Yıl: 2003/ Cilt: 5 Sayı: 2 Sıra: 2 / No: 144 /     DOI:

Küreselleşme - Çok Uluslu Şirketler ve Sendikalar
Yard.Doç.Dr. Ayhan GENÇLER
Trakya Üniversitesi İİBF - Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü

I. Küreselleşme ve Çok Uluslu Şirketler

Dünya ekonomisi ve toplumları gün geçtikçe daha fazla birbirlerine yaklaşmaktadırlar. Bu süreçte; taşımacılık maliyetleri düşmekte, ticaret engelleri azalmakta, iletişim artmakta, sermaye akışı hızlanmakta ve göç baskısı yoğunlaşmaktadır. Adına "entegrasyon" veya "küreselleşme" denilen (Globalization, 2002: 1), entelektüellerin, siyaset adamlarının ve bilim çevrelerinin farklı tanımlamalara gittikleri (Gençler&Oğuzhan, 2003: 1), ABD Eski Başkanı G.Bush'un "Yeni Dünya Düzeni", F.Capra'nın "Büyük Dönüm Noktası", Laszlo'nun "Çatallanma veya Yol Ayrımı", R.Garaudy'nin "Tarihin Kırılma Anı", F.Fukuyama'nın "Tarihin Sonu" gibi adlandırdıkları bir dönem (Turan, 1994:1) içinde bulunmaktayız. Bu dönem aynı zamanda kültürel tek düzeliği getirmekte, gücü kaydırmakta, eşitsizlik hakkındaki korkuları üretmekte, küresel politikaları üstün kılarak, küresel riskler ve küresel fırsatları da arttırmaktadır. Küreselleşmenin genelde yoksulluğu azalttığı, ekonomilerin hızlı büyümeleri ile entegre oldukları ve büyümenin daha geniş alanlara yayılmasına katkı sağladığı ileri sürülmektedir (Globalization, 2002: 1).

Küreselleşmenin, sermayenin ve ticaretin gelişmesi yönündeki engelleri kaldırmada gösterdiği pozitif etkileşimin dışında, ülkeler arasındaki uçurumu daha da derinleştirdiği, 1960 yılında dünyanın en zengin % '0 ve en yoksul % 20 ülkesi arasındaki açığın otuzda bir iken, bu oranın 1990'da altmış'a bir'e ve 2000 yılında da yetmişbeş'e bir'e yükselttiği (Küreselleşme ve Uluslararası Dayanışma, 2003: 133) açıklanarak ülkeler arasında varolan eşitsizliği daha da arttırdığı belirtilmektedir. Yeni süreçte değişen sistemin özellikle sermayenin önündeki engelleri azaltması, çok uluslu şirketler (ÇUŞ) tarafından doğrudan yatırımların gittikçe hızlanmasına da zemin hazırlamakta ve onların diğer ülkelerdeki yatırım faaliyetleri ile daha operasyonel bir duruma gelmelerine de neden olmaktadır.

ÇUŞ'lar "bir ülkeden yönetilmeye başlanan ve yabancı ülkelerdeki faaliyetin sanki asıl ülkede cereyan etmiş gibi kabul edildiği firmalar" oldukları (Kutal&Büyükuslu, 1996: 26-27), bazı yazarlar tarafından ise bir tanımlama bile yapılmasına gerek olmadığı, ÇUŞ şeklinde bir kurumsallaşmanın olmadığı, bu isim altındaki firmaların gerçekte her birinin ulusal şirket olduğu, bunların belirli bir adres ve milliyete tabii oldukları ileri sürülmektedir (Erbay, 1998: 4). Bu niteliklere uygun faaliyet gösteren şirketlerin davranış şekillerinde üç temel hareket yönteminin bulunduğu belirtilmektedir. Bunlar (Ball & Mc Culloch, 1999: 6);

• Dünya çapında pazarlarda var olmak.
• Bir ya da daha fazla işletmenin işlevsel alanlarını dünya ölçeğinde standart operasyonel hale getirmek.
• Dünya çapındaki çalışmalarını birleştirmektir.

ÇUŞ'ların var olmalarının temel nedenini küresel iletişim ile üretim ve dağılımda, rekabette avantaj elde etmektir. Rekabette avantajlar ise dış faaliyetlerin yatay ve dikey alanlarda artması ile olmaktadır. Bir çok ÇUŞ, dikey (vertical) entegrasyon ile yabancı piyasalarda sıkça olan kusurları önlemek ve yabancı ülkeden hammadde ile anamal üretimlerinin tedariklerinde başarı sağlayabilmektedir. Böylece, onlar daha iyi dağıtım ve hizmet için iletişimi gerçekleştirebilmektedirler. Yatay entegrasyon ile ÇUŞ'lar onların tekelci güçlerini koruyarak, üretimlerinin yerel koşullarda beğenilmesini sağlamak ve üretim kalitesinde daha tutarlı olmasını gerçekleştirmeyi hedeflemektedirler (Salvatore, 1998: 377). ÇUŞ'ların faaliyetlerini ülke dışına kaydırmalarının genel ve özel olmak üzere ilgi alanına göre değişmesi mümkündür. Ancak ÇUŞ niteliğine sahip bir şirketin üretim faaliyetlerini yabancı ülkelere yönlendirmesinin diğer nedenleri de bulunmaktadır.

• Üretim yerindeki pazarların yetersiz olması, mal veya hizmete olan talebin doymuşluğu.

• Büyük ölçekte üretim kapasitesine sahip olmak ve bunu uluslararası alanda gerçekleştirebilmek için rekabette avantajlı olabileceği yerlerde üretimde bulunarak pazarı büyütmek ve diğer pazarlara girişte üstünlük sağlamak.

• Kendi ülkesindeki vergi, ücret, sosyal haklar gibi maliyet arttırıcı faktörlerin rekabette dezavantaj oluşturması.

• Ülkedeki ekonomik, siyasal alanlarda baskı olması veya üretim faaliyetlerinin rasyonel bakımdan gerçekleştirilebilmesi için uygun ortamın olmaması (Kutal & Büyükuslu, 1996: 42).

• Küresel toplumda birleşme eğilimleri (AB, NAFTA) ve birçok ülkenin bir ticari entegrasyon içine girme eğilimlerinin olması.

• Ticari faaliyetlerin küreselleşmesi ve ticaret önündeki engellerin giderek azalma eğiliminde olması, bunun içinde şirketlerin üretim ya da ihracat için bu tür kolaylıklar sağlayan ülkelere yönelmeleri.

• Teknolojinin hızla gelişmesi, düşüncelerin ve bilgilerin sınır ötesine kolaylıkla aktarılabilmesi. Özellikle internet sayesinde küçük şirketlerin bile küresel rekabet içine girebilmeleri, iletişim teknolojisi ile müşterilere ve satıcılara ulaşmanın kolaylığı.

• Rekabet küreselleştiği gibi müşterilerde küreselleşmiştir. Küresel olarak faaliyet gösteren firmalar için dünya bir pazar haline gelmiştir.

• Yeni şirketlerin özellikle bir çoğunun gelişmekte olan ülkelerden küresel pazarlara girmeleri ve rekabeti hızlandırmaları (Ball & Mc Cullloch, 1999: 10-11).

Günümüzdeki ÇUŞ'ların en az %89'u AB, ABD ve Japonya merkezlidir. 1990 yılından beri de bu oran %85-87 arasında kalmıştır. En büyük 500 şirketin 162'si ABD, 126'sı ise Japonya orijinlidir. Küresel düzeyde rekabette avantajlı olmak ve adeta dünya ekonomisini yönlendirme gücüne sahip olabilmeyi gerçekleştirebilmek için de kendi aralarında da birleşmelere gitmektedirler. Petrol şirketlerinden Mobil ile Exxon, otomotivde Ford - Volvo ve Renault - Nissan, havacılıkta British Aerospace ile Marconi bu birleşmelere örnek olarak gösterilebilir (Gençler&Oğuzhan, 2003: 2).

Yabancı Direkt Dış Yatırımlarda (FDI) ÇUŞ'ların sağladığı sermaye akışı tutarı 1996'da 359 milyar dolar iken, 1997'de 464, 1998'de 644 ve 1999'da da 865 milyar dolara ulaşmıştır. FDI yatırımlarındaki artış oranı 1997 yılı için %29.4, 1998'de %38.7 ve 1999 yılında da %27 olarak gerçekleşmiştir (ICTFU, 2001: 35). ÇUŞ'ların sahip oldukları sermayelerine ve FDI'deki katkılarına bakıldığında ortaya çıkan manzara bu şirketlerin dünya ekonomisine, para piyasalarına kısaca dünyanın gündemine etki edebilecek güce sahip oldukları anlaşılmaktadır (Gençler&Oğuzhan, 2003: 2).

II. Çok Uluslu Şirketlerin Etkileri

ÇUŞ'lar faaliyetleri ile üretim ve tüketimin küreselleşmesini sağlamakla birlikte, sahip oldukları parasal, teknolojik ve üretim güçleri ile olumlu ve olumsuz bazı sonuçlara neden olmaktadırlar.

Olumlu Etkileri

• Dünya ticaretinin artmasına katkı sağlarlar.
• Gelişmeyi finanse ederler.
• Uluslararası borçların finansmanına yardımcı olurlar.
• Ticaretin önündeki tarife gibi engellerin kaldırılarak, serbest ticaretin gelişmesine katkıda bulunurlar.
• Araştırma ve geliştirmeye verdikleri önem ile teknolojik yeniliklerin ve gelişmenin sağlanmasına yardımcı olurlar.
• Az gelişmiş ülkelere gelişmiş teknolojiyi tanıtırlar.
• Karşılaştırmalı üstünlük prensibine uygun olarak üretimi teşvik etmek yoluyla ürün maliyetlerini azaltırlar.
• İstihdam yaratırlar.
• İşçilerin eğitimini teşvik ederler.
• Yeni mallar üreterek üretimin uluslararasılaşması vasıtasıyla satış imkanlarını yaygınlaştırırlar.
• Pazarlama ustalıklarını ve kitlesel reklamcılık metotlarını dünya çapında yayarlar.
• Milli gelir ve ekonomik gelişmeyi arttırır, az gelişmiş ülkelerin modernizasyonunu kolaylaştırırlar.
• Gelir ve refahı arttırırlar.
• Ticaret ve kâra yardım eden düzenli bir ortamın korunması için devletler arasında barışçı ilişkilerin savunucusu olurlar.
• Ulusal sınırlamaları kaldırarak, uluslararası ekonominin, kültürün ve uluslararası ticareti yöneten kuralların küreselleşme sürecini hızlandırırlar (Witkopf & Kegley, 1982: 146)
• ÇUŞ'un merkezinde işle ilgili yönetim ve teknik alanlarda istihdamı arttırırlar (Salvatore, 1998: 378).

Olumsuz Etkileri

• Yabancı dış yatırımların sonucu olarak şirketin ana ülkesinde işlerin kaybına ve dolayısıyla istihdamın azalmasına neden olurlar.
• Üretimin yabancı ülkelere kayması sonucunda, merkez ülkedeki vasıfsız ve yarı vasıflı işçiler karşılaştırmalı üstünlüklerini kaybederler (Salvatore, 1998: 378).
• Rekabet ve serbest girişimi azaltan oligopolistik kümeleşmeleri arttırırlar.
• Ev sahibi ülke içindeki sermayeyi arttırır (yerel endüstrileri yatırım sermayesinden yoksun bırakır) ancak, ev sahibi ülkelere ihracat kârlarını da yükseltirler.
• Borçlu yaratır ve zayıf olanı borcu sağlayana bağımlı hale getirirler.
• Ürünlerin üretimlerini tekelleştirerek ve dünya piyasalarında dağıtımlarını denetleyerek ele geçirilmelerini sınırlarlar.
• Az gelişmiş ülkelere uygun olmayan teknoloji ihraç ederler.
• Üçüncü dünya ülkelerini birinci dünya teknolojisine bağımlı hale getirirken, az gelişmiş ülkelerdeki yavru endüstrilerin ve yerel teknik uzmanlaşmaların gelişimini engellerler.
• Enflasyona katkıda bulunacak kartellerin yaratılmasına ortak olurlar.
• Emek rekabetini piyasadan uzaklaştırarak istihdamı azaltırlar.
• Çalışanlara verilen ücretleri sınırlarlar.
• Uluslararası piyasalarda elde edilebilir hammaddelerin arzını sınırlarlar.
• Yerel kültürlerin ve ulusal farklılıkların yerlerine, tüketici yönelimli değerlerin baskın olduğu homojenize bir dünya kültürü bırakacak şekilde aşındırırlar.
• Zengin, fakir uluslar arasındaki uçurumu genişletirler.
• Yerel elitlerin refahını, fakirlerin aleyhine arttırırlar.
• İstikrar ve düzen adına baskıcı rejimleri desteklerler.
• Ulusal egemenliğe başkaldırıp, ulus devletlerin otonomisini tehlikeye atarlar (Wittkoph & Kegley, 1982:147).
• Bulundukları ülkelerin ekonomilerini etkileyebilecek güce sahip olabilirler (Kanada'da imalat sektörünün toplam sermayesinin %60'ı yabancıların elinde olup, %40'ı da Amerikalılardadır.).
• Kredi koşullarını ve oranlarını etkileyebilirler.
• Reklam yoluyla bazı mallara olan yerel talebi arttırma yoluna gidebilirler.
• Araştırma ve geliştirme alanındaki faaliyetleri ana ülkeye çekerek üretimde bulunduğu ülkeyi kendisine bağımlı tutabilir. Teknolojik bağlılığı arttırabilirler. Böylelikle yerel kaynakların, yeteneklerin ve girişimlerin gelişmesine engel oluşturabilirler.

Bu şirketlerin iktisadi işlemlerinin sonucunda olumlu ve olumsuz olmak üzere birçok gelişmeye neden oldukları görülmektedir. ÇUŞ'ların meydana getirdikleri olumsuz etkilerin yol açabileceği sonuçların en aza indirgenebilmesi veya oluşmaması için ülkeler tarafından çeşitli düzenlemelere gidildiği de görülmektedir. Kanada yabancı yatırımlarda Kanada'lıların katılım payının %25'den daha az olması durumunda, bu kuruluşlara yüksek vergi uygulamaktadır. Hindistan'da direkt yabancı yatırımların yapılabileceği sektörler belirlenmekte, onların işlemlerini düzenleyici kurallar konmakta ve izne tabi olmaları koşulları uygulanmaktadır. Bazı gelişmekte olan ülkeler ise sadece ortak yatırımlara (joint venture) izin vermekte, teknoloji transferi yapılmasını, yerli işgücünün eğitilmesini, girdilerin ithalatının sınırlandırılmasını, kâr transferlerini, çevre düzenlemesine gereken önemin verilmesine yönelik şartlar öne sürmektedirler (Gençler&Oğuzhan, 2003: 3). ÇUŞ'ların sahip oldukları güce ek olarak faaliyette bulundukları ülkenin de sosyal ve çevresel şartlara esnek yaklaşımı sözkonusu olduğunda ulusal sendikaların bu şirketler ve küreselleşmenin getirdiği daha az sosyal korunmaya yönelik politikalar ile mücadele ederek, sosyal adaletin gerçekleştirilmesi ve tam istihdam politikalarından taviz verilmeksizin çalışmalara devam etmeleri gerekmektedir.

III. Küreselleşmede Sendikalara Düşen Görevler

Küreselleşmenin ekonomik ve ticari alanda getirdiği serbestlik, ekonomide ve yönetim anlayışında sosyal hayatın düzenlenmesine ilişkin liberal anlayışın kabul edilen diğer değerlere göre hakim konumda olmasının yarattığı olumlu sonuçlarının yanında bazı olumsuz gelişmelere de zemin hazırlamaktadır. Liberal politikaların iktisadi alanda kazandırdığı olumlu etkilerinin sosyal alanda getirdiği yeni boyutlar ile eş orantılı olduğunu belirtmek mümkün değildir. Küçük ölçekte faaliyette bulunan işletmelerin giderek çoğalması, kollektif ilişkilerden bireysel ilişkilerin öne çıktığı ücret ve çalışma koşullarını belirlemeye yönelik gelişmeler, ÇUŞ'ların artan etkileri ile ulusal hükümetler ve sendikalar karşısında güç kazanmaları, sendikaların bu süreçte çalışma yaşamının düzenlenmesine yönelik yasal düzenlemelerin oluşturulmasında ve küresel şirketler karşısında çalışanların daha iyi korunabilmeleri için üzerlerine daha çok görev düşmektedir. Sendikalar, küreselleşmenin hedef saydığı yaklaşımları yok saymadan yeni politikalar üretmek zorundadırlar.

Şirketlerin giderek daha az ilgi duyduğu toplu pazarlık sürecinde olmaları, istihdamı ve toplu pazarlık sürecini olumsuz yönde etkileyecek ilişkilerin değişik örgütlenmeleri sorunları ile sendikalar başa çıkabilmek için genel çıkarların gözetilebileceği, temel hakların desteklenerek zenginliğin geniş kitlelere yayılmasını sağlayacak uluslararası düzeyde politikalar (Küresel İlkeler Sözleşmesinin yaygın ve fiili uygulanmasını sağlamak) oluşturmaya çalışmalıdırlar (Küreselleşme ve Uluslararası Dayanışma, 2003: 134, 141). Bunu gerçekleştirebilmek içinde uluslararası düzeyde hükümetleri ve şirketleri bu politikalar doğrultusuna çekebilmek için, önce kendi personelini yeni politikaların benimsetilmesi doğrultusunda eğitim sürecine ağırlık vererek, uluslararası alanda daha çok yapılaşma ve dayanışmaya gitmelidirler.

Ancak, Dünya'nın büyük bir bölümünde yeni işlerin giderek arttığı, imalat, enerji ve ulaştırma sektörlerinde gerilemelerin yaşandığı, yeni işlerin çıktığı süreçte sendikaların üye başına yapacakları maliyetleri de arttırmaktadır (Küreselleşmenin, 2000: 128).

Sendikalar, küreselleşme ve teknolojik devrimin getirdiği yeni iletişim imkanlarından da yararlanma yoluna gitmektedirler. 19.yüzyılda sendikalar teknolojik ilerlemenin üye kaybına neden olduğu yaklaşımı ile teknolojik yeniliklere karşı çıkarlarken, günümüzde teknolojiyi daha etkin ve yaygın sendikacılık anlayışı için kullanma çabası içindedirler (Gençler&Oğuzhan, 2003: 7). Özellikle iletişim alanındaki gelişmeleri internet üzerinden örgütlenme, elektronik posta, web siteleri oluşturma, sendika görevli ve üyelerine bilgi sağlamak, sınıflandırmak, depolamak, çözümlemek ve iletmek, tüm Dünya'da üyeliğin yaygınlaşması, ulusal ve uluslararası alanda güçlenmek ve dayanışmayı sağlamak için yoğun olarak kullanma çabasındadırlar (Küreselleşmenin, 2000: 129; Gençler&Oğuzhan, 2003: 7). Networkler ile sendikalar arası iletişimin artması, uluslararası alanda bilgi akışı ve eylemlerde ortak dayanışmanın da etkin ve güçlü olmasına katkı sağlanabilecektir.

Günümüzde geçmişte olduğu gibi emek alanındaki kazanımların sağlanabilmesi için siyasi partilerle yakın veya organik ilişkiye girmek yeterli olmamaktadır. Yaşanılan süreçte Dünya'da siyasal partiler arasında temel ideolojik ayrılıklar sona ermiş, siyasal kutuplar arası yakınlaşma ve politikalarda benzeşmelerin olduğu bir süreçte, emek yanlısı kazanımların sağlanabilmesi ve etkin sendikal oluşum için reel politik öneriler getirilmeli, üyelerin sosyal yaşamlarında da gelişme sağlanabilecek yeni sendikal faaliyetler gerçekleştirilmelidir.

Yararlanılan Kaynaklar

Ball, D. & W. Mc Culloch. (1999), International Business, The Challenge of Global Competition, Seventh Edition, Boston: Mc Graw Hill Press.

Erbay, Y. (1998), "Küreselleşmenin Motoru Çok Uluslu Şirketler: Uluslararası Pazarlara Açılma Yöntemleri ve Karşılaştıkları Zorlayıcı Faktörler", Türk İdare Dergisi, Yıl: 70, S: 418, Mart.

Gençler, A.& A. Oğuzhan. (2003), Çok Uluslu Şirketlerin Kollektif İlişkilere Bakışı ve Sendikaların Stratejik Yaklaşımları, Küreselleşme Sürecinde Kafkas ve Orta Asya Uluslararası Konferansı, 11-13 Mayıs Bakü.

Globalization, Growth and Poverty. (2002), A World Bank Policy Research Report, New York.

ICTFU. (2001), A Trade Union Guiede To Globalisation, December, Brussels.

Kutal, G & A. R. Büyükuslu. (1996), Endüstri İlişkileri Boyutunda Çok Uluslu Şirketler ve İnsan Kaynağı Yönetimi teori ve Uygulama, İstanbul: Der Yayınları.

Küreselleşmenin Sendikalar Üzerine Etkileri ve Çıkış Yolu. (2000), Sendikal Notlar, S: 4, Ağustos.

Küreselleşme ve Uluslararası Dayanışma. (2003), Sendikal Notlar, S: 17, Nisan.

Salvatore, D. (1998), International Economics, Sixth Edition, New Jersey: Prentice Hall.

Turan, K. (1994), "Küreselleşen Çağımız ve Çalışma Hayatı", Kamu-İş İş Hukuku ve İktisat Dergisi, C. 3, S. 3, Ocak.

Wittkopf, R. E. & W. C. Kegley. (1982), World Politics, Trends and Transformations, New York: St. Martin's Press.

62645 kez görüldü, 8 kez indirildi.

<< --
 
EBSCO
PROQUEST
CABELLS DIRECTORY
INDEX COPERNICUS
SOCIOLOGICAL ABSTRACTS
ASOS Akademia Sosyal Bilimler Index
Üye Girişi
DUYURULAR/HABERLER
Dergide yayınlanan yazılardaki görüşler ve bu konudaki sorumluluk yazarlarına aittir.
Ampirik veriler, değerlendirme sürecinde hakem veya hakemler tarafından talep edilirse, yazar veya yazarlar ilgili verileri paylaşırlar.
Bu verilerin bir başka çalışmada kullanılmaması esastır.
© 2000 - 2024 İş,Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi