Yıl: 2004/ Cilt: 6 Sayı: 1 Sıra: 2 / No: 178 /     DOI:

Türkiye`deki Sendikalararası Rekabete Çarpıcı Bir Örnek: Kristal-İş ile T.Çimse-İş Arasındaki Mücadele
Yard.Doç.Dr. Banu UÇKAN
Anadolu Üniversitesi - İİBF - Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü

Türkiye'deki Sendikalararası Rekabete Çarpıcı Bir Örnek: Kristal-İş ile T.Çimse-İş Arasındaki Mücadele *

Giriş

Türkiye'de sendika özgürlüğü ve sendika çokluğu ilkelerinin sonucunda aynı işkolunda birden fazla sendika faaliyet gösterebilmektedir. İşçi hareketinin değil, yasal düzenlemelerin öncülüğünde gelişen ve bir sınıfı temsil etme özelliğini taşımayan Türk sendikacılığı, siyasi yapıdaki parçalanmışlıktan doğrudan doğruya etkilenmektedir. Özellikle Fransa ve İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde demokrasinin yerleşip gelişmesinde büyük rol oynayan ve siyasi sisteme yön veren sendikalar, ülkemizde siyasi sistemden etkilenen örgütler durumundadır. Bir başka ifadeyle Avrupa ülkelerinde sendikalar siyasete yön verirken; ülkemizde siyaset sendikalara yön vermektedir. Bu nedenle Türkiye'de siyasi platformdaki çok parçalı yapı, sendikal platforma da yansımakta; aynı işkolunda farklı ideolojilere ve farklı anlayışlara sahip birden fazla sendika faaliyette bulunabilmektedir. Bu durum, sendikal yaşamda çok seslilikle birlikte, sendikalar arasında rekabete de neden olmaktadır. Siyasi alanda milliyetçi, devrimci ve sosyalist radikal akımların serpildiği 1980 öncesi dönemde, siyasi ve ideolojik bir boyut kazanan sendikalararası rekabet, günümüzde bu kimliğinden sıyrılarak daha pragmatik bir nitelik kazanmıştır (Uçkan, 2002, ss.185-186). 1980 öncesi dönemde bazı siyasi partilerin adeta çalışma hayatındaki organları olarak faaliyet gösteren sendikalar, küreselleşmenin hız kazandığı son yıllarda siyasi çekişmeleri bir kenara bırakarak, toplu pazarlık yetkisini elde edebilmek amacıyla birbirlerinden üye çalmak suretiyle üye sayılarını arttırmaya çalışmaktadırlar. Bu nedenle ülkemizde sendikalaşma düzeyini arttırmaya yönelik aktif ve yapıcı değil; sendikaların sadece kendi üye yüzdelerini arttırmaya yönelik pasif ve yıkıcı bir sendikalararası rekabet görülmektedir. Türkiye'deki sendikalararası rekabetin günümüzde ulaştığı boyutu göstermesi açısından çimento, toprak ve cam işkolunda faaliyet gösteren T.Çimse-İş ve Kristal-İş arasındaki mücadele çarpıcı bir örnek oluşturmaktadır.

I. Eskişehir Paşabahçe Fabrikası'ndaki Sendikal Mücadele

8-9 Eylül 2003 tarihlerinde Eskişehir Paşabahçe Fabrikası'nda çalışmakta olan 700 işçinin Kristal-İş'e üye olmasını takip eden günlerde yaklaşık 365 işçinin iş sözleşmesinin son bulması, 18 Temmuz 2003 tarihinde Kristal-İş ile T.Cam, Çimento ve Toprak Sanayii İşverenleri Sendikası arasında başlayan 19. dönem cam grup toplu iş sözleşmesi görüşmelerini çıkmaza soktuğu gibi; Kristal-İş ve T.Çimse-İş arasındaki gerginliğin de tırmanmasına neden olmuştur.

Eskişehir Paşabahçe Fabrikası'nda T.Çimse-İş ile imzalanan toplu iş sözleşmesinin halen yürürlükte olmasına rağmen; Şişecam'ın diğer 13 fabrikasında örgütlü olan Kristal-İş, taşerona bağlı olan 300 işçiyi ve daha önce T.Çimse-İş'e üye olan 400 kadrolu işçiyi üye kaydederek, toplam üye sayısını arttırma gayreti içine girmiştir. İşçilerin Kristal-İş'e üye olmasından yaklaşık 20 gün sonra ise, taşeronun Eskişehir Paşabahçe Fabrikası ile yaptığı kontratı sona ermiştir. Bunun üzerine taşeronun işçileri fabrikayı terk etmek zorunda kalmıştır. Ancak Kristal-İş, taşeronun işçilerinin kontratın bitmesi nedeniyle değil, sendikaya üye olmaları nedeniyle işten çıkarıldığını iddia etmiş; taşeronun işçilerini desteklemek amacıyla, T.Çimse-İş'ten Kristal-İş'e geçen bazı işçiler de işyerinde çeşitli eylemlerde bulunmaya başlamıştır. Bunun üzerine T.Çimse-İş'ten Kristal-İş'e geçen kadrolu işçilerden yaklaşık 65'inin iş sözleşmelerine, Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nun 45. maddesi ve İş Kanunu'nun 25/II madddesi uyarınca son verilmiştir. Ancak Kristal-İş, 65 kadrolu işçinin sendika değiştirdikleri gerekçesiyle işten çıkarıldığını iddia ederek; iş sözleşmeleri son bulan işçilerin fabrika bahçesinde günlerce süren eylemine öncülük etmiştir (http://www.kristalis.org.tr/pbegercekler.htm).

Kısacası Eskişehir Paşabahçe Fabrikası'nda yaşanan son olaylar, Kristal-İş ve işveren tarafından farklı şekillerde yorumlanmakta ve kamuoyuna yansıtılmaktadır. Kristal-İş, işverenin sendika özgürlüğü ve iş güvencesi ile bağdaşmayan bir tutum içinde olduğunu; çünkü taşeronun 300 işçisinin sendikaya üye oldukları, 65 kadrolu işçinin ise, sendika değiştirdikleri gerekçesiyle işten çıkarıldığını iddia etmektedir. Bunun yanısıra Kristal-İş, T.Çimse-İş'in kendilerine destek verecekleri yerde, işverenle birlikte hareket ettiğini; işverenin de işçileri T.Çimse-İş'e üye olmaları için zorladığını ileri sürmektedir. Ancak T.Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş. de yapmış olduğu basın duyurularında, hiçbir işçinin sendikaya üye olması veya sendika değiştirmesi nedeniyle işten çıkartılmadığını; taşeron firma ile yapılan kontratın süresinin dolduğunu, 65 kadrolu işçinin ise, işyerinde huzursuzluk ve kaos yaratmaları nedeniyle iş sözleşmelerine son verildiğini ifade etmektedir (http://www.pasabahce.com.tr/tur/haber/sendika/YAYIN/anasayfa.htm).

Paşabahçe Fabrikaları'nda günümüze kadar yaşanan işçi eylemleri, Türk sendikal hareketi içinde her zaman ses getiren ve önemli dönüm noktalarını oluşturan eylemlerdir. Son günlerde Eskişehir Paşabahçe Fabrikası'nda yaşanan olaylar da, Türk sendikacılık hareketinin bazı özelliklerini ortaya koyması açısından önem taşımaktadır. Gerçek nedenlerini tespit edebilmek zor olsa da yaşanan bu olaylar, Kristal-İş ile T.Çimse-İş arasındaki rekabetin iyice su yüzüne çıkmasına neden olmuştur. Bir başka ifadeyle 30 yılı aşkın bir süredir Türk sendikacılık hayatı için önemli olayların ve eylemlerin yaşandığı Paşabahçe Fabrikaları, sendikalar arasındaki mücadeleyi ortaya koyan, yine benzer bir olaya sahne olmaktadır.

II. Paşabahçe Fabrikaları'nda Günümüze Kadar Yaşanan Eylemlerin Türk Sendikal Hareket İçindeki Yeri

Paşabahçe Fabrikaları'nda yaşanan işçi eylemleri, Türk sendikacılık hayatı içinde her zaman önemli bir yet tutmuştur. Özellikle Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası'nda 31 Ocak 1966 tarihinde yaşanan grev, Türk sendikacılık tarihinde önemli bir yol ayrımını simgeleyen ve DİSK'in kurulmasında büyük rol oynayan bir işçi eylemi niteliği taşımaktadır.

1952 yılında kurulan ve 15 yıl boyunca tek işçi konfederasyonu olarak Türk sendikal hareketine yöne veren Türk-İş, 1980 öncesi dönemde, diğer bazı işkollarında olduğu gibi cam işkolunda da sendikal birliği sağlayamamıştır. Özellikle 1963 yılında çıkartılan kanunlarla toplu iş sözleşmesi düzenine geçildikten sonra işkollarında sendika tekliğinin olmaması, sendikalar arasında yetki mücadelelerinin yaşanmasına neden olmuştur. Nitekim 1966 yılındaki Paşabahçe grevinin arkasında da, Türk-İş'e bağlı olan Cam-İş ve Kristal-İş sendikaları arasındaki yetki sorunu yer almıştır. 1964 yılı başından 1966 yılı sonuna kadar geçerli olan ve Cam-İş'in taraf olduğu işkolu düzeyinde bir toplu iş sözleşmesinin varlığına karşı, Paşabahçe işçileri tarafından kurulan ve işyeri düzeyinde yetkiye sahip olan Kristal-İş, 1965 yılında Yargıtay'ın işyeri düzeyinde de toplu iş sözleşmesi yapılabileceği yönündeki kararına dayanarak, toplu iş sözleşmesinin yenilenmesini talep etmiştir. İşverenin bu talebi kabul etmemesi üzerine Kristal-İş, grev yoluna gitmiş ve grevin yürütülmesi konusunda Türk-İş'e tam yetki vermiştir (Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi, Cilt:2, 1998, ss.513-514).

Ancak 21 Mart 1966 tarihinde grevi sona erdiren ve Türk-İş ile TİSK arasında imzalanan protokolün Kristal-İş tarafından kabul edilmemesi üzerine, Türk-İş ile Kristal-İş arasındaki ilişkiler kopma noktasına gelmiştir. Petrol-İş, Maden-İş, Lastik-İş, Basın-İş ve Tez Büro-İş sendikaları da, Türk-İş'in grevi sona erdirme kararına karşı çıkarak, Paşabahçe Grevini Destekleme Komitesi'ni meydana getirmişlerdir. Bunun üzerine Türk-İş Onur Kurulu, Türk-İş'in karar ve prensiplerine aykırı tutumda bulundukları gerekçesiyle, Kristal-İş, Petrol-İş, Maden-İş, Basın-İş ve Lastik-İş sendikalarını konfederasyondan geçici olarak ihraç etmiştir. Türk-İş içindeki görüş ve anlayış farklılıklarının bu şekilde su yüzüne çıkması, yeni bir işçi konfederasyonunun (DİSK) kurulmasına neden olmuştur (Kutal, 1977, ss.66-69). Geçici olarak ihraç edilen sendikalardan Maden-İş, Lastik-İş ve Basın-İş DİSK'in kurucuları arasında yer alırken; bu olaylarda başrolü oynayan Kristal-İş ve onun en büyük destekçisi olan Petrol-İş, Türk-İş üyesi olarak kalmışlardır. Kısacası Türk sendikacılık hayatında önemli bir dönüm noktası olan DİSK'in kurulmasında, 1966 yılındaki Paşabahçe grevi önemli bir rol oynamıştır.

1971 yılında T. Şişe ve Cam Genel Müdürlüğü'ne bağlı İstanbul'daki Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası ile İzmit'teki Çayırova Cam Fabrikası'nda başlayan grevler de, Türk sendikacılık hareketi içinde özel bir yere sahiptir. 25 Ekim 1971 tarihinde başlayan ve Kristal-İş'e üye olan 2.200 işçiyi kapsayan Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası'ndaki grev devam ederken, 9 Kasım 1971 tarihinde 1.400 işçinin çalıştığı ve DİSK üyesi Hürcam-İş Sendikası'nın örgütlü olduğu Çayırova Cam Fabrikası'nda da grev kararı alınmıştır. Bu grevlerin Türk sendikal hareketi için çarpıcı olan tarafı, farklı konfederasyonlara üye olmalarına ve aralarındaki sendikal rekabete rağmen Kristal-İş ve Hürcam-İş sendikalarının grevleri birlikte yürütme kararı almalarıdır. Bir başka ifadeyle 1971 yılındaki bu grevler ile, farklı konfederasyonlara bağlı olan Kristal-İş ve Hürcam-İş sendikaları aralarındaki rekabeti bir kenara bırakarak, ortak hareket edebilme güçlerini ortaya koymuşlardır (Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi, Cilt:2, 1998, ss.515-517).

1991 yılında ise Kristal-İş ile T.Cam, Çimento ve Toprak Sanayii İşverenleri Sendikası'nın toplu görüşmelerde uzlaşamaması sonucunda başlayan grev, yaklaşık bir ay sürmüş ve tarafların anlaşmaya varması üzerine son bulmuştur. Ancak grevin ardından Şişecam'a bağlı fabrikalarda başlayan işten çıkarmalar nedeniyle Kristal-İş, kamuoyunun da desteğini alarak yaklaşık 20 gün boyunca fabrika içinde ve dışında çeşitli eylemlerde bulunmuştur. Bu eylemlerin sonucunda ise, işveren işten çıkarılan bütün işçilerin geri alınmasını kabul etmiş ve işçiler tekrar işbaşı yapmışlardır (Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi, Cilt:2, 1998, ss.299-301).

Paşabahçe işçileri, grevlerin yanısıra farklı eylemlerde de bulunmaktadırlar. Örneğin Aralık 1992 tarihinde, Paşabahçe satış mağazalarında bazı işçilerin hizmet akitlerine son verilmesi üzerine, Türk-İş'e bağlı Tez Koop-İş sendikasına üye işçilerin İstanbul'da Paşabahçe'nin çeşitli semtlerdeki satış mağazalarında birer çay bardağı alarak gerçekleştirdikleri ve mağazaların işleyiş sisteminde büyük aksamalara neden olan eylem, Türk sendikal hareketi içindeki çarpıcı ve sıradışı eylemlerden birisidir (Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi, Cilt:2, 1998, ss.514-515). Bunun yanısıra 2002 yılında da Beykoz Paşabahçe Cam Fabrikası'nın kapatılmasına karar verilerek üretimin durdurulması üzerine, Kristal-İş üyesi işçilerin, işyerini bir haftadan uzun süre terk etmeyerek tepkilerini dile getirmeleri bu eylemlerden bir başkasını oluşturmaktadır.

Bütün bu eylemlere bakıldığında Paşabahçe işçisinin aktif ve mücadeleci bir kimliğe sahip olduğunu; bu özellikleriyle Türk sendikal hareketi içinde özel bir önem taşıdığını söylemek mümkündür. Hatta Paşabahçe Fabrikalarında çalışan işçilerin profili, çalışma sosyologları için ilginç bir araştırma konusu olabilecek niteliktedir.

III. Çimento Toprak ve Cam İşkolunda Yaşanan Sendikalararası Rekabet

1963 yılında yürürlüğe giren 274 sayılı Sendikalar Kanunu'na göre çıkarılan işkolları yönetmeliğinde, çimento, toprak ve cam işkolu iki ayrı işkolu şeklinde yer almıştır. Çimento ve toprak, 14 numaralı işkolunu oluştururken; cam, 15 numaralı işkolunu oluşturmuştur. Ancak 1983 yılında yürürlüğe giren 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 60. maddesi ile işkolları yeniden düzenlenerek çimento ve toprak işkolu ile cam işkolu, 12 numaralı çimento, toprak ve cam işkolu adı altında birleştirilmiştir. Bu nedenle çimento, toprak ve cam işkolundaki sendikalaşma faaliyetlerini iki ayrı dönemde incelemek mümkündür: İki işkolunun birleştirilmesinden önceki 1963-1983 dönemi ve iki işkolunun birleştirildiği 1983'den sonraki dönem. 1963-1983 döneminde, birçoğu işyeri düzeyinde olmak üzere çok sayıda sendikanın varlığına rağmen, çimento ve toprak işkolunda Türk-İş'e bağlı T. Çimse-İş Sendikası ile DİSK'e bağlı Keramik-İş Sendikası; cam işkolunda da Türk-İş'e bağlı Kristal-İş Sendikası ile DİSK'e bağlı Hürcam-İş Sendikası birbirlerine rakip ve güçlü işkolu sendikaları olarak faaliyet göstermişlerdir (Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi, Cilt:1, 1998, ss..237-238).

Ancak 1983 yılında yürürlüğe giren 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nda çimento ve toprak işkolu ile cam işkolunun birleştirilmesi ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nda, toplu iş sözleşmesi yetkisini elde edebilmek için yüzde 10 barajının getirilmesi, sendikalar arasında zaten var olan rekabeti daha da keskinleştirmiştir. 12 Eylül 1980 sonrası dönemde DİSK'in kapatılması ve 12 yıl boyunca faaliyette bulunmaması ise, Türk-İş'e bağlı olan T.Çimse-İş ile Kristal-İş sendikalarını birbirinin rakibi durumuna getirmiştir. 1980 sonrasında meydana gelen bu gelişmeler, öncelikle Kristal-İş'in örgütlenme açısından büyük bir mücadele süreci içine girmesine neden olmuştur. Bir başka ifadeyle 1980 öncesi dönemde kapsamı, çimento ve toprak işkoluna göre daha dar olan cam işkolunda faaliyet gösteren Kristal-İş, 1983 yılında iki işkolunun birleştirilmesi sonucunda, kapsamı eskiye oranla çok daha geniş olan bir işkolunda yüzde 10 barajını aşma mücadelesi içine girmiştir (Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi, Cilt:1, 1996, ss.237-238).

1980'li yıllarda Kristal-İş ve T.Çimse-İş sendikaları karşılıklı olarak diğerinin örgütlü olduğu işyerlerinde üye sayılarını arttırmaya çalışmış ve kısa süre içinde her iki sendika da yüzde 10 barajını aşacak güce ulaşmıştır. Günümüzde ise Kristal-İş ağırlıklı olarak cam sektöründe örgütlüyken, T.Çimse-İş çimento ve toprak sektöründe örgütlü bulunmaktadır. DİSK'e bağlı olan Hürcam-İş ve Keramik-İş sendikaları ise 1993 yılında yeniden faaliyete geçmiş; 1995 yılında da Cam Keramik-İş Sendikası adı altında birleşmişlerdir. Dolayısıyla 2003 yılı itibarıyla çimento, toprak ve cam işkolunda ikisi Türk-İş'e bağlı (Kristal-İş ve T.Çimse-İş), biri DİSK'e bağlı (Cam Keramik-İş) olmak üzere toplam üç sendika faaliyet göstermektedir.

1995-2003 yılları arasında çimento, toprak ve cam işkolunda faaliyet gösteren sendikaların üye sayılarına ve yüzdelerine bakıldığında ise, işkolundaki sendikalaşma oranının düştüğü görülmektedir. Öyle ki, 1999 yılında T.Çimse-İş'in üye yüzdesi %51.28, Kristal-İş'in üye yüzdesi %15.26 ve işkolundaki sendikalaşma oranı %66.55 iken; 2004 yılında T.Çimse-İş'in üye yüzdesi %40.51'e, Kristal-İş'in üye yüzdesi %12.17'ye ve işkolundaki sendikalaşma oranı %52.69'a kadar düşmüştür (Tablo 1). Kasım 2000 ve Şubat 2001 ekonomik krizleriyle birlikte ülke genelinde birçok işyeri kapanmış veya işyerlerinin ölçeği küçülmüştür. İşverenler bu dönemde ilk olarak sendikalı işçileri işten çıkartma yoluna giderken, işçiler de işlerini muhafaza edebilmek için sendikaya üye olmamaya ve sendika üyeliğinden ayrılmaya başlamışlardır. Böylece bu dönemde tüm işkollarında olduğu gibi, çimento, toprak ve cam işkolunda da sendikalar önemli ölçüde kan kaybetmişler ve üye yüzdesi düşen sendikalar, varlıklarını devam ettirebilmek ve toplu iş sözleşmesi yetkisi alabilmek için daha çetin bir rekabet ortamı içine girmişlerdir.

Ocak 2004 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı istatistiklerine göre, sendikalaşma oranının %52.69 olduğu çimento, toprak ve cam işkolunda çalışan toplam 142.948 işçiden 75.372'si sendikalıdır. Sendikalı işçilerin 57.951'i T.Çimse-İş'e, 17.407'si Kristal-İş'e ve yalnızca 14'ü Cam Keramik-İş'e üye bulunmaktadır. Üye yüzdelerine bakıldığında Türk-İş'e bağlı olan T.Çimse-İş'in (%40.51) ve Kristal-İş'in (%12.17) yüzde 10 barajını aşacak güce sahip olduğu ama DİSK'e bağlı Cam Keramik-İş'in üye yüzdesinin sadece %0.01'de kaldığı görülmektedir. T.Çimse-İş'in üye sayısı ve yüzdesi ise, Kristal-İş'e göre üç kattan daha fazla bulunmaktadır. İki sendika arasındaki görüş farklılığına bakıldığında da, Kristal-İş'in mücadeleci, hatta kimi zaman doktriner bir sendikacılık anlayışına sahip olduğu; T.Çimse-İş'in ise, pragmatik; işverenle diyaloğa ve uzlaşmaya daha açık bir sendikacılık anlayışını benimsediği görülmektedir.

Eskişehir Paşabahçe Fabrikası'nda yaşanan son olaylar, iki sendika arasında örgütlenme konusundaki zımni işbölümünün ortadan kalktığını ve T.Çimse-İş'in çimento ve toprak sektörünün dışında cam sektöründe de örgütlenme arayışına girdiğini; ancak uzlaşmaz ve mücadeleci kimliği ile Kristal-İş'in cam sektöründe başka bir sendikanın varlığına pek de sıcak bakmadığını ortaya koymaktadır.

Genel Değerlendirme

Eskişehir Paşabahçe Fabrikası'nda taşerona bağlı olarak çalışan 300 işçinin ve daha önce T.Çimse-İş'e üye olan 400 kadrolu işçinin Kristal-İş'e üye olmalarını takip eden günlerde 65'i kadrolu yaklaşık 365 işçinin iş sözleşmesinin son bulması, işveren ve Kristal-İş tarafından farklı şekillerde yorumlansa da; Türk sendikacılığının içinde bulunduğu durumu ortaya koyması açısından oldukça düşündürücüdür. Ülkemizde işverenler ve sendikalar hala ortak çıkarlar temelinde birleşememekte; taraflar arasında "bizler" ve "onlar" ayrımı devam etmektedir. Ayrıca 15 Mart 2003 tarihinden itibaren iş güvencesinin yürürlükte olmasına rağmen, işçiler ve sendikalar henüz işletme güvencesi bilincini taşımamaktadırlar. Bunun yanısıra Eskişehir Paşabahçe Fabrikası'nda iş sözleşmesi sonlanan işçilerin aileleri ile birlikte fabrika bahçesinde Kristal-İş'in öncülüğünde günlerce sürdürdükleri eylemler nedeniyle işverenle Kristal-İş arasında yaşanan gerginlik, 19. dönem cam grup toplu pazarlık sürecine de yansımıştır. Yaşanan bu olaylar nedeniyle Kristal-İş, 31.10.2003 tarihinde 13 işyeri ve 5.000'den fazla işçiyi kapsayan grev kararı almıştır. Kristal-İş'in 09.12.2003 tarihinde uygulamaya başlayacağı grev kararı, 08.12.2003 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından "milli güvenliği" bozduğu gerekçesiyle ertelenmiştir. Ancak Danıştay, Kristal-İş'in başvurusu üzerine, grev ertelemesi konusunda yürütmeyi durdurma kararı almıştır. Aylardır Kristal-İş ile gerek işveren tarafı, gerekse T.Çimse-İş arasında süren gerginlik, çimento, toprak ve cam işkolundaki çalışma barışını ve istikrarı önemli ölçüde zedelemiştir. Bu işkolundaki gerginliğin daha fazla tırmanmaması için, tarafların bir an önce asgari müştereklerde buluşarak, anlaşma sağlamaları gerekmektedir.

Kristal-İş ve Çimse-İş'in üye oldukları Türk-İş'in ana tüzüğünün 3/d maddesinde yer alan "...Ancak aynı işkolunda kurulu üye sendikalar birbirlerinin örgütlendikleri işyerlerine giremezler ve birbirlerinin yetki işlemlerine itiraz edemezler. Bu durumdaki üye kuruluşlar kendi aralarında örgütlenme, yetki çağrısı ve toplu iş sözleşmesi çalışmalarında uyuşmazlığa sebebiyet vermeyeceklerdir. Aksi davranışta bulunan üye kuruluşlar hakkında tüzük ihlali ile ilgili hükümler ve prosedür uygulanır...." hükmüne rağmen iki sendika arasında uzlaşma sağlanamamakta ve rekabet devam etmektedir. Aynı konfederasyona bağlı olan iki sendikanın güçlerini birleştirerek tek bir örgüt çatısı altında toplanacakları yerde, birbirlerinin örgütlenme güçlerini kırmak için hasmane bir tutum sergileyerek kıyasıya rekabet etmeleri, Türkiye'de sendikal birliğin ve dayanışmanın sağlanması konusunda sendikaların gerekli bilince henüz ulaşamadıklarını göstermektedir. Türkiye'deki sendikalararası rekabet, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi sendikaların hizmet kalitelerini ve yelpazelerini genişleten ve toplam sendikalı işçi sayısını arttırmaya yönelik yapıcı bir rekabet değil; birbirlerinin üyelerini çalmaya yönelik yıkıcı bir rekabettir. Ülkemizdeki bu sendikalararası rekabet anlayışı değişmediği sürece, sendikacılık güç kaybetmeye, sendikal birlik ve bütünlük dağılmaya devam edecektir.

Şu günlerde gündemde olan yeni Sendikalar Kanunu tasarısı yasalaştığı takdirde, işkollarının sayısı 28'den 17'ye düşecektir. Ancak işkollarının sayısının azalması, güçlü bir sendikacılığa ulaşmak için gerekli olmakla birlikte, tek başına yeterli değildir. Sendikal parçalanmışlık, işkolu sayısının azaltılmasıyla değil; sendikaların yasal bir zorlama olmaksızın kendiliğinden biraraya gelmeleriyle mümkün olacaktır. Bir başka deyişle, güçlü sendikacılık amacına ulaşılabilmesi için işkollarının yanısıra sendikaların da birleşmesi gerekecektir. Aksi takdirde çimento, toprak ve cam işkolunda olduğu gibi, aynı konfederasyona bağlı olmakla birlikte birbirleriyle kıyasıya rekabet eden birçok sendika faaliyet gösterecek; bu da sendikal hareketin gücünü kırıcı bir mücadele ortamının doğmasına neden olacaktır.

Yararlanılan Kaynaklar

- http://www.kristalis.org.tr/pbegercekler.htm (10.11.2003)

- http://www.pasabahce.com.tr/tur/haber/sendika/YAYIN/anasayfa.htm (10.11.2003)

- Kutal, G. (1977).Türkiye'de İşçi Sendikacılığı. İstanbul:Güryay Matbaacılık.

- T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çalışma Hayatı İstatistikleri.

- Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi. (1996). Cilt:1, İstanbul:Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Ortak Yayını.

- Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi. (1998). Cilt:2, İstanbul:Kültür Bakanlığı ve Tarih Vakfı Ortak Yayını.

- Uçkan, B. (2002). Türkiye'de Sendikalararası Rekabet. İstanbul:Selüloz-İş Sendikası Yayın No:13.

* Bu makale 20 Ocak 2004 tarihinde yazılmıştır.

62290 kez görüldü, 1 kez indirildi.

<< --
 
EBSCO
PROQUEST
CABELLS DIRECTORY
INDEX COPERNICUS
SOCIOLOGICAL ABSTRACTS
ASOS Akademia Sosyal Bilimler Index
Üye Girişi
DUYURULAR/HABERLER
Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler ve bu konudaki sorumluluk yazarlarına aittir.
Ampirik veriler, değerlendirme sürecinde hakem veya hakemler tarafından talep edilirse, yazar veya yazarlar ilgili verileri paylaşırlar.
Bu verilerin bir başka çalışmada kullanılmaması esastır.
© 2000 - 2024 İş,Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi