Yıl: 2003/ Cilt: 5 Sayı: 1 Sıra: 1 / No: 18 /     DOI:

Tele Çalışma Geleceğin Çalışma Şekli Olabilir mi?
Prof.Dr. Aysen TOKOL
Uludağ Üniversitesi - İİBF Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü

Günümüzde gelişmiş ve bazı gelişmekte olan ülkelerde uygulanan standart dışı çalışma şekilleri arasında tele çalışma özel bir öneme sahiptir. Tele çalışma bu özel konumunu ilk gündeme geldiği tarihten bu yana sürdürmekte ve gelecekte de sürdürecek görülmektedir. ”Ademi merkezileşmiş bir çalışma şekli olarak tele çalışma çok farklı şekillerde tanımlanabilmektedir”. Örneğin Uluslararası Çalışma Örgütü 1990 yılında tele çalışmayı ”işyeri merkezinden uzak bir mekanda, işyerindeki işçilerden ayrı yapılan ve yeni teknolojilerin bu ayrılmayı iletişim olanakları sağlayarak temin ettiği bir çalışma şekli” olarak tanımlamıştır. Avrupa Birliği bir tanımında tele çalışmayı ”işçiler, kendi hesabına çalışanlar, ev işçileri tarafından, tümü veya önemli bir bölümü müşteriden, işverenden, geleneksel işyerinden uzakta bir mekanda yapılan, yeni bilgi teknolojileri ve telekomünikasyonunun etkin biçimde kullanıldığı çalışma şekli” olarak belirtmiştir. İngiltere’de sendikal üst örgüt olan TUC diğer iki tanıma göre daha dar kapsamlı bir tanımı benimsemiş, tele çalışmayı bilgi ve haberleşme teknolojilerinin kolaylaştırdığı farklı çalışma şekli olarak tanımlamıştır Uluslar-arası Çalışma Örgütü literatürde 50’den fazla tele çalışma tanımı saptamıştır.

 

Tele çalışma birbirinden farklı bir dizi çalışma şeklini kapsadığı ve bu çalışma şekilleri sürekli değiştiği, yeni çalışma şekilleri ortaya çıktığı için genel olarak kabul edilebilecek bir tele çalışma tanım yapmak güçtür. Halen tele çalışma konusunda resmi bir tanım bulun-mamaktadır. Ancak tanımlar farklı olsa da “tele çalışma tanımları üzerinde yapılan bir analiz bu tanımların üç temel kavram üzerinde durduğunu göstermektedir. Bunlar organizasyon, mekan ve teknolojidir. Tanımların %60’dan fazlası bu kavramların en azından ikisinin bir birleşimine dayanmaktadır. Zira uzaktan çalışma ve yeni teknoloji kullanımı aynı zamanda organizasyonel değişme anlamına gelmektedir.”

İlk tartışılmaya başlandığı yıllarda tele çalışma telefon ve bilgisayar yardımıyla evde çalışma fırsatı olarak algılanmıştır. Ancak zaman içinde çok sayıda çalışma şekli tele çalışma kavramı içine dahil edilmiştir. Bununla birlikte hangi çalışma şekillerinin tele çalışma terimi içine gireceği konusunda ülkeler arasında fikir birliği bulunmamaktadır. Ülkelere göre farklılık göstermekle birlikte tele çalışma şekilleri arasında evde tele çalışma; geleneksel işyerinden çok eve yakın yerleşimlerde çalışma şekli olan yerel çalışma merkezleri, uydu ofisler, teleköyler; tele-komünikasyonunun tele çalışmayı olanaklı kıldığı alternatif işyerleri tele merkezler, geçici iş istasyonları; çağrı merkezleri; zaman içinde değişen çeşitli yerleşimler mobil çalışma ; ülkeler ve kıtalararası tele çalışma şekilleri transborder tele çalışma, off shore tele çalışma sayılabilir.

Bunlardan yerel çalışma merkezleri çeşitli işletmelere, bağımsız girişimcilere, yerel otoritelere ait farklı kullanıcılar tarafından paylaşılan elektronik donanımlı merkezlerdir.İşçinin evine yakın olmakta, tele eğitim, tele alışveriş gibi diğer amaçlar için kullanılabilmektedir. Uydu ofisler ise genelde işçilerin evlerine yakın, düzenli elektronik haberleşme ile merkezi örgüte bağlı çalışma mekanlarıdır. Teleköy’ler kırsal kesimlerde kurulan ve yerel birliktelik sağlayan elektronik merkezlerdir. Tele merkezler işçinin evine yakın olması zorunlu olmayan farklı büro işleri için kullanılabilen elektronik donanımlı mekanlardır. Geçici iş istasyonları mobil veya geçici işçiler tarafından kısa süreli, geçici kullanılabilen bir işletmenin dayanak noktaları olan yerlerdir. Hızla yayılan çağrı merkezlerinin bir tele çalışma modeli olup olmadığı ise tartışılmaktadır. Transborder tele çalışma ortak sınırı paylaşan ülkelerde kullanılmakta, off shore tele çalışma ise işin daha düşük maliyetli ve coğrafik olarak farklı uzaklıktaki yerlere transfer edilmesi esasına dayanmaktadır.

Ayrıca günümüzde birey ve örgüt gereksinimleri doğrultusunda evde çalışma ile mobil çalışmanın birleşimi gibi giderek karmaşıklaşan yeni tele çalışma şekilleri kullanılmaya baş-lanmıştır.

Günümüzde tele çalışma ABD, Kanada, Japonya, Avusturalya ve AB ülkelerinde hızla yaygınlaşmaktadır. Bu ülkelerin yanı sıra Singapur, Malezya, Brezilya gibi gelişmekte olan ülkelerde tele çalışmada belirgin bir artış gözlenmektedir. Ekonomik, sosyal ve teknolojik yapıya bağlı olarak farklı ülkelerde farklı gelişim gösteren tele çalışmanın boyutu konusunda çok sayıda rakam veya orana rastlanmaktadır. Ancak tele çalışanların sayısının tespitinde farklı istatistik tekniklerinin uygulanması, tele çalışmayı tanımlamadaki sorunlar, tele çalışma türleri konusundaki farklılıklar tele çalışma ile ilgili istatistiklerin ülke içinde ve ülkeler arasında farklı sonuçlar vermesine yol açmaktadır.

Tele çalışmanın işgücü istihdamı içinde giderek büyük boyutlara ulaşmasında çok sayıda faktör rol oynamaktadır. Bunlar arasında bilgi toplumunun ortaya çıkışı sonucunda örgüt yapısının gelişimi, teknolojik gelişmeler, kamu politikaları, işçi ve işverenlerin dav-ranışları sayılabilmektedir.

Ülkelerin büyük bölümünde kamu otoriteleri yeni iş olanakları yaratması, bölgesel dengesizlikleri gidermeye etkisi, merkezden uzak mekanlarda iş yapabilme olanağı sağlaması, trafik sorunu, enerji tasarrufu gibi çevre sorunlarının çözümüne yardımcı olması gibi nedenlerle tele çalışmayı desteklemektedirler. Tele çalışma birçok ülkede özellikle kırsal kesimin ekonomik gelişiminde ve özürlülerin istihdamında yeni bir strateji olarak düşü-nülmektedir. Avusturalya, Fransa, Finlandiya, Kanada’nın doğu eyaletleri, İskandinav ülkele-ri, İrlanda, İtalya, İskoçya gibi ülkelerde merkezi ve yerel yönetimler tele çalışmayı teşvik etmektedirler. Japonya’da Ulaştırma Bakanlığı yaşlı ve özürlüler için özel olarak oluşturulmuş tele çalışma merkezleri için yerel otoritelere yardımcı olmakta, özel işletmelere vergi indirimleri sağlamaktadır.

Tele çalışma işverenler tarafından daha kolay vasıflı işçi temin etme, geniş bir emek piyasasından yararlanma, verimliliği arttırma, işe devamsızlığı azaltma, artan müşteri mem-nuniyeti, şirket imajını yenileme, işyeri mekanlarından daha etkin biçimde yararlanma, kira, ulaşım giderleri gibi bazı giderlerin azalması sonucu maliyetlerde düşüş , esneklik ve artan işçi mutluluğu olarak görülmektedir. İşçiler açısında ulaşım ve giyim maliyetlerinde azalma, zaman tasarrufu, işle ilgili streste azalma, işyerinden uzakta bağımsız çalışabilme, iş ve aile sorumluluklarını dengeleyebilme olanağı olarak algılanmaktadır.

Tele çalışmanın uygulama alanı ülkelere göre farklılık göstermekle birlikte bu çalış-manın özellikle eğitim, pazarlama hizmetleri, veri işleme, programlama, tercüme, muhasebe, sekreterlik hizmetleri, dizayn, mimarlık hizmetleri, basın işlerinde başarılı şekilde uygulandığı görülmektedir. Bununla birlikte tele çalışmanın tüm işlerde uygulanma olasılığı yapılan işin niteliğine bağlı olarak henüz bulunmamaktadır. Halen birçok yönetici tele çalışmanın takım çalışmasına uygun olmadığını düşünmektedir. Ayrıca tele çalışma özel sektörde kamuya oranla daha yaygın biçimde uygulama alanı bulmaktadır.

Tele çalışmanın kişiler bakımından uygulama alanı incelendiğinde de bazı olum-suzluklarla karşılaşılabilmektedir. Örneğin ABD’de işçilerin büyük bir bölümü bilgisayarla çalışma yapabilecek eğitime sahip bulunmamaktadır. Ayrıca farklı yaş gruplarının tele ça-lışmaya tepkisi farklı olabilmektedir. Örneğin tele çalışmaya gençlerin yaşlılara oranla daha yatkın olduğu, tele çalışmanın gerektirdiği zihniyet değişimine en fazla direniş gösterenlerin orta yaş grubundakiler olduğu belirlenmiştir. Tele çalışma başlangıçta evde tele çalışma nedeniyle kadının daha fazla çalıştığı bir çalışma şekli olarak ortaya çıkarken yeni tele çalışma şekillerinin ortaya çıkması ile birlikte giderek cinsiyet dengesi sağlanmaya baş-lanmıştır. Yapılan araştırmalara göre ABD’de tele çalışanların büyük bölümünü yüksek gelir elde eden erkekler oluşturmaktadır.

Tele çalışmanın işsizlik ve istihdam üzerine etkisi günümüzde en fazla tartışılan konulardan biridir. Bu konuda birbirinden farklı görüşlere rastlanmaktadır. Bazıları tele çalış-manın yeni pazarlar yaratarak ve insan sermayesini geliştirerek istihdama olumlu katkı sağ-ladığını ileri sürerken bir bölümü işi tahrip ettiğini belirtmektedir. Farklı sonuçların ortaya çıkması tele çalışmanın istihdamı etkileyen faktörlerden sadece birini oluşturması ve araş-tırmalarda kullanılan istatistiksel yöntemlerin birbirinden farklı olmasından kaynak-lanmaktadır

Tele çalışmanın işletme yönetimi, işgücünün niteliği, kariyer fırsatları, ayırımcılık, iş yoğunluğu, iş sağlığı ve güvenliği üzerine etkileri konusunda da farklı görüşler bulunmaktadır.

Tele çalışma bazılarına göre işletme yönetim sistemini etkinsizleştirmekte, orta yönetim kademesinde krize yol açmakta, denetim güçlükleri yaratmakta, işçilerin işletmeye bağlılığını zayıflatmaktadır.

İşçiler açısından bakıldığında bazılarına göre çoklu vasıf yaratarak işgücünün vasfını arttırmakta bazılarına göre vasıf kaybına yol açmaktadır. Ayrıca tele çalışmanın kadınları ve özürlüleri geleneksel işyerinden uzaklaştırarak ayırımcılığa yol açtığı ileri sürülmektedir. Özellikle evde tele çalışmanın kadının yükünü arttırdığı, gelir düşüklüğü ve sosyal izolas-yona yol açtığı, kariyer fırsatlarını yok ederek, bugüne kadar elde ettiği kazanımları ortadan kaldırdığı belirtilmektedir. Diğer taraftan tele çalışmanın gelişmesinin erkeklerin boş zaman-larında bile aileden yalıtılmış olarak çalışmalarına olanak sağladığı buna karşılık kadınların iş ve aile etkinliklerini çalışma saatlerinde de bütünleştirmelerine yol açtığı ve cinsiyet ayırım-cılığını evde de güçlendirdiği ileri sürülmektedir. Benzer şekilde tele çalışma özürlülere yeni istihdam olanakları sağlamakla birlikte sosyal izolasyonu daha da arttırabilmektedir.

Tele çalışmanın işçiye özgürce çalışma olanağı sağladığı ancak işçinin iş yükünü arttırdığı belirtilmektedir. Bu çalışma şeklinde çalışma saatleri ile boş zaman arasındaki sınır belirsizleşmektedir. Özellikle evde tele çalışmada iş için ayrılan zaman artmakta, bu beraberinde verim düşüklüğünü ve sosyal izolasyonu getirmektedir. Düzenli işe hazırlanma süresi, dinlenme araları ve sosyal ilişkiler zaman kaybı olarak görülmektedir. Bazı tele çalı-şanlara göre tele çalışmada balayı dönemi iki ile üç yıl arasındadır. Bu dönemde verimlilikte artış sağlanmakta ancak daha sonraki dönemde izolasyon başlamakta ev dışında çalışma isteği artmaktadır. .

Bunların yanı sıra örneğin evde tele çalışma için evde özel bir çalışma alanı gerekmekte, telefon, ısınma, aydınlatma, aylık sabit ev giderlerinde artış, ev eşyalarının amortisman giderleri ortaya çıkmaktadır. Ayrıca birçok ülkede evin işyeri olarak mı yoksa sadece yaşanılan mekan olarak mı sigortalanacağı konusunda önemli sorunlar bulun-maktadır.Ayrıca geniş biçimde kabul edildiği gibi işverenin işçinin sağlık ve güvenliğini koruma sorumluluğu geleneksel işyerinin ötesinde artmaktadır. Evde tele çalışmada işçinin iş sağlığı ve güvenliği yanında evde yaşayanların özellikle çocukların sağlık ve güven-liklerinin korunması da gündeme gelmektedir. Evdeki havanın kalitesi, yangın tehlikesi, ergo-nomik tehlikeler, aydınlatma, iş stresi, yaralanma ve hastalık tazminatı gibi konularda önemli sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bu nedenle evin işverence işçinin sağlığı ve güvenliği açı-sından düzenlenmesi ve belirli aralıklarla denetlenmesi gündeme gelmekte bu konuda taraflar arasında çeşitli anlaşmalar yapılabilmektedir. Örneğin Kent Country Council ile UNİSON arasında 1996 yılında yapılan bir anlaşmaya göre iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili sorunlarla karşılaşan işçi hizmet akdini feshedebilme hakkına sahip olabilecek buna karşı işverende işçinin evini düzenli olarak denetleyebilecektir. Evin denetlenmesi konusunda ise uygulamada çeşitli sorunlarla karşılaşılmaktadır. Uydu büro, komşu büro uygulamalarında ise mekanın ve teknolojik olanakların ortak kullanım nedeniyle gizli bilgilerinin korunması sorunu ortaya çıkabilmektedir.

. Ayrıca tele çalışanlar bağımlı veya kendi hesabına çalışabilmektedirler. Avrupa’da tele çalışanların çoğunu işçi statüsünde evde çalışanlar oluştururken, ABD’de geçmişte ev-de tele çalışanlar yoğun olmuş günümüzde ise kendi hesabına çalışanlar artmıştır. Tele çalışanların işçi mi yoksa kendi hesabına çalışanlar mı olduğunun belirlenmesi halen işçi hakları ve sendikal haklar açısından tele çalışanların yasal ve mali statülerinin belir-lenmesinde önemli bir sorunu oluşturmaktadır. Tele çalışanların açıkça ücretli olduğu du-rumlarda ise kısmi süreli çalışan olmaları veya belirli işleri yapıyor olmaları statü sorununu daha da karmaşık hale getirmektedir.

Günümüzde uluslararası ve ulusal düzeyde tele çalışanları korumaya yönelik yasal düzenlemeler çok yetersizdir. Tele çalışmanın net biçimde tanımlanamaması, tele çalışanla-rın statüleri konusundaki belirsizlikler, tele çalışma modellerindeki farklılıklar tele çalışma konusunda uluslararası ve ulusal düzeyde yasal düzenleme yapılmasını güçleştirmektedir. Halen uluslararası düzeyde ILO’nun tele çalışma ile ilgili özel bir sözleşmesi bulunma-maktadır. Ancak örgütün 177 sayılı Evde Çalışma Sözleşmesi ile 184 sayılı Tavsiye Kararı tele çalışmadan açıkça söz etmemesine karşılık sözleşmede yer alan evde çalışma tanı-mının evde tele çalışmayı da içine aldığı konusunda bazı görüşler bulunmakta ve tele çalışmanın sözleşme tarafından sağlanan çerçeve içinde tartışılması gerektiği ileri sürül-mektedir. Avrupa Birliği’nin konu ile ilgili bazı çalışmaları bulunmasına karşılık bunlar henüz yeterli düzeyde olduğunu söylemek güçtür.

Tele çalışma konusunda ulusal düzenlemeler de yetersiz kalmaktadır. Tele çalışma uygulanan ülkelerin çoğunda bu konuda hiçbir düzenleme bulunmamaktadır. Buna karşılık bazı ülkelerde çalışma hayatını düzenleyen bazı yasalarda konu ile ilgili sınırlı düzenlemelere rastlanmaktadır. Örneğin Belçika’da 1996 yılında çıkarılan, işverenlerin evde çalışma konu-sundaki asgari çerçeve yükümlülüklerini içeren Evde Çalışma Yasası, tam zamanlı evde tele çalışanlara da uygulanmaktadır. Yasanın diğer tele çalışma modellerine uygulanması ise söz konusu değildir. Hollanda’da !999 yılında esnek çalışanların yasal statüsünü güçlen-dirmek amacıyla çıkarılan Esneklik ve Güvenlik Yasası işçinin en az üç hafta işverene bağlı olarak düzenli biçimde çalışması halinde işçi ile bir akit yapılmasını öngörmektedir. Yasa getirdiği bu düzenleme ile tele çalışanlar için önemli bir yasal yükümlülük içermektedir. İtalya’da 1998 yılında çıkarılan Bassinini Yasası kamu sektöründe belirli sınırlamalarla tele çalışmanın uygulanmasına izin vermiş, 1999 yılında da konu ile ilgili bazı düzenlemeler içe-ren kararname yayınlanmıştır. Almanya’da ise özel sektörle ilgili genel istihdam yasasının bazı maddeleri tele çalışmaya uygulanmaktadır. Ancak bu yasa tele çalışmayı geniş boyutlu olarak ele almamaktadır. 1999 yılında çıkarılan Kendi Hesabına Çalışma Yasası ise sosyal sigorta ödemelerinden kaçınmak amacıyla taşaron olarak tele çalışanlara iş verilmesini güç-leştirmektedir.

Konuya sendikal boyuttan bakıldığında ise sendikalar başlangıçta bu çalışma şek-line kuşku ile bakmışlardır. Bugün ise tele çalışma konusunda ne olumlu ne de olumsuz tavır takınmamaktadırlar. Bununla birlikte tele çalışanların özellikle genç tele çalışanların örgüt-lenmesinin diğer çalışanlara oranla güç olması sendikaları endişelendirmektedir .İşin niteliği ve çalışma koşullarının bir gereği olarak tele çalışanların kolektif eğilimlerinin düşük olması, işyerine ait olma duygularının zayıflığı sendikalar açısından tehlike oluşturmaktadır. Kendi hesabına çalışma ve işçi statüsü arasındaki sınırların bozulması, tele çalışanların çalışma koşulları ve taleplerinin diğer çalışanlardan farklı olması, sendikalar açısından önemli sorunlar yaratmaktadır.Ayrıca tele çalışmanın sendikaların örgütsel yapısı, üye ilişkileri, toplu pazarlık ve grev hareketinde neden olabileceği sorunlar sendikalar tarafından önemli bulunmaktadır.

Bununla birlikte istihdam edilmiş tele çalışanların örgütlülük düzeylerinin kabaca her ülkenin örgütlenme düzeyi ortalamasına yakın olduğu belirtillmektedir. Toplu sözleşmeler ve iş yasaları her zaman olmasa bile genellikle bu çalışanlara uygulanabilmektedir. Ayrıca sendikaların güçlü olduğu ülkelerde iyi düzenlenmiş bir tele çalışma olumlu sonuçlar verirken, tersi durumlarda olumsuzluklar ortaya çıkmaktadır.

Bazı ülkelerde sendikalar işverenlerle kimi zaman kamu otoriteleri ile çeşitli düzeylerde anlaşmalar yapmıaktadırlar. Bu anlaşmalarla tele çalışmanın neden olduğu çeşitli sorunlar giderilmeye çalışılmaktadır. Örneğin İrlanda’da işveren, sendika, hükümet ve aka-demisyenlerin temsilcilerinden oluşan Ulusal Tele Çalışma Danışma Konseyi tele çalışma konusunda bir uygulama kodu ve model tele çalışma anlaşması oluşturmuştur. Kod, tele çalışma konusunda bireylerin seçim alanlarını, evde çalışma ile ilgili sorunlarını, tele ça-lışanlarla işyerlerinin haberleşme politikalarını, tele çalışanların eğitim sorunlarını, istihdam koşullarını ve güvenlik konularını kapsamaktadır. Kod tele çalışma programlarının düzenli gözden geçirilmesini ve denetlenmesini öngörmektedir. İtalya’da işveren üst örgütü Confindustria ile CGIL, CISL, UIL arasında 2000 yılında yapılan ve yeni ekonomideki 300.000 işçiyi kapsayan bir anlaşma bir dizi çalışma pratiği içermektedir. Avusturya’da Maaşlı İşçiler Sendikası tarafından yapılan model anlaşma bazı sektörlerde çalışan tele çalışanlar için çerçeve anlaşma olarak alınmaktadır. Almanya’da IBM yönetimi ile IBM merkezi iş konseyi arasında yapılan anlaşma işletme düzeyinde yapılan anlaşmaların en önemlilerinden birini oluşturmaktadır. Norveç, İsveç, ve Avusturya’da da farklı düzeylerde yapılmış çeşitli anlaşmalar bulunmaktadır.

Anlaşmalar yanında tele çalışma ile ilgili olarak oluşturulan bazı kılavuzlara rastlan-maktadır.. Bu kılavuzların ise genelde aynı konulara ağırlık verdikleri görülmektedir. Örneğin İngiltere”de BIFU, UNıSON ve MSF tarafından oluşturulan üç kılavuz birbirleri ile benzerlik göstermektedir. “Bu kılavuzlar tele çalışanların karşılaşabilecekleri sorunları tanımlamayı ve tele çalışanlara diğer çalışanlara davranıldığı gibi davranılmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Bunlardan MSF kılavuzuna göre tele çalışanlar bir işletmenin çalışanları olmalı ve kendi hesabına çalışan olarak görülmemelidir. İstihdam sözleşmeleri evde çalışanların izole edilmesini önlemek için düzenli işyerine gelmelerini sağlamalıdır. Evde tele çalışmaya uygun ayrı bir oda, ayrı bir telefon ve ısıtma, aydınlatma gibi harcamalar için ek kaynak ayrılmalıdır. Tele çalışanların düzenli olarak bir araya gelmeleri sağlanmalı, diğer çalışanlarla elektronik posta ve telefon bağlantıları olmalı,ve bu amaçla yapılacak harcamalar işveren tarafından karşılanmalıdır. Tele çalışanla yönetici veya denetici her hafta tartışma amaçlı bir görüşme düzenlemelidir. Tele çalışanlar büro çalışanları ile aynı ücret, çocuk bakımı ve ana ve babalık izinlerinin de içinde bulunduğu aynı sosyal haklardan yararlanmalıdırlar. Çalışma saatleri belirlenmiş olmalı, kariyer geliştirme ve eğitim programlarından yararlandırılmalıdırlar. Her türlü bilgisayar malzemesi,, bunların bakımı onarımı, sigortalanması ve sağlık ve güvenliğe uygunluğu işveren tarafından sağlanmalıdır. İşveren kaza ve yaralanma sırasında sorumluluk üstlenmelidir. Tele çalışanlar sendika temsilciliğine başvurabilmeli, çalışma saatlerinde toplantılara katılabilmelidirler. Sağlık ve güvenlik danışmanları ve sendika temsilcileri tele çalışanları ziyaret edebilmelidirler. Tele çalışanların büro çalışmasına dönme hakkı haklı tutulmalıdır”.

Ulusal düzeyde yapılan bu çalışmaların yanında 2001 yılında Avrupa Birliği sosyal partnerlik yapısı içinde birlik çapında sektörel düzeyde yapılan iki anlaşma tele çalışma açısından büyük önem taşımaktadır. Bunlardan ilki telekom sektöründe diğeri ise ticari sektörde işveren örgütleri ile Union Telework International-UNI arasında yapılmıştır.

16.7.2002 tarihinde ETUC,UNICE/UEAPME ve CEEP arasında yapılan Çerçeve Anlaşma tele çalışma bakımından önemli bir aşamayı ifade etmektedir. Anlaşma Avrupa Birliği anlaşmasının 139.maddesine göre ilk aşamada gönüllü bir yol gösterici, gelecekte sosyal partnerlik anlaşmaları için bir model olarak görülmektedir. Anlaşma üye devletlerdeki uygulamaların anlaşmaya uyumlu olmasını öngörmekte, imzacı tarafların üyelerine pro-sedürü tamamlama ve uygulama araçlarını seçme olanağı tanımaktadır. Anlaşmada anlaşmanın tamamlanması için yapılan düzenlemelerin raporlarla belirtilmesi öngörülmekte, imzacı taraflardan birinin isteği üzerine 5 yıl sonra anlaşmanın gözden geçirilmesine olanak tanınmaktadır. Anlaşma aday ülkelerdeki üye örgütleri anlaşmayı tamamlamaya davet et-mektedir. Anlaşma tele çalışmanın gelişebilmesi için esneklik ve güvenlik ile iş kalitesinin birlikte sağlanması gereği üzerinde durmaktadır.

Anlaşmada tele çalışma bilgi teknolojileri kullanılarak işyerinin dışında düzenli yapılan çalışma şekli olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle anlaşma evde tele çalışma yanında diğer tele çalışma modellerini de kapsamaktadır. Anlaşma tele çalışmanın gönüllü olması , işçi ve işverenlerin isteği ile büro işine dönüş hakkını içermesi, tele çalışanların büroda çalışanlarla aynı haklardan yararlanması, işverenin işçinin kullanacağı malzemeyi sağlaması, işverenin işçinin güvenliği konusunda sorumluluğa sahip olması gibi düzenlemeler getirmektedir.

Anlaşma bazı açılardan eleştirilmekle birlikte birçok kişi tarafından Avrupa Birliği açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.Anlaşmanın yeni işletme, sektörel anlaşmaları ve uygulama kuralları ile birlik düzeyinde sektörel anlaşmalar yapılmasında önemli rol oynayacağı ifade edilmektedir.

Gösterilen çabalara karşılık 2010 yılında sadece Avrupa düzeyinde 17 milyon kişinin tele çalışma yapacağı tahminleri dikkate alındığında bu konuda yapılan düzenlemelerin henüz yeterli olduğunu söylemek olanaksızdır. Ancak tele çalışmanın boyutu genişledikçe ve sosyal tarafların konu ile ilgili duyarlılıkları arttıkça tele çalışma konusundaki çabalar daha da yoğunlaşacaktır. Olumlu ve olumsuz yönleri ile tele çalışmanın geleceğin çalışma şekli olup olmayacağını ise zaman gösterecektir.

 

Yararlanılan Kaynaklar:

 

Bibby,A., “An Introduction to Working From Home”, www.andrewbibby.com/homework.html

.............,”Health and Safety for Home Based Worker”, www.andrewbibby.com/healthhome. html

.............,What About the Workers? “Teleworking and the Trade Union Movement”, www. andrewbibby. com/workers.html

............., “Teleworking: :How the Trade Unions are Responding”, www.andrewbibby. com/howtu.html

.............., “Review; The High Road Towards Teleworking”, www.andrewbiby. com/telework..review.html

..............., “Trade Unions in Europe Negotiate on Telework”, www.andrewbiby.com/tu-europe.html

...............,”European Social Partners Sign Telework Agreement”, www.andrewbibby. com/telework.agreement.html

..............,” Telework 2002 Conference”, www.andrewbibby. com/telework.conference02.html

Bozkurt,V., Enformasyon Toplumu ve Türkiye, Sistem Yayıncılık ,İstanbul, 2000.

Chase,L., “Phoning It In”, Vol 4, Is 8.

Duvall, M. - Wilson,C., Telcos Take Telework to Business, The Business & Technology of Multimedia Networks, 01/19/98, Vol 5, Is 2, P.3.

Erdem, Z., Tele Çalışma Kavramına Teorik Bir Yaklaşım^”, Bilgi ve Toplum, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, Nisan 1998.

“Framework Agreement on Telework in Europe”, www.euro-telework.org

Harward Business Review, “Alternatif İşyeri”,MESS, Mart, İstanbul,2000.

Himmersbach,V.,“ Working at Home Given Tdp Marks By Employers”, Computing Canada, Vol 24, Is 47, 12/4/98

Martino, V.D., The High Road To Telework, ILO, Geneva, 2001.

Sendikal Notlar, “Yeni Çalışanlar ve Yeni Haklar”, Petrol-İş, Sayı 12, Aralık, 2001.

...........................,”Enformasyon Toplumunda İşin Niteliği”, Petrol İş, Sayı 9, Haziran 2001

Shade,L.R., “A Gendered Perspective on Access to the Information Infrastucture ,İnformation Society ,Jan-March 1998, Vol 114, Is 1.

Worklife Report, ”Telework Benefits All”, Vol 10, Is 4, P.7, 1997.

62564 kez görüldü, 10 kez indirildi.

<< --
 
EBSCO
PROQUEST
CABELLS DIRECTORY
INDEX COPERNICUS
SOCIOLOGICAL ABSTRACTS
ASOS Akademia Sosyal Bilimler Index
Üye Girişi
DUYURULAR/HABERLER
Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler ve bu konudaki sorumluluk yazarlarına aittir.
Ampirik veriler, değerlendirme sürecinde hakem veya hakemler tarafından talep edilirse, yazar veya yazarlar ilgili verileri paylaşırlar.
Bu verilerin bir başka çalışmada kullanılmaması esastır.
© 2000 - 2024 İş,Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi