göre kendine sağlanacak koruma miktarını ve süresini önceden -ayrıntılı- bilebildiği bir sistemdir.
* Birbirini bütünleyen sosyal sigorta, sosyal yardım ve hizmetlerden (kamu sosyal güvenlik harcamalarından) oluşmaktadır.
* Ülkedeki tüm bireyleri açıkta bırakmayacak şekilde kapsamı genişleme eğilimindedir.

Bütün bu özellikleriyle birlikte aktüel, popüler, dinamik ve kompleks bir kavram olan sosyal güvenlik; aynı zamanda sahasıyla, terminolojisiyle, muhtevasıyla, gayesiyle henüz netlik kazanmamış bir kavramdır. Çünkü, sosyal güvenlik kavramı, iktisadi, mali, hukuki, tıbbi, politik, psikolojik, sosyolojik, istatistik ve teknik bir çok kurum, saha ve sistem ile girift ilişkiler yumağında bulunmaktadır (BİRKAN,43).

Bütün bunlar birlikte sosyal güvenliğe ait nihai birleşilmiş bir model (TURNER,1-30) kurulamadığı gibi, sosyal güvenlik konusunda teori ve pratik gelişme paralel gitmemektedir. Zira, teorik olarak, sosyal güvenlik bir insan hakkı olarak, bütün toplum üyeleri için vazgeçilemez bir "hak" olarak ortaya konulurken; pratikte belli karşılıklar (genellikle prim) sonucunda toplumun belli kesimlerine tanınan bir "hak" olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda sosyal güvenliğin kapsamı tüm ülkenin fertlerini kapsayacak şekilde geniş tutulması gerekirken, iktisadın temel "kıt kaynak, sonsuz ihtiyaç" kaidesi devreye girmekte ve "herkesi, her tehlikeye karşı sosyal güvenlik kapsamına alma" gayesi ile finansmanı, birbirleriyle çelişmekte ve işlerlik kazanamamaktadır. Bu bağlamda sosyal güvenliğin kapsamının belirlenmesinde, sosyal güvenliğin hem bir "gelir transferi" ve hem de bir "siyasi tercih" olduğu dikkate alınmalıdır.

II) SOSYAL GÜVENLİÄžİN KÖKENİ

Sosyal güvenlik sisteminin günümüzdeki durumunun daha iyi anlaşılmasında, bu sistemin geçirmiş olduğu aşamaların ve gelişimin bilinmesi gereklidir. Bu bağlamda sosyal güvenlik sisteminin farklı köken ve kaynakları mevcuttur.

Bu kaynaklar, geleneksel ve modern vasıtalar (KALA,8) olarak ayrılabildiği gibi, kişisel ve kollektif yaklaşımlar da söz konusu edilebilir(SERTKAYA,59-60). Aynı şekilde, tarihi süreç gözönüne alınarak da sosyal yardım, devletçe bakılma ve sigorta olarak da tasnif edilebilir (DİLİK, Yöntemleri,73). Burada, kişinin yalnız başına yaptığı kişisel tasarruflar ve başka birimlerinde katılımı ile gerçekleşen kollektif yaklaşımlar üzerinde durulacaktır.

A) Kişisel Yaklaşım:Tasarruf

Yaşadığı her dönemde insanoğlu, kendisini fakirliğe iten ve kendisi ile ailesinin geleceklerini tehdit eden olaylardan ve risklerden korunma duygu ve gayreti ile yarından emin olmak istek ve arzusun da olmuştur (YAZICI,30; İnternational Labour Office, Security, 3).

Fertler, gelirlerinin belli miktarlarını -gelecekte karşılaşabilecekleri tehlikelere karşı- ayırmaya, tasarruf etmeye çalışmışlardır(RİCHARDSON,63; DOÄžAN,6; YAZGAN, Görüşler,8; ÇUBUK, Sosyal Politika, 166; SERTKAYA,60). Bu bağlamda tasarruf, "gelecekteki herhangi bir harcama için bugünkü harcamalardan kaçınmayı"(İLO, Sosyal Güvenlik,3), gelirin (tüketilmeyen) kısmını bir kenarda biriktirmeyi ifade eder. Tasarruf aslında, geleceğin teminat altına alınmasından başka bir şey değildir. Başka bir ifadeyle tasarrufla, tehlikeye maruz kalınmayan dönemlerdeki birikimin, tehlikeye maruz kalınan döneme aktarılması yani, "zamana bağlı bir gelir transferi" söz konusudur(ALPER, 9). Tasarruf, bireye gelecekte karşılaşacağı risklere karşı "psikolojik rahatlık" verdiği gibi; gelecekte gelirini daha özgür bir şekilde kullanmasına da imkan sağlar(RİCHARDSON, 63-64; GÜZEL, OKUR,9).

Tasarruf aynı zamanda, kişinin tek başına yani başka kimse karışmadan sosyal güvenliğini sağlamaya yöneliktir. Bugün bile önemi küçümsenemeyecek olan tasarruf, (para biriktirme) insana sosyal güvence sağlamak için kullanılan ilk yollardan biri olup (TUNCAY,10; ÇUBUK, Sosyal Politika, 166) insanlık tarihi ile yaşıttır(YAZGAN, İktisatçılar,18; Sosyal Bilimler Ansiklopedisi,Y.ALPER, C:3, 454-455 ,Sosyal Güvenlik).

B) Kollektif Yaklaşım

Kişisel tasarruf, tarihin hiç bir döneminde gelecek için "yeterli" teminatı sağlayamamıştır (TUNÇOMAÄž, 11; TUNCAY, 11; YAZGAN, Görüşler, 8). Bunun için toplumlar, gelecekte karşılaşa-bilecekleri müşterek tehlikelere karşı belli dayanışma mekanizmalarını geliştirmişlerdir. Bir başka ifadeyle günümüzde sosyal güvenlik "yükün dağıtılmasını" (TUNCAY,10) yani, başkaların işe karışmasını zorunlu hale getirmiştir.

1) Yardım (Ferdi Yardımlaşma)

Tarihin her devresinde özel kişiler ve kamu kurumları, toplumda ihtiyaç sahibi kimselerin yardımlarına koşmuşlardır. Belli toplumlarda oldukça yoğunlaşan bu yardımlarla kişinin yaşam seviyesinin artırılması hedeflenmiştir. Zamana bağlı transfer olan tasarrufların aksine, bu yardımlarda, fertler arasında yatay bir transfer söz konusudur(ALPER, 10).

Kamu otoriteleri de -fertlerin yaptıkları bu yardımların yanında- gelirleri düşük kimselere yardım (kaynak transferi) için çeşitli kurumlar oluşturmuşlardır. Ancak yardımlar değerlendirilirken, bu yardımların, özellikle ihtiyari oldukları, istenmesinin onur kırıcı olduğu, gelişigüzel ve düzensiz oldukları gözden uzak tutulmamalıdır( TUNÇOMAÄž, 12.; GÜZEL, OKUR, 10).

Aynı şekilde "gayri kafi ve gayri muayyen olan" (TALAS, İşçi, 10) sosyal yardım, günümüzde "ekonomik garanti" sağlamaktan uzak olup, sosyal güvence sağlamada yetersiz kalmaktadır(KALA, 9).

Bir başka ifadeyle her ne kadar insani duygularla ve dini düşüncelerle hareket edilirse edilsin günümüzde, yardım tekniği, kişinin sosyal güvenliğini sağlamada yeterli bir metot olamayacaktır (GÜZEL, OKUR, 10).

2) İşverenin (Hukuki) Sorumluluğu

Bir kimsenin diğer bir kimseye zarar vermesi halinde, meydana gelen zararı tazmin etmesi gerekir. Bir sosyal güvenlik koruması olan bu yöntem, çeşitli sınırlamalarla karşı karşıyadır.

Öncelikle, zararın bir başkasının müdahalesi sonucunda gerçekleşmiş olması gereklidir. Oysa, kişinin hayatta karşılaştığı çoğu risk ve tehlike(hastalık, yaşlılık...gibi), üçüncü kişilerin herhangi bir müdahalesi olmadan vukua gelmektedir (GÜZEL, OKUR, 11; ÇUBUK, Sosyal Politika, 167). Aynı şekilde bu zararın başka bir kimsenin hareketinden kaynaklandığının ispatı gereklidir. Üçüncü olarak da, zarara sebep olan kimsenin zararı tazmin edebilme gücünün (maddi varlığının) bulunması gereklidir(TUNÇOMAÄž, 12).

XIX. asrın sonlarına doğru endüstrinin gelişmesi sonucunda artan iş kazalarında işverenin mutlak kusuru olması halinde sorumluluğunun söz konusu olması, pek doyurucu olmuyordu. Bu sorumluluk, sonraları ortaya atılan "mesleki risk", "tehlike sorumluluğu" gibi kusursuz sorumluluk alanının açılmasıyla aşıldı(TALAS, Sosyal, 324). Ancak, özellikle iş kazası sonucunda işverenin sorumluluğu için başvurulan bu metodun işçiye ekonomik bir teminat sağlamada başarılı olduğu pek söylenemez(TALAS, İçtimai, 387).

3) Toplu Teknikler (Yardım Sandıkları)

Ferdi tasararufların aksine yardım sandıklarla yardımlaşmada, başkalarının katkısı söz konusudur. Bu sandıklar karşılıklı yardımlaşma, dayanışma ve toplu tasarruf esasına dayanırlar.

Ticari kuruluş olmayan ve "sigorta tekniğinin aksine herhangi bir aracı kabul etmeyen" (GÜZEL,OKUR, 11) bu tür yardımlaşma sandıkları, tehlikelere karşı, üyelerine güvence sağlamaya çalışmışlardır(TUNÇOMAÄž,13). Aynı şekilde bunlara karşılıklı sosyal yardım dernekleri de denilebilir. Bu sandıklarda, tehlikenin sonuçlarının üyeler tarafından karşılıklı paylaşılması söz konusudur. Bu yardımlaşma sandıklarındaki işler, üye temsilciler tarafından yürütülmektedir.

Tarihte gördüğü işlevleri nedeniyle bu tür derneklerin sosyal güvenlik konusundaki hizmetleri, küçümsenemez bir realitedir. Zira, özel ve kamu yardımlarının, kişileri karşılaştıkları riskleri hafifletmede yetersiz kaldığı bir dönemde, sosyal yardım dernekleri, kişilerin karşılaştıkları risklerin zararlarını azaltmada çok önemli bir rolü yerine getirmişlerdir. Ancak, bu tür yardım derneklerin yaşamlarını sürdürebilmeleri, üyeleri ile üye gelirlerinin artışa bağlı bulunmaktaydı. Aksi takdirde yapılan yardımlar yetersiz kalmaktaydı. Nitekim, zamanla bu tür dernekler, devlet yardımı istemek zorunda kalmışlardır(TUNÇOMAÄž, 13). Özellikle aile fertlerinin de güvence altına alınması gerektiğinden, yardım sandıkları sistemi yetersiz kalmıştır(ÇUBUK, Sosyal Politika, 167).

4) Özel Sigortacılık

Sosyal güvenlik teknikleri içinde geliştirilmiş bir diğer teknik de özel sigortacılıktır. Özel sigortacılık; prim ödeyenlerden birinin tehlikeye maruz kalması sonucu oluşan zararın, belli oranlarda sigortacı tarafından tazmin edilmesine yönelik bir kurumdur(TUNCAY,13; İLO, Manual,3). "Riskin mali sonuçlarının bir topluluk arasında yayma ilkesine dayanan" özel sigorta, yardım sandıklarının aksine, ticari nitelikte olup kâr gayesi taşımaktadır(GÜZEL, OKUR, 13). Bundan dolayı özel sigorta, ticaret hukuk ilkelerine göre oluşturulan bir şirket tarafından ve isteğe bağlı olarak yürütülür. Özel hukuk ilkelerine göre sigorta ilişkisi sözleşmeden doğar(TUNÇOMAÄž, 14).

Riskin zararlı sonuçlarının belli bir topluluk içerisinde dağıtılarak azaltılması sigortacılık esaslarındandır. Aynı ve benzeri risklere maruz, imkanlar ölçüsünde çok sayıda kişinin bir araya toplanması, elde edilecek miktarın olabildiğince yüksek tutulması ve karşılaşılan riziko zararlarının mümkün olduğu kadar tazmin edilmesi sigortacılığın esaslarını ve amaçlarını oluşturur(TUNCAY,13). Benzeri şekilde sigorta primi alınacak kişi sayısı ve tahsil edilecek primlerin yüksekliği ile rizikoların vukua gelme oranları arasında dengenin varlığı da, sigortacılık ilkelerindendir( TUNCAY,13).

Bütün bu bilgiler ışığında özel sigortanın özellikleri şöyle sıralanabilir(OMAÄž,346-347;SSK,20):

* İşlerin ticaret hukuku ilkelerine göre kurulan ticari bir şirket tarafından yürütülmesi,
* Ticari kâr amaçlı şirketin bulunması,
* Hukuki ilişkinin sözleşmeden doğması,
* İhtiyari olması,
* Herkese açık olması,
* Primlerle finanse edilmesi, "yardımların ödenen aidatın seviyesine bağlı" olması,
* Riskin mali sonuçlarının belirli bir topluluk arasında dağıtılmış olmasıdır.

5) Sosyal Sigortalar

Günümüzde sosyal güvenlik kavramı ile karıştırılan kavramlardan biri olan sosyal sigortalar, gerek kapsadığı risk ve gerekse de kapsadığı nüfus bakımından sosyal güvenlikten ayrılır. Sosyal sigortalar kısmi bir nitelik taşır. Belli sayıdaki riski kapsayan ve toplumun belli sınıflarına sosyal güvence sağlayan sosyal sigortaların aksine, sosyal güvenlik bütün riskleri ve bütün nüfusu kapsamayı hedefler.

Sosyal güvenlik tekniklerinin içinde en yaygın ve en gelişmiş olanı şüphesiz "muayyen risklerin masraflarının kollektif olarak karşılanmasını"(TALAS, İşçi, 12) ifade eden sosyal sigortalardır. Sosyal Sigorta dünyada ilk kez Almanya'da 1881 tarihinde Bismark ve İmparator I. Wilhelm tarafından kurulmuş ve oradan tüm dünyaya yayılmıştır(TUNCAY,14; ÇELİKOÄžLU,14; İLO, Social Security,3). Bu anlamda, modern sosyal sigorta 123 yıllık maziye sahiptir.

Sosyal sigortalar, ülkede çalışanların karşılaştıkları belirli sayıdaki riziko zararlarının karşılanması için işçi, işveren ve bazen de devletin katkılarıyla finanse edilen, devletçe kurulan ve özerk bir yönetime sahip olan bir sigorta tekniğidir(TUNCAY,14. İLO, Manual, 3-4).

Sosyal sigorta kavramına ilişkin bir çok tanım yapılmıştır.

Bir tanımda sosyal sigorta, bir toplumun veya bir grubun bütün üyelerinin karşılaşabilecekleri risklere karşı yine bu toplum veya grup tarafından -karşılıklı yardımlaşma ilkesiyle- zararların telafisini ifade eder (BURNS,1-5).

Başka bir tanımda ise; sosyal politikanın sigorta yöntemlerini uygulanan kısmı olarak ifade edilen sosyal sigorta şöyle tanımlamaktadır: "Devletçe organize edilmiş, kendi kendine yönetim esasına göre işleyen, kamu hukuku karakterli, baskın olarak zorunluluk esasına dayanan, çalışan nüfusun büyük bir kısmının gelir elde etme yeteneğinin kaybı, ölüm ve işsizlik hallerine karşı koruyan, kendine özgü bir sigortadır." Bir başka ifadeyle kısaca sosyal sigorta, "organizeli kendi kendine yardım yöntemidir" (SÖZER, 11-12).

Bir tarifte ise sosyal sigorta, "mesleki, fizyolojik ve sosyo-ekonomik risklerden dolayı geliri ve kazancı devamlı olarak veya geçici olarak kesilmiş, yahut azalmış bulunan fertlerin geçinme ve yaşama ihtiyaçlarını karşılayan, devlet güvencesine dayalı, öncelikle kişilerin gelirlerinin devamlılığını amaçlarken, karşılamak zorunda olduğu bütün risklere karşı alınması gereken önleyici tedbirleri de beraber getiren tedbirler bütünüdür"(GÖNENCAN, 358; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü, 119).

Bu ve benzeri tanımlardan sosyal sigortaların genel özellikleri şöyle sıralanabilir(GÜVEN, 317):

* İlgililerin maddi katkısının sözkonusu olması,
* Sigortalılar Arasında Yeniden Gelir Dağılımı ya da Sosyal Denge İlkesi: Yüksek gelirlilerden daha yüksek prim alınması (veya gelire göre prim alınması),
* Kendi Kendine Yardım İlkesi: Bütün sigortalıların prime iştirak etmeleri,
* Sigortalılık İlkesi: Sigortalılar arasında riziko eşitliğinin sağlanması,
* Zorunluluk İlkesi; Katılımın zorunlu olması,
* Devletçe cebren tahsil ilkesi,
* Karşılaşılan risk zararlarının tazmin edilmesi ilkesi,
* Talep hakkı; kendisine yardım yapılmasını isteyebilme hakkının bulunması,
* Özel fon oluşturulması: Yapılan prim ödemelerin belli özel fonlarda biriktirilmesi ve gelir getirici yatırımlara kanalize edilmesi,
* Meslek hastalığı sigortasının yalnızca işverence veya genel bütçeden finanse edilmesi,
* Devlet yardımı,
* Sosyal yardım işlevini de yüklenmesi,
* Sosyal güvenliğin temin edilmesi,
* Kapsamındaki tüm kişilere aynı uygulamada bulunulması, yeknesak bir hüviyette olması; Yani, "tehlikeye uğrayanların tespitinde objektif" olunması,
* Devletçe örgütlenmesi,
* Sigorta kapsamının kanunla belirlenmesi.

Bütün bu açıklamalardan sonra sosyal sigorta; "ekonomik bakımından zayıf ve çalışan insanların işgücünü korumak ve geleceğini garanti etmek ve böylece toplum hayatında sosyal güvenliği sağlamak amacıyla kurulan teşkilatlı bir zorunlu sigortadır"(ÇUBUK, Sosyal Politika, 186; İZVEREN, 163). Bu açıdan bakıldığında "sosyal güvenlik gayedir; sosyal sigortalar ise bu gayeyi elde etmeye yarayan vasıtalardan biridir" (TALAS, İşçi, 17; BİRKAN, 49; ÇELİKOÄžLU, 12; Büyük Larousse, C: 21, 10690) ve "cemiyetin bütün sınıfları arasında bir tesanüt" sonucudur( TALAS, İçtimai, 388).

Sosyal sigortaların - Uluslararası Çalışma Örgütü'nün 102 sayılı ve 1952 tarihli Sosyal Güvenliğin Asgari Normları Anlaşması hükümlerine göre- 9 ana kolu vardır (GİNNEKEN, 4-7; TOSYÖV.19). Bunlar:

* Hastalık halinde sağlık yardımı (tıbbi bakım),
* Hastalık ödenekleri (kaybedilen kazancın karşılanması),
* Analık,
* Malullük,
* Yaşlılık,
* İş Kazası ve Meslek Hastalığı,
* Ölüm (yakın mirasçıların korunması),
* Aile ödenekleri ve
* İşsizlik.

Burada açıklanmasında fayda bulunan bir başka nokta da, özel sigorta ve sosyal sigorta arasındaki ilişkidir. Tehlikelerin sonuçlarına karşı mücadele eden özel sigortalar ile sosyal sigortaları birbirinden ayırmak zor bir olgu (BOZER, 6) olmakla birlikte, özel sigortalar ile sosyal sigortalar arasındaki farkları şöyle sıralamak mümkündür (PEKİNER,21; OMAÄž,346-347; SSK,20; ÇUBUK,Kurumlar,36-37; SÖZER, 11; SERTKAYA, 75; DÜNDAR, 12; Sabah, ULUCAN, Sosyal Sigortalar, 561; ŞAKAR,34-35):

Gaye bakımından; özel sigortalar kâr amacı güderlerken; sosyal sigortalarda kamu hizmeti anlayışı hakim olup, kâr mantığı bulunmamaktadır.
Zorunluluk bakımından; özel sigortaların iştiraki ihtiyari iken; sosyal sigortalar zorunludur.

Menfaat ve yararlanma bakımından; özel sigortalardan özel kişilerin yararlanmalarına mukabil, sosyal sigortalarda genel ve kamu menfaati söz konusudur.
Zararların tazmini bakımından; kişinin ivazlarıyla sınırlı olan özel sigortaların aksine, sosyal sigortalarda bu ivazlar kanunla tespit ve tayin edilmiştir.

Örgütlenme bakımından; özel sigortalar sözleşme esasına göre kurulmalarına rağmen, sosyal sigortalar kanunla kurulurlar. Aynı şekilde özel sigortayı düzenleyen kanunlar konuyu düzenleyici role sahip oldukları halde, sosyal sigortalarda kanunlar tamamıyla amir (emredici) hükümleri ihtiva eder.

Kapsam bakımından; belirli statüye sahip kimselere sosyal sigorta hakkı tanınmışken; özel sigortalarda isteyen herkes bu kapsama girebilmektedir.

Garanti bakımından; özel sigortalar reasürans şirketine ihtiyaç duyarlarken; sosyal sigortalarda devlet garantisi söz konusudur.

Ortaya çıkış bakımından; özel sigorta, piyasa ekonomisinin hakim olduğu bir düzen ve sistem içinde, sosyal sigorta ise "amaçların sosyal politikaya olarak saptandığı bir düzen içinde ortaya çıkar" (DÜNDAR, 11).

Bu anlamda özel sigorta "ödenen prim karşılığında hizmet vermektedir. Sosyal sigortalıların ödeyecekleri primler, gelirleri ile orantılı değişmektedir"(SERTKAYA, 75; PEKİNER; 22).

Özel sigorta ile sosyal sigorta arasındaki farklar aşağıdaki gibi tablolaştırılabilir.

ÖZEL VE SOSYAL SİGORTALARIN KARŞILAŞTIRILMASI

ÖZEL SİGORTA KRİTER SOSYAL SİGORTA
Özel menfaatler Menfaat Genel menfaatler
İhtiyari Zorunluluk Mecburi
Herkese açık Kapsam Belli özelliklere sahip kimselere açık
Sözleşmeyle İlişki, örgütlenme Kanunla
Ünitenin tehlike derecesine göre değişmekte Ödeme, prim Sigortalının gelirine ve mesleğine göre değişmekte
Reasürans şirketine ihtiyaç bulunmakta Garanti Devlet garantisi söz konusu
Kâr Gaye Kamu hizmeti
Ödenen primlerle sınırlı Zararın tazmini Kanunla tespit edilmekte
Piyasa ekonomisinin hakim olduğu bir düzen ve sistemde Ortaya çıkışı Amaçların sosyal politikaya olarak saptandığı bir düzen

Kaynak: PEKİNER,21; OMAÄž,346-347; SSK,20; ÇUBUK,Kurumlar,36-37; SÖZER, 11; SERTKAYA, 75; DÜNDAR, 12; Sabah, ULUCAN, Sosyal Sigortalar, 561; ŞAKAR,34-35'dan yararlanılarak tablolaştırılmıştır.

6) Sosyal Yardım ve Sosyal Hizmetler

Sosyal güvenliğin temel amacı olan "asgari geçim garantisinin sağlanması" her zaman "gelir garantisi" anlamında olmayabilir(KALA,11). Örneğin; geliri mevcut düşkün kimsenin huzurevine ihtiyacı olabileceği gibi. Burada sosyal yardım ve hizmetler devreye girerler ve bunlar kamu sosyal güvenlik harcamalarını oluşturur. Ancak, burada sosyal sigortalarda olduğu gibi "otomatik" bir mekanizma mevcut değildir(TALAS, İçtimai, 406; DİLİK, Yöntem, 74).

Sosyal yardım "yokluğa ve tehlikeye maruz kişilerin devletçe sıhhi ve iktisadi bakımından" korunmasıdır(DİLİK, İki Terim,1-6). "Özellikle sosyal güvenliğin boşluklarının varlığında önem taşıyıp sosyal güvenlikte son ağ, son istasyon olarak nitelenen sosyal yardımlar, ihtiyaç sahibi kişi bakımından genellikle bir hak olarak nitelenmektedir" (SÖZER,8-9).

Sosyal yardımların farklı tanımları yapılmıştır.

Bir tanımda sosyal yardımlar "iktisadi ve sosyal bakımdan korunmaya muhtaç kişilere, kendilerinden herhangi bir katkıda bulunmaları beklenmeksizin insani veya sosyal amaçlarla yapılan yardımlar, sağlanan maddi desteklerdir"(Sabah, KUTAL, Sosyal yardımlar, 563 -564)
Aynı şekilde sosyal yardımlar "karşılık söz konusu olmaksızın ihtiyaç içinde bulunan fertlere devlet veya gönüllü kuruluşlarca yapılan yardımlar" olarak da tanımlanabilir (GÖNENCAN, 359).

Başka bir tanımda ise sosyal yardımlar; asgari bir hayat seviyesine varamamış ve temel ihtiyaçlarını muhtelif sebeplerle karşılayamayacak duruma gelmiş kimselere, karşılıksız sağlanan ayni ve nakdi yardımlardır. Genellikle fakirlere ücretsiz sağlık yardımı ve bakımı; tedavi için özel hizmetlerin geliştirilmesi; anne ve çocuklar için özel hizmet verilmesi; bütün çocuklar veya yalnız fakir çocuklar için okulda yemek edilmesi; aileye parasal yardım yapılması (aile ödenekleri); yaşlılar, özürlüler ve dul annelere aylık bağlanması; işsizlik sigortasına ek olarak yapılan diğer benzeri yardımları kapsar. (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü, 121)

Sosyal yardımlar, sosyal sigortaların kapsamı dışında kalan grupları veya sosyal sigortalara dahil olup yeterince korunamayanları çeşitli sosyal risklere karşı korumaktadır. Bu anlamda sosyal sigortalar ile sosyal yardımlar arasındaki en büyük fark, finansman kaynağından kaynaklanmaktadır. Sosyal sigortalarda sigortadan yararlananların belli bir oranda prim ödemeleri zorunlu iken, sosyal yardımlar tamamen devlet bütçesinden karşılanmaktadır. Bu yönleriyle, yani finansman kaynağı itibariyle, sosyal sigortalar, sosyal yardımlara göre daha çok fazla gelişmiştir. Sosyal yardımlar, daha çok gelişmiş ülkelerin sosyal güvenlik sistemleri içinde önemli yer tutmaktadır(İLO, Manual,12). Ancak, sanayileşmiş ülkelerde tarihi gelişim sürecinde öncelikle sosyal yardımlar gözlenmiş, sonra sosyal sigortalar kurulmuş ve günümüzde ise, sosyal hizmetler bir ivme ile gelişim göstermiştir(ÇELİKOÄžLU, 13).

Tanımı ne olursa olsun sosyal yardım, "muhtaç olmayandan muhtaç olana doğru bir transferdir" ve "tehlikenin zararı doğmadan, tehlikenin kendisine karşı yapılan bir mücadele şeklidir"(YAZGAN, Zekat, 7-9). Bu bağlamda günümüzde, sosyal sigortalarla birlikte sosyal güvenliğin ikinci bir kolunu da oluşturan ve tek taraflı olarak devlet tarafından herhangi bir karşılık olmaksızın ödenen sosyal yardımlar, Avrupa'da ilk kez 19. yüzyılda yapılmaya başlanmıştır. Yine Avrupa'da yasal olarak sosyal yardımlar, ilk önce Danimarka'da 1881 yılında 60 ve daha yukarı yaştaki muhtaç kişilere mahalli idarelerce aylık bağlanmasıyla başlamıştır(TUNCAY, 15).

Bununla birlikte sosyal güvenlik sistemi içinde sosyal yardımların önemi ülkeden ülkeye göre değişiklik arz etmektedir. Bir yaklaşıma göre, sosyal yardımların tembelliği teşvik ettiği, çalışanların sırtından geçinen asalak bir zümrenin türemesine yol açtığı ileri sürülürken; diğer bir yaklaşımda ise, sosyal yardımların, sosyal sigortaların henüz ulaşamadığı gruplara sosyal güvence sağladığı, vatandaşlar arasında dayanışma duygusunu geliştirdiği, sosyal güvenlik teşkilatının yükünü hafiflettiği ileri sürülmektedir.
Sosyal sigortalardan yararlananlar, mecburi olarak ödedikleri primlerle bağlantı halindedirler. Sosyal yardımlarda ise, fakir ve muhtaç durumunda bulunan kimselere devlet tarafından yapılan yardımlar söz konusudur. Burada amaç, fakirlik ve yoksulluğa engel olmak ve fertlerin hayat standartlarını yükseltmektir. Böylece sosyal güvenlik ile sosyal sigortalar ve sosyal yardımlar, anlam bakımından birbirinden farklı; amaçları bakımından birbirine bağlı kavramlar olarak ortaya çıkarlar. Bu bakımdan sosyal sigortalar ve sosyal yardımlar modern sosyal güvenlik sisteminin prensiplerini taşıyan birer parça ve bölümdür. Daha açık bir ifade ile sosyal sigortalar ve sosyal yardımlar, sosyal güvenlik amacının gerçekleşmesinde birbirini tamamlayıcı birer araç olmaktadır(AYHAN, 565). Esasen, sosyal sigorta, sosyal yardım ve sosyal hizmetler insan refahının sağlanmasında birbirinden ayrılamaz unsurlardır. Kişiler sosyal sigortalar kapsamına alındıkça, sosyal yardıma olan ihtiyaçları azalmaktadır. Hatta zamanla bu ihtiyaç ortadan kalkmaktadır.

Günümüzde, sosyal yardım ve sosyal hizmetler, sosyal sigortalar kadar yaygın olmayıp primsiz sosyal güvenlik rejimi içerisinde yer alırlar(DİLİK, Konrad.38-39; ÇELİKOÄžLU, 18). Sosyal hizmetler veya sosyal refah hizmetler, ülkenin genel şartlarında toplum bireylerinin, karşılaştıkları sosyo-ekonomik problemlerinin çözümü ile insan onur ve haysiyetine yarayış bir hayat sürdürebilecekleri ortamın oluşturulmasına yardımcı olmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için sosyal hizmetler, muhtaç durumdaki yaşlı ve çocukların korunması, sakat ve hastaların bakımı, düşük gelirli ailelere konut, sağlık, tatil hizmetinin sunulması gibi hizmetleri kapsar(TUNCAY,16; TUNA, 141).

Bu bağlamda sosyal hizmetler, "sosyal ihtiyaçlarını karşılayamayan ve kendi kendisine yeterli olmayan, özelikle korunmaya, bakılmaya, yetiştirilmeye muhtaç kişi, grup ve toplulukların fonksiyonel ve daha iyi bir yaşama düzeyine erişmesi için düzenli yapılan hizmetlerdir" (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü, 120).

Genel olarak nakdi ifayı (edimi) ifade eden sosyal yardım ile ayni veya belirli bir hizmetin arzını ifade eden sosyal hizmetler arasındaki farkı, kesin çizgilerle belirlemek çok zordur (DİLİK, Hizmetler, 73). Aslında, sosyal güvenliğin parasal yardımları ile sosyal hizmetler bir madalyonun iki yüzü gibidir(İLO, Social Security, 7). "Muhtaç olma" şartına bağlı olan sosyal yardımlar kamu kuruluşları tarafından vergilerle finanse edilirken; özel kuruluşlar ise "kendi kaynaklarıyla" bu yardımı karşılamaktadırlar (DİLİK, İki Terim, 68; İLO, Manual, 3). Bununla birlikte sosyal hizmetlerde temel ilke ihtiyaç sahibine mal yardımının yapılması veya hizmet sunulmasıdır (TUNÇOMAÄž, 7). Bu hizmetlerin yapılmasında, ihtiyaç sahiplerinin gerek kendileriyle ve gerekse de çevreleriyle uyum sağlanmasının kolaylaştırılması esas alınır(ÇELİKOÄžLU, 13; TUNÇOMAÄž, 8; SARACEL, 3).

Bu anlamda sosyal hizmetler,"sigortalının katkısını gerektirmeyen ve kişinin sosyal ve ekonomik sorunlarına çözüm bulunmasını, onların toplum ve çevreleriyle uyum içinde yaşamasını amaçlayan kamu kurumları ve gönüllü kuruluşlarca verilen hizmetlerdir"(SERTKAYA, 60). Bununla birlikte devlet bütün nüfusa ivaz vererek de sosyal yardımlarda bulunabilir. Devletin tüm nüfusa ivaz ödemesine örnek olarak (resmi sosyal sigortalar dışında) doğum, hastalık, ölüm, evlenme, elektrik, su, mesken, lojman yardımı sağlaması sayılabilir (ZAİM,156).

Türk sosyal güvenlik sistemine bakıldığında, sosyal sigortalar ile sosyal yardım ve hizmetler için şunlar söylenebilir (DPT, 1995, 24-28; MESS,12):

* Türk sosyal güvenlik sistemi, temel sosyal güvenlik müessesesi olarak sosyal sigortalar üzerinde organize edilmiş ve şekillenmiştir. Kamu sosyal güvenlik harcamaları ile hizmetleri çok sınırlı kalmaktadır.
* Sosyal sigortalar, farklı tarihlerde, farklı kesimler için oluşturulmuş; değişik çalışma statüsünde bulunan işçiler, memurlar ve bağımsız çalışanlar için ayrı sosyal sigorta kurumları kurulmuştur. 1983 yılından tarım kesiminin sosyal güvenlik kapsamına alınmasıyla uygulama değişmiş, Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu ve Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunları için ayrı sosyal sigorta müessesesi kurulması yerine, hizmetlerinin SSK ve Bağ-Kur tarafından yürütülmesi gündeme getirilmiştir. Yani, beş ayrı Sosyal Sigorta Kanunu bulunmasına rağmen, sigortalılık işlemlerini yürüten ancak üç sosyal sigorta kurumu bulunmaktadır.
* SSK'nın geçici 20. Maddesine göre faaliyetlerine izin verilen banka ve sigorta şirketlerinin sosyal sigorta fonksiyonu gören sandıkları, sosyal sigorta organizasyonunda farklı bir yere sahiptir.
* Sosyal sigortaların sağladığı sosyal güvenlik garantisini yükseltmeye çalışan ferdi iradeye ağırlık veren tamamlayıcı sosyal güvenlik kurumlarının sayısı sınırlıdır. Muhtelif kesimlere yönelik oluşturulması düşünülen kurumlar hayata geçirilememiştir.
* Kamu sosyal güvenlik harcamaları ağırlıklı olarak merkezi hükümet bütçesinden yapılmaktadır. Bu da, genellikle aylık verme şeklinde gerçekleşmektedir. Mahalli idarelerce sağlanan kamu sosyal güvenlik harcamalı ise sınırlı kalmaktadır.
* Sosyal güvenlik harcamaları kapsamında önemli biri uygulama da, Muhtaç Kimsesiz Yaşlılara aylıklar ödenmesidir.
* Hiç bir sosyal güvenlik garantisine sahip olmayan ve muhtaç durumda bulanan kimselere sağlık hizmetinin sunulmasına yönelik uygulamaların başında "Yeşil Kart" uygulaması gelmektedir.
* Modern sosyal güvenlik kurumlarının dışında, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de geleneksel nitelikteki gönüllü sosyal güvenlik teşkilatları ve yardımları söz konusu olabilmektedir. Tarihsel bağlamda Türkiye'de, zengin bir vakıf kültürü söz konusu olmuştur. Deprem, sel baskını ve yangın gibi tabii afetlerde Kızılay olağanüstü durumlar ortadan kaldırılıncaya kadar hizmet görmektedir. Bu yardımlar arasında barınma ve yiyecek yardımları ilk sırada bulunmaktadır. Bu durumu, sağlık hizmeti takip etmektedir.

SONUÇ

Sosyal güvenlik sistemi, günümüze gelinceye kadar çeşitli şekillerde tezahür etmiştir. Sosyal güvenlik ihtiyacı, önceleri kişisel tasarruflarla sağlanmaya çalışılmış, zamanla, kişilerin birbirleriyle yardımlaşmaları sonucu, yardım sandıkları kurulmuş, özel ve sosyal sigorta kuruluşları ortaya çıkmış; bunların ulaşmadığı alanlara sosyal yardımlar ve sosyal hizmetlerle ulaşılmaya çalışılmıştır.

Bütün özellikleriyle birlikte aktüel, popüler, dinamik ve kompleks bir kavram olan sosyal güvenlik, aynı zamanda konusuyla, sahasıyla, terminolojisiyle, muhtevasıyla, gayesiyle henüz tam netlik kazanmamış bir sistemdir. Bu bağlamda sosyal güvenliğe ait nihai birleşilmiş bir model kurulamadığı gibi, sosyal güvenlik konusunda teorik ve pratik gelişme de at başı gitmemektedir. Zira, teorik olarak, sosyal güvenliğin bir insan hakkı olarak bütün toplum üyeleri için vazgeçilemez bir "hak" olduğu ortaya konulurken; pratikte belli karşılıklar (genellikle primler) sonucunda toplumum belli kesimine tanınan bir "hak" olarak ortaya çıkmaktadır.
Sosyal sigortalar, Türk sosyal güvenlik sisteminin temel sosyal güvenlik müessesesi olarak organize edilmiş ve şekillenmiştir. Kamu sosyal güvenlik harcamaları ile hizmetleri sınırlı kalmaktadır. Ancak, Türkiye'de tarihsel perspektifde zengin bir vakıf ve sosyal yardım kültürü söz konusu olduğundan, yiyecek, öğrenim, barınma ve sağlık konularında yapılan yardımlar, küçümsenmeyecek boyutlardadır.


KAYNAKLAR

ALPER, Yusuf. Sosyal Güvenliğin Tasarruf Eğilimine Tesirleri, (Basılmamış Doktora Tezi,) Uludağ Üniversitesi, Bursa, 1985

AYHAN, Abdurrahman. "Sosyal Güvenlik Sistemi İçinde, Sosyal Sigorta Sosyal Yardım İlişkisi ve Türk Hukukunda Sosyal Yardımlara Genel Bir Bakış" İlhan Cemalcılar'ın Hatırasına Armağan, Anadolu Üniversitesi Yayın No: 393, İktisadi ve İdari Bilimle Fakültesi Yayın No: 84, Eskişehir, 1990.

BİRKAN, Selahattin. Dünyada Sosyal Güvenlik Ekonomisi, Yakın ve Ortadoğu Çalışma Enstitüsü, Dizerkonca Matbaası, İstanbul, 1969.

BOZER, Ali. Türk Hukukunda Sosyal Sigortalara Genel Bir Bakış, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yay. No: 175, Ankara, 1963.

BURNS, Eveline M. Social Security And Public Policy, Mcgraw-Hıll Book Company, İnc. Newyork, 1956.
Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Sosyal Güvenlik Kuruluşları Genel Müdürlüğü, Sosyal Güvenlik Kavramı ve Kapsamı", Çalışma ve Sosyal Güvenlik Dergisi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Araştırma Planlama ve Koordinasyon Başkanlığı, Yıl:2, Sayı:2 Ocak-Mart 1999.

ÇELİKOÄžLU, İlyas. Sosyal Güvenlik Sistemlerinin Finansman Yöntemleri ve Türkiye Uygulaması, DPT, Ankara, Eylül 1994.

ÇUBUK, Ali. Sosyal Güvenlik ve Sosyal Güvenlik Kurumları, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, Ankara, 1982 (Kurumlar).

ÇUBUK, Ali. Sosyal Politika ve Sosyal Güvenlik, Gazi Üniversitesi, Ankara, 1986 (Sosyal Politika).

DİLİK, Sait, "Sosyal Güvenliğin Yöntemleri," Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C: XXVI, Aralık 1971, No:4 (Yöntem).

DİLİK, Sait. "Sosyal Güvenlik ve Sosyal Hizmetler Arasındaki İlişkiler", Ankara üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C.XXXV, Ocak-Aralık 1980 (Hizmetler).

DİLİK, Sait. "Sosyal Yardımlar - İki Anlamlı Bir Terim", Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, C:XXXV, Ocak-Aralık 1980, No:1-6 (İki Terim).

DİLİK, Sait. "Türkiye'deki Sosyal Güvenlik Sistemi" Konrad Adenaur Vakfı Türkiye Temsilciliği, 8.Sosyal Piyasa Ekonomisi Sempozyumu, Sosyal Güvenlik Sosyal Piyasa Ekonomisini Vazgeçilmez Bir Parçasıdır, Ankara, 1992 (Sistem).

DOÄžAN, Mehmet Sait. Osmanlılarda Sosyal Güvenlik Kurumları, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 1991.

DPT, Sosyal Güvenlik, IV. Beş Yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Mart 1977 (1977)

DPT, Sosyal Güvenlik, VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara, 1995 (1995).

DÜNDAR, Faik Birol. Sosyal Güvenlik Araçlarının Makro Ekonomik Etkileri, Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Yayın No: 76, Ankara, 1976.

GİNNEKEN, Wouter Van. "Social Security For The İnformal Sector: Issues, Options And Tasks" Social Security Department, International Labour Office, Geneva.

GÖNENCAN, Zahit. "Sosyal Güvenlik-506 Sosyal Sigortalar Kanunu ve Değerlendirilmesi", Öz İplik-İş, '91 Yılı Eğitim Seminerlerimiz, Ankara, 1992

GÜVEN, Ercan. Sosyal Sigortalar Genel Uygulama İlkeleri ve Sigorta İlkeleri, Eskişehir, 1976.

GÜZEL, Ali. OKUR, Ali Rıza. Sosyal Güvenlik Hukuku, Yenilenmiş 4. Bası, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş. İstanbul, 1994.

İLO, İntroduction to Social Security, A Workers' Education Manual, Geneva, 1976 (Manual)

İLO, İntroduction to Social Security, Second İmpression, Switzerland, 1989 (Social Security).

İLO, Social Security For Unemployed, Geneva, 1976 (Unemployed).

İLO, "21.Yüzyıla Doğru Sosyal Güvenlik", Uluslararası Çalışma Ofisi Genel Direktörüne, Sanayileşmiş Ülkelerde Sosyal Güvenlik Sistemlerinin Ekonomik ve Sosyal Değişimi Hakkında Sunulan Rapor (Çev:Yusuf ALPER ve İsmail TATLIOÄžLU), Kutyay, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Bursa, 1994 (21.Yüzyıl)

İZVEREN, Adil. Sosyal Politika ve Sosyal Sigorta, Ankara, 1970

KALA, Eyüp Sabri. Osmanlılarda Sosyal Güvenlik-Sosyal Sigortalar (1865-1923), İstanbul Üniversitesi (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 1994.

MESS İşveren Gazetesi, İstanbul, Eylül 1997.

MİLLİYET YAYINLARI, Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi,İstanbul, 1986.
OMAÄž, Merih Kemal. Sosyal Sigorta, Ticaret Hukuku:2, Anadolu Üniversitesi Yayınları, No:37, Anadolu Açık öğretim Fakültesi Yayınları No:9, Eskişehir, Ekim 1998.

PEKİNER, Kamuran. Sigorta İşletmeciliği Prensipleri- Hesap Bünyesi, İstanbul Üniversitesi Yayın No: 1904, İşletme Fakültesi Yayın No: 24, Sermet Matbaa, İstanbul, 1974.

RİCHARDSON, J.Henry. İktisadi ve Mali Yönüyle Sosyal Güvenlik, (Çev. Turan YAZGAN), Fakülteler Matbaası, İstanbul, 1970.

RİSALE YAYINLARI, Sosyal Bilimler Ansiklopedisi, C:2, İstanbul, 1990.

SABAH GAZETESİ YAYINLARI, Büyük Ekonomi Ansiklopedisi.

SARACEL, Nükhet. Sosyal Yardım ve Hizmet Kuruluşlarının Sosyal Politikası ve Türkiye Yardım Sevenler Derneği Uygulaması, Afyon Üniversitesi, Afyon, 1997.

SERTKAYA, Abdullah. "Sosyal Güvenlikte Şili Modeli" Çalışma ve Sosyal Güvenlik Dergisi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Araştırma Planlama ve Koordinasyon Başkanlığı, Yıl:2, Sayı:2 Ocak-Mart 1999.

SOCİAL SECURİTY ADMİNİSTRATİON, "The Future Of Social Security" SSA Publication No.05-10055 February 1999.

SÖZER, Ali Nazım. Sosyal Sigorta İlişkisi, 9 Eylül Üniversitesi, İzmir, 1991

SSK, 35 Soruda SSK Gerçeği, SSK Genel Müdürlüğü, Ocak 1996.

ŞAKAR, Müjdat. Sosyal Sigortalar Uygulaması, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., 2. Baskı, İstanbul, 1996.

TALAS, Cahit. İçtimai İktisat, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları 118-100, Ajans-Türk Matbaası, Ankara, 1961 (İçtimai).

TALAS, Cahit. Sosyal Ekonomi, S. Yayınları 14, Ankara, 1979 (Sosyal).

TALAS, Cahit. Sosyal Güvenlik ve Türk İşçi Sigortaları, Güney Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.O, Ankara, 1953 (İşçi).

TALAS, Cahit. "Sosyal Güvenlik Meselelerimiz" Sosyal Siyaset Konferansları, 70.Kitap, İstanbul,1955 (Mesele).

TOSYÖV (Türkiye Orta Ölçekli İşletmeler, Serbest Meslek Mensupları ve Yöneticileri Vakfı), KOBİ'ler ve Sosyal Güvenlik (2), Ankara, 1994, S.19

TUNA, Orhan. Sosyal Siyaset Ders Notları, Fakülteler Matbaası, İstanbul, 1966.

TUNCAY, Aziz Can. Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Yenilenmiş 7. Bası, Beta Basım Yayım ve Dağıtımı A.Ş., İstanbul, 1996

TUNÇOMAÄž, Kenan. Sosyal Güvenlik Kavramı ve Sosyal Sigortalar, 5.Bası, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul, Ekim 1990

TURNER, John. And KORCZYK, Sophie "Design İssues For Defined Benefit And Defined Contribution Plans" Tripartite Regional Consultation With Asian Countries On The Development Of An ILO Approach To The Reform And Development Of Pension Systems, Bangkok, 30 September-9 October 1997 Social Security Department, İLO, Geneva.

YAZGAN, Turan. Görüşler, Kutsun Yayınevi, İstanbul, 1977 (Görüşler).

YAZGAN, Turan. İktisatçılar İçin Sosyal Güvenlik Ders Notları, Türk Dünyası Araştırma Vakfı, İstanbul, 1992 (İktisatçılar).

YAZGAN, Turan. Sosyal Güvenlik Açıdan Zekat, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları No: 167, Ankara, 1995 (Zekat).

YAZGAN, Turan. Sosyal Güvenlik Sistemi ve Meseleleri, Türk Dünyası Araştırma Vakfı Yayınları İstanbul, 1981 (Sistem)

YAZICI, Avni. "Sosyal Sigortalar Kurumu Alacakları", Türk-İş Dergisi, Sayı: 302, İstanbul, Haziran 1995.

ZAİM, Sebahattin. Çalışma Ekonomisi, Filiz Kitapevi, İstanbul, 1992

 

 

63191 kez görüldü, 3 kez indirildi.

<< --
 
EBSCO
PROQUEST
CABELLS DIRECTORY
INDEX COPERNICUS
SOCIOLOGICAL ABSTRACTS
ASOS Akademia Sosyal Bilimler Index
Üye Girişi
DUYURULAR/HABERLER
Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler ve bu konudaki sorumluluk yazarlarına aittir.
Ampirik veriler, değerlendirme sürecinde hakem veya hakemler tarafından talep edilirse, yazar veya yazarlar ilgili verileri paylaşırlar.
Bu verilerin bir başka çalışmada kullanılmaması esastır.
© 2000 - 2024 İş,Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi